+3
giriş yapıyorum sözlüğe, narsist benliğim hemencecik ben butonuna uzanıyor ve... orada görüyorum o şanlı ünvanı. nice gencin ulaşmak üzere silik yediği o kutsal mevki: moderatorluk.. inanmıyorum tabi ki, kötü bir şaka olmalı bu. soldan bir yazar çekip çaylak yapıyorum ve oluyor evet, çaylak oluyor. hızlı çıktın ha, diyor modların biri, gülüyor. bir anda on yazarı çaylak ediyor, benim kadar hızlı olmak için daha çok çalışmalısın, diye gülüyor bir yandan da. senin ananı gibeyim diyerek çaylak atıyorum mod'a, kimse online olmadan tüm yönetim kadrosunu çaylak yapıyorum. sözlüğün tek hakimi artık benim, kötü adam çığlıkları atıyorum evde, yanımda fasulye doğrayan annem kalk artık diyor bilgisayardan, aldırmıyorum. serkan, kulun köpeğin olayım geri al beni diyor, co-mod yap bari el aleme rezil olduk diye ağlıyor.
aldırmıyorum. mevkisiz bir yazar olmanın keyfini yaşatmak istiyorum ona, bir kuş kadar hafif olmak neymiş öğrensin. biyikli bir başlık açıyor o anda " takarca'nin yumusak poposunu usulca hupletmek ". bir açıyorum 10 paragraf yazı, altına güldüm kanka, şuku yazıyorum fakat okumuyorum. bu arada inbox'um kronometreye dönmüş durumda, saniye başına mod olmak isteyen ergenlerden mesaj alıyorum. hayır diyorum, burası olmak istediğiniz yer değil. inanın diyorum, mod olduğunuzda anlarsınız bu mevkinin aradığınız şey olmadığını. inanmıyorlar bana, sen hele bir yap diyorlar.
karşı çıkılamayan otoritem can sıkıcı bir hal alıyor, kendimi tanrı gibi yalnız hissediyorum. açtığım başlıklar hiç olmadığı kadar talep görüyor, dalkavuklar etrafımı sarmış durumda. allah'ım diyorum bu laneti neden saldın üzerime? yazılarım eskisi gibi gerçekçi yorumlar almadığı için ne olduğumu da unutuyorum. hatta sözlükte sürekli ya küfür yediğim ya da " reyiz " olarak anıldığım için kendi nick'imi unutur hale geliyorum, aynada gördüğüm bu nick benim değil allah'ım hayır.
kendime ve sözlüğe yabancılaşmış durumdayım artık. bir tarafta serkan'ın acı dolu hıçkırıkları, bir tarafta mod olmak isteyen ergenler, diğer yanda fasulye doğrayan annemin git gide kesinleşen emir kipli kısa cümleleri, öte taraftan da içimde filizlenen yabancı... hayır tüm bunlar benim gibi sıradan bir yazara fazla, tanrı böyle bir görev için yaratmamış beni. kendime de çaylak atıyorum, güce olan düşkünlüğüm karşı koysa da bana yapıyorum bunu. ve kara bulutlarla kaplı sözlüğe bir anda güneş ışınları doluyor, yasağın ve otoritenin olmadığı sözlükte insanlar pırıl pırıl parlayan gökkuşağının renklerini izleyerek hep bir ağızdan zafer türküleri söylüyor.
tanrı'm ne güzel bir gün...