+12
-4
Her şey iyiydi hoştu da nagihan başımı çok ağrıtıyordu. Ben masadaki muhabbete dönmeye çalışırken sanki telefon beni masadan uzaklaştırmak için elinden geleni ardına koymuyordu. tam aklımda nalan yüzümde onun güzel gülümsemesi varken telefon araya girdi
"çok özledim bu gecede uğrasam mı yanına" nagihan
ulan nereden çıktın sen şimdi tam erkek muhabbetine nalan esintileriyle girecekken. mecburen başımdan savmam gerekiyordu;
"fahri abiler mustafalar falan dışardayız sohbet muhabbet bu gece çok zor"
ulan şaka maka bu karı gel git yapa yapa beni nalandan soğutmasın diye korkmuyorum değil. neyse yarım saat falan sohbet ettik
f: Bu böyle bitmez gençler oyunda batanlar biraları alır eve gidelim bide peste çakayım size.
m: oo abi yenge laf yapmasın
f: yok lan aradım az önce sıkıntı yok ssk da alalım biranın yanında biraz paşanın başını ağrıtalım.
buradaki paşa ben oluyodum. şimdi dışarda iyiydik hoştuk ta eve gidip pes yardırmak oturup kitabımı okumak ve uyku öncesi çay sigara seansımı yapmaktan çok daha geride bir mevzuydu benim için. ama fahri abiyi kıramazdım eşini aramıştı. bu arada bilmeyenler için "ssk" ankaraya mahsus sos, soğan,kaşar ile yapılan et döner türüdür. atladık arabalara sırf mustafanın tak inadına cebeciye aspavaya gittik oranın ki daha iyiymiş diye. ordan bize geçtik ortalık toplu allahtan düzenli adam olmasam bunların dilinden kurtulamazdık.
biraları açtık eşleştik onlar maça başladı ben mutfağa geçtim atıştırmalık çerez falan hazırlarken kapı sesi bütün kafamdaki nalan dalgınlığını soru işaretleriyle doldurdu. kimdi lan bu saatte diye düşünmekten bankonun kenarında duran kaseyi farkedemedim. çaaaat sesiyle içerden bana oha lan beceriksiz herif diye bağırmaları bir oldu.
m: "beceriksiz herif ben açarım kapıyı onu da kırarsın sen şimdi"
b: "yok ulan dalgınlığıma geldi sen aç ben şuraları halledeyim"
m: "elin işte aklın nalanda ulan"
b: "nalanı karıştıma şimdi be aç şu kapıyı."
sahi kapı zili beşinciye çaldı kimdi bu bu saatte neyse komşu falandır paketler onu mustafa diye kafama takmadım kapı açıldı kısa bi konuşma sesi geldi bende o sırada camları toplarken nalanı duşunmeye başladım. o denize rengini veren gözlerinin beni benden alışı aklıma geldikçe dizlerimin benden ayrı hareketi. bir an içerinin çok sessiz olduğunu farkettim. içerde bütün ses kesilmişti. lan fahri abi pesi hayatta sessiz oynamaz noldu diye içeri gideyim dedim
gördüğüm manzara hala az önce gibi aklımda. 4 adam pes oynamayı bırakmış nagihanı evire çevire gibiyorlardı.
amlı zütlü karının ağzındada mustafanın yarağı olduğundan sesini çıkaramıyordu bile. abi napıyosunuz dememe kalmadı beni de aralarına aldılar. hayvanlar gibiydik. ben mustafayı gibiyordum nagihan beni gibiyordu fahri abi enesi gibiyordu. ortalık tamamen karışmıştı. ayrılamıyorduk. bütün salon döl doldu 10 dakika da bir airwick spreyi gibi birimiz diğerlerinin üzerine attırıyor sırayla tüm dölü dilliyorduk. ancak nerede bitecekti bu artık bitmiştim. ışıklar kapalıydı herşey fahri abinin o acı çığlığıyla değişti. zütünden deliler gibi kanlar akıyordu. çok mu köklemiştik adama iki kişi girmesemiydik derken nagihanın nefessizlikten öldüğünü farkettik. hala salonda yatıyorlar beyler ortadan kaldırmam lazım artık koktular bana bir yardım ankarada olanlar ulaşsınlar bana. hikayeyi aradan çoluk çocuk ayrılsın diye uzun tuttum. mesajlarınızı bekliyorum yok mu ölü temizlemekten anlayan.
Tümünü Göster