+1
neyse şehir içinde olduğum için, otobüs falan
bir şekilde bizim barın olduğu sokağa geri geldim.
amacım o sahte hediyelik eşya dükkanına gidip,
arka tarafa geçip malzeme odasından malzemeleri almak.
ama muhtemelen polis yüzünden kapalıdır. fakat alttaki mahzende
insanlar olma ihtimali yüksek. her ne kadar hiçbir sefer
kimseyi görmeme rağmen, bu sefer habersiz geldiğimiz için
birilerini görebilirdim. tabi işin kötüsü onların beni görmesi olurdu.
heriflerde şaka olmadığını yavaş yavaş kavrıyordum aslında.
o kadar ayin vs ile hep nedense bir oyunmuş gibi geliyordu.
ama korkumdan çok içimde tamahkarlık vardı.
"almalıyım, alabilirim. benim hakkım onlar. güce ulaşmak için
bunlara ihtiyacım var" diyordum. o sırada sokağa girdim,
ilerledim dükkanın önüne geldim. dükkan kapalı. önünde kepenk falan yok.
içeriye iyice baktım. kimse yok ortalıkta. arnavut kaldırım, yerden
bir taş söktüm, vurdum cdıbını indirdim dükkanın. hayvan gibi ses geldi.
ama arada bir yerde. herhalde kimse duymamıştır falan diyorum.
pekde umursamadım aslında, kafamda o an sadece malzemeleri alıp eve dönmek var.
girdim içeriye, hemen kasanın arkasındaki yere gittim. herif halı atmış.
kaldırdım altında duruyor kapı ama üstünde asma kilit var.
taşı aldım hemen yerden, vurup kırdım kilidi. bu sırada
hayvan gibi ses yapmışımdır herhalde. bir yandan da diyorum
ulan dışarıyı boşver ya içeriden duyarlarsa.
neyse ya bir şey olmaz falan diyorum hemen peşinden,
kaldırdım tahtayı indim aşağıya. meşale yakayım mı diye düşündüm,
iyice dikkat çekerim diye vazgeçtim. bir olduğum yerde,
birde ucunda ışık var tünelin. ortası zifiri karanlık.
zaten havadan çok kükürt koyuyor içerisi.
dümdüz ve yavaş adımlarla ilerledim karanlıkta,
en soldaki kapıydı hatırladığım kadarıyla,
elimi attım anahtar lazım. sövmeye başladım olduğum yerde,
ama içeriden tek bir ses dahi gelmiyor. herhalde kimse yok diye
düşünmeye başladım.