0
part 10
ben: na..nasıl yani? helena?
helena: evet... gördüklerin seni şaşırtmasın ve sakın korkma...
o sırada orta yaşlı bir adam geldi ve helena'yla ispanyolca birşeyler konuştular, anlamadım
ben: ne dedi?
helena: boşver, şimdi senin bir gezintiye çıkalım, dostlarımızı tanıştırayım...
ben: hey, hey dur biraz... seni ilk gördüğümde yunanca konuşmaları tercüme etmiştin, şimdi de ispanyolca konuştunuz. türkçe'yi de gayet iyi biliyorsun?!
helena yine gülümsedi...
helena: mardolan'lar 122 dili bilir ve konuşabilir.
ben: mardolan mı?
helena: evet, sen de artık bir mardolan'sın... hadi gel benimle...
artık bir mardolan'dım dediğine göre ama bir mardolan ne yapar nasıl bir ırktır henüz bilmiyordum.
helena: ata binmeyi bilir misin?
ben: hayır, hiç binmedim daha önce
helena kısa bir süre duraksadı ve dönüp bana dedi ki
helena: bu iyi birşey...
ben: ata binmeyi bilmemek mi iyi birşey?
helena: hayır... 1 saat önce kendi dünyanda kitapların arasındayken şimdi bambaşka bir yerdesin ve ben tanıdığından çok daha küçüğüm ama buna hiç şaşırmadın... bu iyi bir şey...
evet, gerçekten de bu normal birşey gibiydi... hatta helena neden böyle bir açıklama yaptı anlamamıştım bile... çok fazla enteresan şey çok normal geliyordu. helena'nın matarasındaki sudan bir yudum alarak ata binmeye çalıştım...
helena: dur... atın sol tarafından bineceksin, sağdan binilmez...
ben: tamam...
ata bindiğimde kendimi bir süvari gibi hissetmiştim, çok hazırdım. sanki ilk kez değil yüzyıllardır ata biniyor gibiydim. helena bu halimi görünce sevindi ve yola koyulduk...
yolda başıma gelenleri duysanız buna inanmanızı bekleyemem ama anlatmak zorunda hissediyorum...