sozluk formati

eve gittim. yüzümde hafif kan vardı. tuvalete gidip temizledim. jülide koltukta oturmuş bana bakıyordu. yüzümü farkedince telaşlanıp ne olduğunu sordu. bende mehmet'e birilerinin karıştığını ve onunla birlikte adamları dövmeye çalışırken darbe aldığımı söyledim. hafiften morali bozulup buz var mı dedi. gibtir et gel otur dedim. hafiften üzülünecek halde olunca acaba fırsata çevirebilir miyim diye düşündüm.
-jülide bir teselli ikramiyesine ne dersin?
+teselli mi?
-evet. hazır savaştan yorgun çıkmışken biraz teselli versen diyorum. yanında başka şeylerde verebilirsin.
+senin beyninde koca bir çük var galiba. keşke asıl olan da o kadar büyük olsa.
-ne?
+yani o kadar da iyi değilsin şimdi.
gibtir lan bu kadar dürüst olunur mu?
-tamam işte bir gösterme şansı ver kendimi?
+vakti gelince o şansı veririm. zinde ol sen.
kızla konuştuğumuz muhabbete bak. bütün antalya slavıydı arabıydı kezbanıydı diyip allah ne verdiyse gibişirken ben tüm taktan halime rağmen elim gibimde ortadaydım. neden dışarı çıkıp biri beni gibsin diye bağırmıyordum? en azından tüm antalya'da yanında kız olup eli gibinde kalan tek adam konumuna düşmezdim. yanımda ki jülide değilde suzan olsaydı ne olacağını düşünmeden zorla da olsa alırdım isteğimi. jülide ise meleklerle çevrilmişti. ancak o isterse olurdu.