0
biraz daha erkeklerin kafalarına gireym.
siz hiç yapıyor musunuz bilmem ama ben lisedeyken sürekli pederin kredi kartlarını sömürürdüm. adam veriyodu yani, ihtiyacın varsa kullan diye. belli bir sınırı da yoktu, çok çok takunu çıkarmadan her bi taku yerdim. o parayı harcarken sanki herşeyi bedavaya alıyormuşunuz gibi hissediyorsunuz, hiç bir sorumluluğun olmadan kafana eseni alabildiğini düşün. ha buna şey diye karşı çıkan olur kabul ederim, kredi kartının mantığı o zaten vs vs. üniversiteye geçtiğimde kendi kartımla kendi çapımda birşeyler yapmaya kalktığımda pedere ilk lafım, ne harcadıysam ben ödicem gibi sözde yetişkin olmuş bir malın çırpınışlarıydı. herşey kendi paran olunca elin hiçbirşeye gitmiyor lan, pederin verdiği harçlık harici kartlara 1 2 ay dokunabildiğimi hatırlamıyorum. için gitmiyor yani. ki düşünün para kazandığım çalıştığım da yok, harçlıktan ödicem alt tarafı. ona bile el gitmiyor ya. sonra konuştum, onu da pedere yıktım rahatladım.
bu gereksiz şeyi niye anlattım, şurdaki pederin yerine kendinizi benim yerime de taş hatunu koyun. çalışmadan, yorulmadan sadece amiyane tabirle size kocacım kocacım yapıp bi de züt vermenin ( ayıyım kabul ediyorm) karşılığı o kredi kartları, hediyeler, el üstünde tutulma oluyor. feminist yazarlar yok çocuk doğurma yok onlara bakma falan gelmesinler konunun orasında diilim. erkek çalışıyor, kazanıyor ve birlikte yaşamak istediği kadına bunların hepsini veriyor. araçtan başka birşey diiliz olm. diyorm ya, cüzdanımız ne kadar kalınsa o kadar erkeğiz biz. birini sevmek önemlidir, ona gibme atma haricinde yaklaşmak mükemmel bir histir. ama bu şartlarda öyle birini bulmak o kadar zor ki... öyle birini bulup da onu bu hayatın getirdiği yönlendirmelerden kurtarmak o kadar zor ki... yapçak birşey yok, o zaman en güzelini ben giberm, cüzdanım yettiği kadar benimsiniz derim. amaç sadece boşalmaksa, boşalacak çok yer var beyler.