+8
..pazartesi günü..
Bana, hayatımın en güzel gecesinin sabahını zehir eden o mesajın sahibini, buseyi zaman ve mekan ayırdı yapmaksızın ilk gördüğüm saniyede köşeye çekecektim.. tabi ebru yanımda yoksa..
ilk blok ders arasında fırsat kolladım, ama ebruyu ekarte edemedim.. öteden beri adam markajı iyidir ebrunun hatırlarsanız ehehe..
Öğle arasında da fırsatım olmadı, olmayacak sanıyordum ki, yemek yiyip yukarı çıktığımızda, ebrunun tuvalete girişi ile, busenin koridorda peydahlanması mükemmel bir tayming ile bir araya geldi..
Karşıdan geldiğini görür görmez ok gibi fırladım.. üzerine geldiğimi, ben yürümeye başladıktan 2-3 saniye sonra fark etti buse, o anki şok ifadesi muazzamdı..ona doğru bu şekilde en son gidişimde, elimden zor almışlardı malum..
Bu kız..
Çok güzel….çok güzel be beyler…
Geride bıraktığı karanlık günlerin ardından, o bildik enerjisine, o ışıltısına, havasına yeniden kavuşmuş.. hayır, başka bir durum söz konusu olsa, bambaşka bir evrende, bambaşka bir paralel de, başka bir hayatta karşı karşıya gelmiş olsam, o değil, ben şoke olurum, dizlerim titrer, güzelliğinin, etkileyiciliğinin ve o neredeyse elle tutulur somutluktaki karizmasının yanında.. titremedi mi?..bir zamanlar?
Ama şimdi, sadece bir hain görüyorum baktığımda.. sevmeyi, sevilmeyi hak etmeyen bir hain..
“gelsene sen az şöyle..” dedim..
Gak guk etti, tam o anda yetişip kolunu yakaladım, pencerelerden birinin kenarına doğru sürdüm bunu,
“ne..napıyorsun tsigalko?”
“konuşucaz..”
“tamam.. konuşalım..ama.. niye böyle?”
“ya nasıl olacaktı?..bir akşam yemeğine çıkalım istersen? Ha? mum ışıkları filan?..gene masa hazırlayayım mı sana odam da? Gerçi, odayı da değiştirdim bu aralar ama neyse..”
Ağzı yüzü gerildi..cam gibi oldu gözleri.. genişleyip daralmaya başlayan burun delikleri, içinde köpürmeye başlayan duyguların en belirgin göstergesiydi.. ağlamaklı oldu.. giberim ağlama lan!..iki laf edemiyorsunuz zırlamadan…sıçarım size de, duygusallığınıza da..siz bunlarla ağlıyorsanız,o zaman benim ölmem lazım dıbına
koyim.. gözlerime musluk takıp şifalı su diye bidon bidon gözyaşı satar, köşeyi dönerdim..
“ne yapmaya çalışıyorsun sen, anlayamadım tam olarak?” diye yüklendim, hesap soran bir tavırla,
“yani, şu mesajı atmaktaki amacın neydi..onu bana bir açıklar mısın?”
Yutkundu.. gözleri sağa sola kaçtı.. sanki devlet sırrı soruyorum..
“öyle…bir amacı yok.. zaten…karşılık beklemediğimi ve karşılık vermemen gerektiğini de yazmıştım..bil istedim sadece.. seni aldatmadığımı..”
“bekleme zaten.. benden alabileceğin bir şey yok.. kalmadı..tamam mı?..bilsem ne olur, bilmesem ne olur, ne fark eder yani?..sen beni, en çok yanımda olman gereken zamanda terk edip gittin mi? gittin.. sebebi far etmez..ben sonuca bakıyorum…iyi ki de gitmişsin.. sayende hayatımın kadınını buldum..”
“iyi..ne güzel işte…mutluluklar size..” dedi iyiden iyiye çatallaşan bir sesle..
Tümünü Göster