0
Manas, idaresi altındaki ordusunu çukur ya da düzlüklere yaklaştırmadan, dağ geçidinden değil, dağ sırtından geçerek, kimsenin yürümediği yollardan gününden evvel Akun Han'ın şehrine ulaştı.
Akun Han'ın büyük ordusu düşmanın önünü kesmek için çoktan tedbir almıştı.
Savaş, erkek dövüşüyle başladı. Nice erkeklerin kanı aktı, nice yiğitlerin kellesi uçtu.
Er Manas, Kalmuk bahadırı Tulus ile karşılaştı. Tulus yaygara eden gürültücü biriydi:
"Arslanın değil, Tanrı olanın gelsin Kırgız!" Dersini verip kökünü kurutacağım, göğe baktırıp inleteceğim! Son sözünü söyleyiver, Tulus'un kahramanlığını anlat halkına" diye bağırdı.
"Başa bela Tulus'un mızrak kullanmada usta olduğunu duymuştum. Ona Manas'tan başkası mukavemet edemez" dedi Bakay, Akbalta'ya danışarak.
"Bahadır, ona kendin git" dedi Akbalta. Kız Saykal ile yapılan karşılaşmadan sonra Manas'ı dövüşlerde pişsin, Han oldum diye bahadırlığı unutmasın" diye düşünüyordu Akbalta. Tulus gök demirden zırh giyinmişti, değişik bir kalkanı vardı, eline gök mızrağını, öküzün beli gibi yayını aldı. Kaplan gibi heybetle atını mahmuzladı.
Manas, Akkula atını binip, butuna ayakkabısını geçirdi, belinde kılıcı sallanıp, baltası parlıyordu. O ak sungur kuşu gibi bağırarak alana girdi.
"Manas denen sen misin? Başını koparacağım! Ecelini ben getireceğim! Ezerim seni!" diye haykırarak Tulus gürzü Manas'a vurdu.
Çevik er Manas Tulus'un vurduğu gürze, kalkanıyla karşı koydu. Öfkelenen Manas yaygaracı bahadır Tulus'un, Açalbars ile sağ elini kesti, kaçmak isterken de baltasıyla vurdu.
Kalmuk ve Çinlilerin on iki pehlivanı sinirlenip haykırarak Manas'ı kuşattılar.
Her iki tarafın askerleri alana girdiler.
Kıyasıya dövüş ve öldürüş iki gün iki gece sürdü. Kırgızlar Akun Han'ın askerlerini toz dumana katarak sonunda yok ettiler.