üniversite de tüm hayatımı değiştiren kadın

Öfkeli istersen dinleyebilirim kardeş.

evinde bana lazım olabilecek notları vs verdi. Sonra neden notlarımın düşük olduğunu anladım.

Ben koskoca kitapları okuyordum onlar eski sınav soruları ve ders notlarına çalışıyorlardı. Vay anasına ya. Derslere çok gitmemenin zararları. Özgürle hala süren bir dostluğumuz var.
---
Aşk olayına geri dönüyorum

---

ilk defa aldatılan insanlar en tehlikeli insanlardır. Bir anda sahiplenir bir anda nfret edebilir. "Ondan korkulur diye geçer edebiyat dilinde"

Özgür kız arkadaşımdan bahsetmemişti. Israr etmiştim bahsetmemişti. Siyaset konuşmuştuk. ama söyledikleri sanırım siyasi şeyler ile başım derde girecekti. girdi de.

evime gittim. Hayatımda sarılmanın önemini o gün fark ettim. Ablam hep sarılırdı bize. Zor şartlarda ve gurbette okumuştu. Sevginin özlemin ne demek olduğunu anlamaya yeterdi bunlar. öğrenmişti.

Onu aradım durumu iyiydi sonra ailemi, Her şeyin iyi olduğunu anlattım onlara. Sonra ev arkadaşlarıma sarıldım. Gay misin oğlum diyenler oldu ittiler hatta,

hatırlıyorum eğer şu an sana ihtiyacım olduğu için sarılmayacaksan hiç bir zaman sarılacak bir arkadaş bulamayacaksın demiştim hepsine tek tek. ve biri hariç diğerleri ile sarıldım. ki o gün alay ederek sarılan çocuk ile şu an konuşmuyorum. diğer ikisi ile sonsuza kadar dostuz..

Sarıldık kız arkadaşımı aradım. Nedense ne zaman onu düşünsem o yolda karşılaştığım kız aklıma geliyor. O benim için bundan sonra "Beyaz"..

Beyaz.. Okulda hiç görmedim. onu..

Oooo bu arada neyi unuttum elbiselerim ıslakken neler olduğunu Neyse çok da önemli değil ama eğlenceliydi..

Hafta sonu sınav yoktu ve bu harika bir olaydı.. arkadaşım bir dizi önerdi Preason break diye epey sardım. Harika bir diziydi. Ben ve kardeşime benzetiyordum. Kardeşim zeki bir çocuktu ve çok çalışkandı bense ne o kadar zeki ne de çalışkandı. O dizinin hayatıma katkısı gerçekten çok düşünmem gerektiğini fark etmemi sağladı. Birşeyi yapmadan plan yapmaya başladım.

Örneğin plan yapmadan ders çalışmıyordum.

hafta sonu boyunca onu seyrettim ve ev arkadaşlarım abna çok iyi bakmışlardı.

ev arkadaşlarım pınar badi salonuna gidiyorlar ve proteinli şeylerle besleniyorlardı benim çok ihtiyacım olmuyordu daha doğrusu buzdolabını ayırmıştık. Zaten fakirdim amk onlarla boy mu ölçüşebilirdim. Salamlar sosisler etler yumurtalar. benim tarafımda alper peyniri ve salça oluyordu genelde, ekmeğe sürüp yiyordum biraz da durum düzelmişti ama fakirliğe alışmıştık bir kere ta ki bu olaya kadar. o gün bir kaç saat birinin odasında birkaç saat birinin odasında kalıyor odasının ve buzdolabının onun için ayrılmış bölümünün nimetlerinden yararlanıyorduk.

Elleriyle besliyorlardı. (:

dizideki çocuğun hırsı bana da geçmişti ama ne yapabilirdim ki. Kız arkadaşıma arada mesajlaşıyorduk ama aklımı kaçırdığımı düşünüyordum. Çünkü onu düşünemiyordum normal halini sadece cinsel bir obje gibi gelmişti artık.

samimi söylüyorum gel diyordu ve ssanki beni çağıran bir am'dan başka birşey değildi. Arzuluyordum onu ama bu arzulamak öyle bildiğiniz gibi birşey değil. gibmek tecevüz etmek istiyordum ona. Ona çok iyi davranırdım. ama bu görgüsüzlüğü yenemedi. yaptığım sürprizlerle hep arkadaşlarının sevgililerinin sürprizlerini kıyaslardı allahtan bir iki güzel şey yapardım..

Örneğin: Yaş pastayı almıştım doğum gününde yuvarlak kakaolu. (farklı bir zaman) çok sönüktü bu bizi anlatmıyor demiştim, içerde arkadaşları ile de kutlamıştık ama bu ayrı bir pastaydı ikimiz içindi. Pastanın kenarlarını bıçakla kesip ortada kalp kalacak şekilde bırakmıştım.. Bu işte bizi anlatıyor demiştim sonra pastaya dudaklarımızı değdirip öpüşmüştük.
(deneyin)

ama artık onu düşününce am'dan başka birşey düşünmüyordum ve gitmiyordum.

gerçekten bocalamıştım. Daha önce martin eden (jack london) diye bir kitap okumuştum.. (yaz tatilinde mutluka okuyun) O sayede kitaplara alışmıştım ama hhayat ve entrikaları bana göre değildi. Biraz prison break biraz da kız arkadaşım tarafından yaşadığım şey canımı sıkmıştı.

dizinin ilk sezonu bitti. Ve sadakatsiz filmini izleyerek uyuyayım dedim. benim bilgisayar taktan beyler dizileri almaz. o da bilgisayarda vardı. Garçekten o kadar etkilendim ki. O aldatma sahnelerinden. Daha da pgibolojim bozuldu. kız arkadaşım da uyumak üzereydi. Gelmek istiyorum dedim. Gel dedi. gittim bu sefer içimde birşeylerin sönmesi lazımdı. iki tane red bull içtim yanına giderken. tufan pastanesinn karşısında gibko bir adam var. Hapse girdi falan sanırım.
oradan aldım.

Çakışmaya haaaa dedi eliyle göstererek. csevap vermedim ama sinirlenmiştim.

içeri girdim nedense hiç güzel birşey söyleme gereksinimininde bulunmadım odasından girer girmez eteğinden elimi attım birkaç saniye içinde ıslanmıştı.

Hayatımda ilk defa bu kadar sert davranıyordum bir kadına.. örneğin yüz üstü uzanıyordu sırtını tırnaklıyordum kanatırcasına ve bundan o kadar keyif aldığını o an anladım. intikamım onun için hazdı. yapmamayı istedim ama gerçekten kan aksın istiyordum.

Öpüşürken ısırıyordum. Dudağının kanatıyordum.. Kötü sözler söylemek istiyordum yapamıyordum acıtıyordum dokunduğum yeri.

Sanki o olmasa o beyazlı kızla konuşabilecektim en çok bunun için acıtıyordum. beyazlı kadın aşktı. Bu kadınsa orgazm kölesi ama yine de sevdiğim kadın.

ciks kölem olmasını da istiyordum. Gerçekten o an kendime dışardan baksam bir tokat atardım ama bende kaptırmıştım kendimi... parmaklarımı içine sokuyor yırtmak istiyordum onu. Seni seviyorum işte bu işte bu diyordu. Öyle bir çağırıştı ki bu.. direk içimdeki erkeklikle konuşuyordu. Saçlarını çekiyordum önümde uzanmış halde, daha hızlı çek diyordu.

Daha hızlı çekiyordum. daha hızlı. Sonra bir an o yavaşladım elimi tükürük yapıp üstteki deliğinin etrafında gezdirmeye başladım parmağımı. Bunu neden yapıyordum ?
irkildiğini ne yapıyorsun dediğini sanırıyorum ama konuşmuyorum sonra işaret parmağımı deliğe yavaşça ittiriyorum. ne yapıyorsun diyor yine sesi sertleşmiş.

konuşmuyordum. derken parmağım hafifşe girmiş sol elimle de saçını çekiyordum. Bu onu hazza getiriyordu. boşalmaya yakındı söylüyordu çıktım içinden penisin ıslaklığı ile tükürük birleşince biraz kaygan olur biraz zorladım arka tarafı yapma deyip kasılıyordu. sonra hızlıca ittirdim kendimi acı bir çığlık kesinlikle zevke dair en ufak bir kırıntı bile yoktu sesinde. Girdim ve onu sakinleştirmeye çalıştım. Çık içimden çık içimden diyor başka birşey demiyordu. Nasıl olduysa kendini öne çekip çıktı ve okkalı bir tokat indirdi.

Ne oluyor sana ? Tokat attığında yüzüme tam yaraya denk geldi. Elbiselerimi giyindim, birşey diyemedim, Sert bir tokattı. yavaşça kapıya yöneldim. Ne oluyor sana allah aşkına dedi. hiç diyebildim. Bakayım yüzüne dedi. yaraya vurmuştu sonra yarayı öptü ve ekledi sen benim yara'msın..

Boş laf bunlar dedim. nasıl ağzımdan çıktı anlamadım onu da. Çıktım. Küsmüştü bana, Küsmüştüm ona. okula doğru yürümeye başladım. kızla karşlaştıım yere geldim. bir sigara yaktım. düşünmeye başladım. o gece orada uyumuşum.

Sabah uyandığımda soğuktan titriyordum. Sabahları soğuk olur oralar.. Birde benim gibi hassas vücudunuz varsa.. Neyse doğruldum, kızla karşılaştığımız yol önemdeydi. Üşüyordum. Eve gitmek istemedim. Kız arkadaşıma hele hiç. Aramamış mesaj atmamıştı şaşırdım.
Kaktım titreyerek yürüdüm aynı yolu. Arkadaş sayımı ciddi anlamda artırmalıydım. kalkınmaya geçtim Sedef pastanesi diye bir yer. orada kahvaltı yaptım. ibrahim abi diye biri var.. Bu adam iyidir beyler.

ufak sağlık sorunlarım nedeniyle ve anlattığım şeylerdi kişilerin gizliliklerini saklamak adına dikkatli olmaya çalışıyorum. Yer bildirirken biraz dikkatli, sorun olmayan yerleri tamamiyle anlatmaya çalışıyorum. Ayrıca cümlelerimi de dikkatli seçmeye çalışıyorum sonuçta ifşa pek mantıklı olmayacak anlattıklarım ve anlatacaklarımdan sonra.

"Misgorin"

Özgürle konuştuğumuz parkın oraya gittim. Burada dayak yemiştim önceden. Burada kız arkadaşımdan bahsetmemişti..!

Üniversitelerde hala sağ sol olayları vardır. insanlar bunun olmadığını söyleseler de vardır. Yurtlar milliyetçi öğrencilere aittir. Bunlar Yönetimce göz yumulan hatta desteklenen faaliyetlerdir. Odalara alınıp dayak atılabilir. Örneğin alkollü geldiği için dayak yiyen tanıdıklarım olmuştur. Hatırlıyorum, o zaman çaresizliği hissetmiştim. Onlar için bir şey yapamamıştım.

Kimse bir şey yapamamıştı. Yurt kuralı belliydi, "içki içen öğrenci yurttan atılır." yurttan atılmakla dayak yemek arasında tercih yapıyorlardı. Dayak yiyorlardı ve bunun onları ıslah edileceğine inanılıyordu.

hazırlık öğrencisiydim (ingilizceyi gerçekten sevmem, hazırlığı da gereksiz zaman kaybı olarak görüyordum, derslere girmiyordum) o zamanlar zamanımın büyük çoğunluğu kitap okuyarak geçiyordu.. Kitap okumak keyiflidir. Kendi zevkini bulana özellikle bende kendimi arıyordum bir agatha christie'de buluyor (yazının sonunda agatha christie ve kız arkadaşım için yazdığım bir şiirle bitireceğim yazılı merak etmeyin) kah romantizm akımında gerçekçiler huzursuz ediyordu beni ama okumak lazımdı. Gerçekçi akımları okuyan insanlarda biraz kendilerini ispat etme durumu vardır. Çevrenize bir bakın. sizinle okuduğu kitap sayısını yarıştırır bu insanlar. Bunu okudun mu bunu okudun mu ? Ezberlerler hatta bazı bölümlerini. Nereden geldim bu konuya..

Şurdan...

Bir arkadaşım iktisadi idari bilimler fakültesinde okuyordu yurt arkadaşımdı. Beni aradı görüştük gel yurda tıkalı kaldın demişti çıktım (bu olay anlattığım tarihten öncedir) Sınavı vardı. Kantinde oturdum. kalabalık bir grupla ders çalışıyorlardı. Titia kantini iyidir insanın algılarını açar, bir yabancı olarak pek bir şeye karışmıyordum sadece dinliyordum. Sanırım ders siyaset tarihiydi ve sosyalizm komünizm faşizm onlardan soru nasıl sorar falan arkadaşım sen ne diyorsun dedi. fikirlerine Saygı duyulmak iyidir derim ben beyler...

Dedim ben hocanız olsam Sosyalizm ile komünizm'in farkını sorardım. Faşizm ile nazizm'i örnekler vererek açıklamaya başladım 2. cümleme geçtiğimde herkes beni dinliyordu. Bu hoşuma gitti, tarihi oldum olası sevmem ama bu satırları yazmamızı sosyalistlere barçlu olabiliriz.. gerçi rusya bize en çok yüklenen ülkeydi o zamanlar ama neyse konu buraya gitmesin..

küçümseyerek bakan kişiler görüyordum ben konuşmaya başlayınca Ne tuhaftır ki ilk defa gördüğün bir insana küçümseyerek bakıyorlar. konuşmam devam ettikçe bu duygunun yerine yüzlerdeki merağa bırakması paha biçilmez bir hediyedir. Onlar sınava gittiler ben çıktım. Sınavda soru olarak sosyalizm ile birisinin arasındaki farkını sorduğunu sonradan öğrendim, bu beni epey mutlu etti. O grupta beni süzen biri daha varmış, bir kadın Adını hatırlamıyorum ama benimle tanışmak istemişti.

-
2 gün sonra sedef pastahanesinde buluştuk.. sedef eskiden tek katlı bir yerdi, koridor boyunda oturuyordun ben arkadaşım ve kız oturduk. Sedef pastahanesinde misgorin denilen bir pasta yapılır. Hindistan cevizli bir tarafı kokaoya batırılmış lezzetli şekerli bir pasta. O pastadan büyük bir tabak söylemiştik, kızla konuşuyoruz durmadan rahatsız edildiğini falan anlatıyordu bir erkek tarafından, sürekli ondan bahsediyordu. Bende bak "... " eğer bu kadar rahatsız ediliyorsan burası trabzon her hangi biryer değil tarzı birşey söyledim. Savcılığı var polisi var.

Kız devam ediyordu anlatmaya işte bir yere gidince beni takip ettiriyor kiminle konuşursam onları dövdürüyor falan. Sonra kız durdu ikimize de bakıp sizin kız kardeşiniz olsa ne yaparsınız dedi ? bu sorusu beni rahatsız etmişti. arkadaşım ilmiği bilir misin dedi, onu boynuna geçiririm. biraz sonra kız kalktı ben gidiyorum dedi. O kadar rahatsız olmuştum ki tavırlarından onu bırakmayı bile teklif etmedim.

Kız gittiğinde arkadaşımla konuşmaya başladık.. işte nasıldı falan dedi abi bana göre değil dedim biz bunlardan bahsederken biri arkasını döndü. arkadaşımın arkasındaki masada 4 erkek oturuyordu. kolunu bizim oturma sıramıza uzattı. ilmik geçiriyormuşsunuz siz dedi. yan masadan sağdaki masadan evet evet çünkü burası trabzonmuş dedi. arkadaşım 190 boylarında yapılı cesur bir çocuktu. yüzünde tedirginlik hakimdi. Daha önce çömlekçide (google'dan bakın kanınız donar) bir sorunla karşılaşmıştık ve oradan sağ salim çıkmıştık. kadınlar sorun çıkarmıştı orada da. yaşlı kadınlar. yurttan Tuhaf bir çocuk yüzünden, yolda yürürken ciks isteyip istemediğimi sordular hayır dedik teşekkürler dedik çocuk ne kadar sizde dedi kadın ne kadarın var dedi çocuk senin sahip olduklarını alabilecek kadar dedi. ve bunu bir pekekent duydu. Samimi söylüyorum o adamın çocuğa attığı yumruk denk gelseydi .. Neyse ki benim omzumu sıyırmıştı vs vs o ortamdan bile çıkabilmiştik ki orada bu yüz ifadesi yoktu..

O an bende tedirgin oldum derken arkamızdaki masadan da laf atıldı. Kızın söylediği doğruydu, demek ki gerçekten de takip ediliyordu. Ve onunla konuşanlar dayak yiyordu peki bu doğru muydu ?

içeri kısa boylu süper mario'nun canavarlarca gibilmiş haline benzer türkçe'yi anonslardan duyduğu kadarıyla öğrenmiş olduğunu düşündüğüm ve siz ikiniz gelin dışarı diyen herifi görünce arkadaşım tanıdı. Aynı ilçeden olduklarını sonradan öğrenecektim. 2 yıllık bir fakültede okuyordu çocuk. bakışlarında celatların bakışlarından daha az merhamet olduğunu düşünmüştüm o an..

sağ sol masalardan "baynumda ilmik nasıl durur acaba", "25 yıllık trabzonluyum ilk defa biri burası trabzon deyince gülümsedim" tarzı şeyleri ancak seçebildim. Arkadaşım eğilip hemen git dedi, ... bul (akçabaatlı) gözlerimle tamam işareti yaptım. o zaman sedef pastanesinin sahibinin ibrahim olduğunu bilmiyordum. bacağımda hafif bir titreme vardı bu benim kendimi kaybetmeme ve mantıksız davranmama neden olabilirdi. Rahat görünmek için pastanenin sahibine tabaktakileri paket yapar mısınız dedim. tabi dedi çok kibar saygılı ve dindar bir adamdı, ona bakışımla birşey anlatabilir miydim diye düşündüm. gözlerine bakıyordum konuşurken neden sonra iyi misiniz bir şeyiniz var mı dedi ?

heralde ilahi kuvvet ona bu soruyu sordurmuştu bir dışarı baktım park halinde şahin arabası kapıdan içeri bakanlar, kapıda o çocuk az ilerinde birkaç kişi daha.. içeri baktım onlar arkadaşıma dalmış (sertçe konuşma anlamında) iyiyim diyebildim. Teşekkür ederim misgorinler harikaydı diye ekledim..

kapıdan çıkar çıkmaz koluma girdiler. o parka yetişmeden şimdi iddia bayi var o duvarda oturttular pastanedeki çocuklardan iri cüsseli biri de çıkıp gelmişti. Çapraz sorgu yapacaklarını duyuyordum. biri ben bir yumruk atmazsam dayanamam diyordu. Dayak kaçınılmazsa misgorin yemeye..

trabzonlu yine orada kafede oturan tiplerden biri bana sen ne biçim adamsın şu tipine bak demişti. Ben o an onun tipine bakmıştım takım elbise giymiş ayakkabıları parlıyordu. onu hiç unutmayacaktım.