+7
biraları satıp eve gittik. Ferhat durmadan kadın çağırmalıyız diyip duruyordu. Zaten ortalık para karşılığı vücudunu satmak isteyen sovyetlerin dağılmış ülke insanlarıyla doluydu. Keskin “r” harfi ile konuşan kadınlardan ikisini eve getirdi ferhat. Uzun bacaklı ırklarının hakkını veren kadınlardı.
biri benim yanıma geldi, Diğeri de ferhat’ın. Yanıma gelen slovak olduklarını söyledi. Dünyanın en azgın kadınları sıralamasında üstlerde yer alırdı slovak kadınlar. Erkek kadın ayrımı yapmadan karşılarındakini yutarlardı. Kız bozuk türkçesiyle konuşuyordu “adın ne senin”
-ne bu, ilgili kevaşe tarifesi mi?
+anlamadım dediğini.
-arjantinli benim adım.
+güzel.
-güzel falan değil. elimde olsa değiştirirdim. Adımı veren kişiden nefret ediyorum.
+dur hemen vermem ben.
-öyle demedim.. neyse gibtir et. Senin adın ne?
+herkes başka bir şey söylüyor. O diyor ruslana biri diyor svetlana. Bu isimleri biz hiç koymayız bile.
-herkesle böyle konuşuyor musun sen?
+yoo. Sen küçük o yüzden.
-doğru ben küçük. Neden geldin ki bu ülkeye?
+ben seviyorum yatmayı. Bir de para kazanıyorum. Güzel benim için.
-ruhun huur yani.
+rrruh. O ne ?
-soğuktan koruyan bir giysi.
gördüğüm en saçma konuşmayı bizzat gerçekleştirirken içeriden bağırma sesi geldi. Hızlı şekilde içeri gittik yanımda ki kızla. içeriye girince slovak kızın çıplak bedeni kıpkırmızıydı. Ferhat kızın poposunu kanayacak hale getirmişti. Kızın söylediğine göre tokat atıp duruyormuş. içeri girdiğimi görünce ferhat durdu. Kızlar da hızla evden çıktı.
+sapık falan diye düşünceksin ama.
-evet öyle düşünüyorum.
+bilmiyorum işte. dayanamıyorum, hep böyle yapıyorum kadınlara. Bu şekilde hoşuma gidiyor.
-bir daha kız falan çağırmak yok.
+tamam.
ciks konusunda acı vericiydi ferhat. Birlikte olduğu kızlar ertesi gün onu aramazdı, ferhat’ta onları. Zaten şaşırıyordum normal biriyle arkadaşlık ettiğime. Neyse ki yanılmışım.