1. 1.
    0
    Neyse ki numarayı kaydetmiştim. Arayıp adresi istedim. Şansım varmış ki yakında bir yerdeymiş. Yürüyerek gidebilirdim. Ama ben koşmayı tercih ettim. Arkamdan zincirini koparmış bir köpek, kaba etimin tadına bakmaya yemin etmiş gibi koşuyordu. Bir apartmana girip saklandım. Oturdum bir sigara daha yaktım. Sonra düşündüm. Olayı dramatize etmek istemiyorum ama; neden sürekli bir koşuşturma içindeyim? Bir yere vardığım da yok üstelik. Hayat bir koşu bandı ve ben olduğum yerde sayıyorum. Üstelik polis tarafından elleri arkasından kelepçelenmiş bir zanlı gibiyim. Bu dünyanın üçüncü sınıf yolcusuyum. Olmak istemediğiniz her şeyim.

    Sigaramı merdivenin üzerinde söndürüp çıktım. Seri adımlarla yürümeye başladım. Çok değil iki dakika sonra eski bir araba yanımdan hızla geçerken yoldaki bütün çamuru üzerime fırlattı.
    Sinirlenmedim. Aracın sahibi az bir şey ilerledikten sonra bir köşede durdu. Kapıyı zorlayarak araçtan indi. Yanıma gelip “özür dilerim, istemeyerek oldu,'' dedi. “Sorun değil,” dedim. “insanlık hali.”
    Mahcup olduğundan mı, yoksa iyilik yapmak istediğinden mi bilmiyorum ama, beni gideceğim yere kadar zütürmek istedi. Kabul ettim. Çok az bir yolum kalmıştı ama ellerim üşümüştü. Biraz ısınmak iyi olur diye düşündüm.

    Derneğin önünde bıraktı beni. Teşekkür ettim. Sonra binaya baktım. Eski püskü bir bina. Duvarları dökük. Ağlamaktan makyajı akmış bir kadın gibi duruyor. içeriye girdim. 2 kat yukarıya çıktıktan sonra yukarıyı gösteren bir ok işareti gördüm. Bir kat daha yukarıya çıktım. Karşıma bir tabela çıktı: “KARANLIĞA KOŞANLAR DERNEĞiNE HOŞ GELMEDiNiZ; AMA HOŞ ÇIKACAKSINIZ !”
    ···
   tümünü göster