0
“Dogma” nedir?
Doğruluğu tartışmasız bir biçimde kabul edilip onaylanan, her türlü eleştirinin dışında ve üstünde tutulan, her koşul altında kesin ve değişmez sayılan görüş ya da düşünceye dogma denir. Genellikle dinlerin “saltık gerçek” olarak ileri sürdükleri, hiçbir inceleme ya da araştırma yapmaksızın, akıl süzgecinden geçirmeksizin, karşıt görüş ya da olasılıkları göz önüne almaksızın, olduğu gibi inanılmasını önerdikleri ve istedikleri dinsel ilkeleri niteler.
Dogmalar yalnızca dinlere mi özgüdür?
Her neye, hangi görüş, bilgi ya da yargıya “kesinlik”, “değişmezlik”, “tartışılmazlık”, “eleştirilemezlik” gibi nitelikler bağlanacak olursa, bunlar birer dogma niteliği taşır. Bu olguya dinlerde daha sık rastlanmaktadır. Fakat dogma yalnızca dine özgü değildir. Aslında bilimsel nitelikli olması gereken bulgular ve bunlara ilişkin soruların yanıtları da kesin, değişmez, tartışılamaz ve eleştirilemez sayılırsa, birer dogmaya dönüşür.
Masonlukta dogmalara niçin karşı çıkılıyor?
Dogmalar, insanların birbirlerine ters düşmelerine, aralarında doğan çelişkiler nedeniyle çatışmalarına, giderek birbirlerini düşman görüp birbirlerine saldırmalarına yol açarlar. Karşıt dogmaları benimseyen insanlar, birbirlerine kin duyarlar. Dogmalarını her şeyin üstünde tutar, bunları koruyabilmek ve bunların üstünlüğünü sağlayabilmek için savaşırlar. Savaşlarını, karşıt dogmaların söylemine değil, doğrudan uygun görmedikleri dogmaları benimseyen insanlara yönlendirirler ve onları ortadan kaldırmaya girişirler. “Dogmalar; kaba güç, hoşgörüsüzlük, dar görüş ve bilgisizliğin yansımasına, evrimsel doğrultuda gelişme sağlanması yerine gerilemeye yol açarlar. Barışa ve esenliğe de engel olurlar”. Bu sonuç Masonluğun amaçlarıyla taban tabana zıttır.
Masonlukta hiçbir dogma yok mudur?
Kimi mason kuruluşlarının kendilerine özgü birtakım dogmaları yok değildir. Yöntemlerin tartışılıp sorgulanabildiği ortamlar, tartışılan konuda yeni benimsemeler kabul görünceye kadar eski uygulamalarını sürdürmek zorundadırlar. Aksi halde “düzen”den söz edilemez. Eğer herhangi bir ilke ya da yöntem “saltık biçimde değiştirilemez ve tartışılamaz” olarak niteleniyorsa, kavramın tanımı uyarınca bu bir dogma sayılır. ilke ve yöntemlerde değişmezliği savunan kimi mason kuruluşları vardır ve bu konudaki değişimi “özünden farklılaşma” olarak kabul ederler.
Bir kurumun varlığını sürdürebilmesi için, mutlaka belli bir amacı birtakım ilkeleri ve bir çalışma yöntemi olması gerekir. Bunlar zaman içinde özgürce sorgulanabiliyor, köklerinde var olan töresellik göz ardı edilmeden evrimsel doğrultuda yeniden yorumlanıyor ve ortak akıl gereğince alınan kararlarla geliştiriliyorlar ise, dogmatik yapı aşılmış demektir.
Mason kuruluşlarında amaç çok genel bir çerçeve içinde belirlenmiştir. “Tüm insanların barış ve mutluluğuna yönelik evrensel bir amaç, bu nesnel genişlik içinde bir dogmaya dönüşemez.”
Bu amaca giden ilke ve yöntemler de belirlenmiştir. Ancak, pek çok mason kuruluşunda bunlar günün koşulları doğrultusunda sorgulanır, tartışılır ve töresel öz güncel gereksinmeler uyarınca gelişime uğrarlar. “ilkelerdeki değişim, çağın düşünce yapısını değiştiren evrimsellik anlayışından esin alır.”
“Yöntemler ise, günlük uygulama gereklilikleri kapsamında ve daha sık olarak elden geçirilerek, yer yer değişime uğrayabilirler.”
“Dogma” ile “Batıl” aynı şey midir?
Batıl, aklın kabul etmediği ve gerçek ile hiçbir ilgisi bulunmayan bir kör saplantıdır. iki veya daha çok olay ya da olgu arasında imgesel (hayalî) bağlantılar kurularak oluşturulur. Batıl, bilim dışı bir kurgu ve akıl dışı bir inanıştır; değişmezliği değil, anlamsızlığı ön plandadır. Bu yüzden bir dogma değildir. Masonluk, batıl inançlarla da bağdaşamaz. Çünkü batıl inancın temeli bilimsel bilgi ve akıl değil, korku ve boş umuttur.
Ancak, akıl verileriyle ve bilimsel yöntemle bugün açıklanamayan her şeyin dogma ya da batıl inanç olduğunu söylemek de yanlıştır. Gelişim sürecinde evrimsel doğrultuda ilerleyen insanlık, eskiden kanıtlanamayan pek çok şeyi bugün aydınlatmıştır. Yarın ise, bugün kanıtlayamadığımız ve o nedenle dışladığımız bazı yaklaşımların özündeki gerçeğin açığa çıkmayacağını kim bilebilir? Orta Çağda büyücülük ya da şeytanlık ile özdeş tutulan ve öne sürenleri canlı canlı yakılmaya mahkum ettiren birçok yaklaşım, sonradan bilimsel açıklamalara kavuşmuştur. Gene eskiden deneyimli kişilerin insanlara bırakmış oldukları birçok yararlı öğüt, o zaman gerekçeleri açıklanmamış olduğu için birer batıl inanç gibi kalmıştır.
Masonlukta üzerinde durulan erdemler nelerdir?
Bunlardan çoğu, uygar toplumlarda birer “erdem” olarak benimsenmiş olan şu bireysel niteliklerdir: “iyilik, doğruluk ve dürüstlük, alçak gönüllülük, sabırlılık, yüreklilik (cesaret), yurtseverlik, çalışkanlık, görev duygusu, öz- veri (fedakârlık), direşkenlik (dayanıklılık), uyanıklık (teyakkuz), içtenlik (samimiyet), bağlılık (sadakat), yardımseverlik, sevecenlik (şefkat), insanseverlik, onur (haysiyet), tolerans ve hoşgörü.”
Bütün bunlar, insan olabilme arayışının da “olmazsa olmaz” değerleridir. Aslında, mason olabilmekle insan olabilmek arasında fark yoktur. Her birey insan olarak doğar ancak yaşamı boyunca eylemleriyle öznel kimliğini oluşturur. Ve ne yazık ki, tüm eylemleri, çoğu kez, insansal erdemlerle uyuşmaz. insan doğmak doğasal, insanca yaşamak bireyseldir.
Masonluk, bireyleri kendi yaklaşımı doğrultusunda olgunlaştırmaya ve bilgeliğe yaklaştırmaya çalışan bir gelişim sürecidir. Bilgeliğe ulaşılması ve gerçek mason niteliğine yaklaşılması, aslında “insan olabilmekten başka bir şey değildir.”
Tümünü Göster