0
sinirle yataktan kalkıp yumruğumu öyle sıktım ki
serçe, yüzük,orta ve işaret parmağım adeta avuçlarıma girdi
yahut avuçlarımda bundan sonra ömür boyu taşıyacağım bir yara bıraktı.
sevcanın gözlerine bütün sinirimle bakıyordum.
o da yatağın başında elini omzuma koymuş
- birşeyin varmı diye soruyordu
boğuk bir ses olarak kulak zarıma çarpıyor
ardından özgürlüğe, hava boşluğuna, gökyüzüne geri dönüyordu
sıktığım yumruğumla sevcanın kafasının hemen yanından
duvara öyle bir yumruk attım ki,
içinde belki de yarım asır kalmış alçının, tuğlanın vs.
tozu dumanı çıkıp duvarda kalıcı bir hasar bırakmıştım
ilk başta sevcanın yanına gelip,
"sevcaaan" diye bağırdığım gibi,
sevcanın karşısında
"laaaaaaaaaaaaaaaaaan!" diye bağırıp,
içerdeki bütün salak arkadaşlarını, sevcanı
konu komşuyu başımıza toplamıştım.
kapı ard arda çalıyor, ben sağa sola saldırıyordum
bir kaç biblo, bir kaç süs için alınmış saksıyı
yumruk, tokat, ve tekme vasıtasıyla kırmıştım.
kızlardan birisi şaşkın şaşkın beni izlerken
sevcan ve eda ne yapıcağını bilmez bir halde ağlarken,
evin gib sahibi sözde erkekler beni sakinleştirmeye çalışıyor
bir yandan da sevcana
"ne oldu" diye soruyordu?
sevcan ağlamasından ötürü cevap veremiyordu
çocuklar ellerimi arkada bir şekilde birleştirmeye çalışıyor,
itinayla vurmamaya özen gösteriyor fakat birleştirirken
ellerimin anasını gibiyorlardı.
- yapma tugay diye inledi yatağın üzerinden bir ses.
gözlerimin yaşına aldırmadan kafamı kaldırıp sevcanı gördüm
gözlerinin yaşını gördükce sinirlendim
ellerimi bir şekilde çırpıp onları geri attıktan sonra yatağın üstüne oturdum
oturmam ile beraber sevcanın beni kolları arasına alması bir oldu
göğsünde anne şevkatini buldukdan sonra hafifçe kalkıp,
- ben gidicem. kendine iyi bak, bundan sonra sen ve ben varız, biz yokuz.. dedim
bir restti, blöfdü aslında. gitmek istemiyordum
"dur" dese duracaktım.. ama ne diyecekti
ses telleri ne diye titreşicekti, bilmiyordum.