1. 26.
    0
    üniversite mezunu olup zik kadar para kazanmak

    bir arkadaşım ekolünden değil, kendimden örnek vereyim.

    doksanların sonuna doğru, ortaokul yılları, memlekete gidiyoruz ailecek, babam da geliyor bizimle, bir hafta kalıp tekrar gidiyor işine, biz kalıyoruz. demem o ki, beni kontrol edecek bir güç yok tepemde.

    çalışıp para kazanmak istiyorum, kafamın içinde vızır vızır fikirler var, yazın kaldığımız eve yakın yerde bir cadde var, tüm hafta pazar burada, haftanın bir, iki günü vs. değil, hiç kalkmıyor tezgahlar.

    ilk farkettiğim şey, buraya köylülerin de gelip, tezgah açmadan, çuvalla, mallarını çok ucuzdan esnafa satmalarıydı. ilk gün elimdeki biraz paramla bir köylüden zor bela, bir çuval fasülye alabildim, 2-3 kilo fasülye parasına bir çuval almıştım. poşetçiden yarım kilo poşet alıp kenara bir yere bir çuval serip fasülyeyi döktüm, "gel vatandaş geeel!"

    gün sonunda tüm fasülyeleri sattım, sabah 100-150 bin liram varken şimdi bir milyon liradan fazla param vardı, inanılmaz güzel bir duyguydu, içim içimi yıyor, daha fazla, daha fazla kazanmak istiyordum, çevre esnaf da şirinliğime aldanıp bana bir şey söylemiyor, izin veriyor, hatta kol kanat geriyordu.

    sonraki günler başka işler yaptım, ucuzdan havuç alıp, yıkayıp güzelce buzdolabı poşetlerine koyup 2-3 misline sattım, sebzeciler için su taşıdım, artık sabah altıda herkesten önce burada oluyor, gece en son ben ayrılıyordum.

    derken babayiğit bir esnaf bana iş teklif etti, ben çok kalamıyorum, sabah sen açarsın dükkanı, satarsın, ben akşam gelirim dedi. kabul ettim. akşama kadar satış yapıyor, esnaf abinin normalde kazanacağının çok daha üstünde hasılat yapıyordum, ama bana çok fazla bir şey vermiyordu, ben kendi başıma daha fazla kazanıyordum.

    biraz idare ettim ama sonunda içimdeki girişimci ruha yenildim. bıraktım işi. bu işi büyütmeye karar verdim. bir tezgah ayarladım, pazarın en sonunda bir tezgah verdiler, olsundu, yeterdi benim için. birkaç arkadaşımı aldım yanıma, mahalleden bir kaç çocuk da takıldı peşimize, çalıştığım esnaftan öğrendiklerimi uygulamanın zamanı gelmişti, tarlalara gittik bir kamyonetle, soğan, lahana, havuç ne varsa. kendimiz çıkarıyor, kendimiz yıkıyor ve bağlayıp kamyonete atıyorduk. elimdeki bütün parayı verip, sebzeleri yükleyip pazara getirdik. gece en son ben kapattım tezgahı, elimdeki tüm malı satana kadar yırttım kendimi, gece sonunda yetmiş milyon lira param vardı. düşünsene önceki esnaf abi bana günde bir milyon veriyordu.

    bütün yaz devam ettim o işe, beş milyar liradan fazla para kazandım. bu yaptıklarımdan evdekilerin hiç haberi olmadı, arada para buluyorlardı, hiç olmadık yerlerde, ne şanslı insanlardı.

    sonuç olarak, maaşla olmaz bu işler, hayat dönmez maaşla, midye sat, ekmek arası köfte sat, karpuz sat, hisse al, hisse sat, ticaret yap aklın varsa.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster