/i/İnanç

İnanç
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +1 -1
    arap alfabesinde "sin" diye geçen bir ay tanrısına tapar her bir müslüman. sümer'deki nanna; aydınlatıcı, nurlu tanımına sahip kutsal ama evrenden tam aşkın olmayan tanrı iken allah, babil'e "sin" adı ve içeriğiyle, o toplumun kültürel açıdan evrilmesiyle geçip, buradan da arap coğrafyasına, mekke civarında el-lah, lah adıyla evrilmiştir. el-menat, el-uzza, el-lat gibi putların başındaki baş puttu. bir taştı. muhafazid kendi dinini yaratırken bu tanrıyı daha evirmiş, yeniden yorumlamıştır ve evrenden soyutlamıştır. allah, dişi bir tanrı iken erkil olmuştur. maddelikten; içkinlikten çıkarmıştır; ama kabe gösteriyor ki tamamen değil. kabe, allah'ın evi, onun maddesel varlığını temsil ediyor. gökten düşen bir meteor olan hacerül esved denen kara taş muhafazid'den evvel el-lah'ın ta kendisi idi aslında. muhtemelen gökten düşen bir meteor olan hacerül esved denen taş muhafazid tarafından yeniden yorumlanıp, evrilip şimdi cennetten inme diye anılır. ve evet, o kara taş allah'tı. bir tanrı olarak bu tanrının çocukluk dönemi içkin, dişi temsili bir taş parçası olarak geçti. ay'dan bir parça zannedildi bence bu tanrı, ayetlerdeki ay'a saygı ta buraya kadar dayanır. oradaki insanlar böyle bir olay karşısında ay tanrısını elbette kabul eder. kabe'de bu tanrının eviydi. kabe'nin tepesinde hala hacerül esved vardır.

    tanrılar böyle gelişir ve evrilir, insanların bilgisi arttıkça anlaşılmaz hale sokulmuştur tanrılar. sonsuz, evren ötesi türleri gibi; brahma misali... allah'ın ayetlerde(nuh suresi/ 15-16.ayet) ay'ı nur kaynağı diye kabul etme sebebini biraz sorgularsak anlayabiliriz. güneş'de bir kandil, ay'a muhtaç. ışık kaynağı olarak ay, ışık kaynağından yararlanan olarak güneş gösteriliyor. hem bu 7.yy'da sadece aristoteles kozmolojisi( http://2.bp.blogspot.com/...0/universoaristoteles.gif ) ve onun 7 göklü(müslümanların 7 katlı gök modeli günümüzde bilimsel bilgilere entegre edilmeye çalışılır, bu safsatayı anlamak için not 2'yi okuyun) ve dünya merkezli evren modelinin bilinmesiyle alakalı. bu arapların bizim bildiğimiz modern evren modelini bilmiyor oluşundandır(islam'a göre hz. isa göğün 4.katındadır, ve burası aristoteles kozmolojisinde güneş'tir, hristiyanlar da güneş isa'yı sembolize eder); muhafazid'de dahil. bu yüzden muhafazid için dünyadan 7.yy'daki bir nitel gözlemci insan olarak şu kavramlar vardı: gece ve gündüz, ışık ve karanlık, güneş ve ay. güneş gündüz yeryüzünü aydınlatıyordu. buna göre güneş'ten daha üstündü; çünkü güneş gündüz, ay ise gece aydınlatıyordu. hem güneş iyice bakınca küçücük, ay ise kocaman görünüyordu; yeryüzünden bakan biri için olduğu gibi, muhafazid'in nitel olarak gördüğü ay'ın güneş'ten daha büyük olduğuydu.(7.yy'da) ayrıca güneş ile yıldızlar aynı şey değildi., güneş yıldızlardan daha büyük ışık dolu iken, yıldızlar daha küçük az ışıklı idi, hepsi de dünyanın etrafında idi; ama gezegenlerde yıldızlarla aynı(bunun için not 1'i okuyun ve videoyu seyredin) idi. gezegenler gezegen(kur'an'da gezegenlere de yıldız denir) değil, yıldızdı. çünkü yeryüzünden 7.yy'da gökyüzüne bakan bir insanın bilebileceği ve görebileceği tek şey, gökyüzünde parlayan ufacık noktadaki yıldızlardır. yıldızların bizimki benzeri birer güneş olduğu bilgisi modern bilimin ürünüdür. 7.yy'da bakan muhafazid'de bu bilgiden çok uzaktı, o gökyüzünde gördüğü güneş ve yıldızların ayrı şeyleri olduğunu. yıldızların güneş'e göre ufacık şeyler olduğuna ve dünyaya az biraz uzak olduğuna inanıyordu. kur'an bunu gösteriyor. dünya düzdü, tepsi gibi, içine yerüyüzünün yayıldığı bir şey idi. dünya düz olduğu için namazı nereden kılarsanız kılın kabe taşına direkt denk gelir oradan da göğe yükselirdi. çatı, tavandı, dünyanın gökyüzü; boşukta tutan da allah... dağlarda bu tepsi yeryüzünü sarsılmaktan koruyan birer çakılmış kazık. evren dünya merkezliydi, ve evren şimdiki evren modeli gibi büyük değildi; zira bu 7.yy'da hiçbir şekilde bilinmiyordu. evren dünyadan başlayarak yaratılmıştı. "dünya yeryüzü" ve "dünya gökyüzü" iç içe iken(ilk yeryüzünü, ardından gökyüzünü yaratıyor allah. bu bizim için saçma, ama 7.yy'da yaşayan insan için en anlamlı ifadelerden biridir. kur'an'da buna yönelik tonlarca ifade zaten geçer. http://www.kuranmeali.org...urani_kerim_mealleri.aspx ) fizik kanunları değil; "allahın gücü" ile(fizik kanunları, fiziksel gerçekler 7.yy'da günümüzdeki gibi bilinmiyordu. insanlar doğa kanunlarının değil, mistik güçlerin ürünü olarak bakıyordu doğa olaylarına) ayrılıp genişlemesiyle. bu genişleme sonucu yıldızlarla, ay ve güneş bezenmişti dünya'nın etrafı. (yıldızlar ay gibi dünya'dan az biraz uzak küçük ışık saçan nesneler zannediliyordu 7.yy'da)

    güneş, ay, gezegenler(7.yy'da muhafazid tarafınca gezegenler yıldız zannediliyordu. ve gezegen adı yoktu. gezegen diye bir kavram da. gezegen adı, tefsirci ve yorumların diğer ayetlerde olduğu gibi kur'an'ı gelişmelere göre modifiye edip şarlatanlık yapmasından ibarettir. ) yine ay mesafesindeydi dünya'ya. ayetlerde geçen ifadeler yanlış değildir. aynen böyledir. muhafazid'in kendi zamanı, toplumu, kültürü, bilgisiyle dine, evrene, dünyaya, tanrıya ve allah denen karakter üzerinden zalim; ama tapanlara acayip merhametli bir kral gibi bakışı. ve tamamen muhafazid denen adamın bildiklerini din için yorumlamasından ibarettir. tamamen öznel gözlemine dayalı, subjektif bilgiler. 7.yy arap ahlak doktrinleri ve edebiyatı üzerine kurulu. muhafazid'in bu bakıma da şairleri öldürtmesi manidardır gerçekten, hem de çok. hem bu kur'an'ın bir benzerini getirin der, hem de getirme ihtimali olanları kendi bilgi sınırları içinde öldürmeyi seçer. yine günümüzdeki şarlatanlar da bu ayetleri birer dogmatik olarak bilime bakıp reddetme yerine, ayetlere göre bilimsel sonuçları yorumlaması; yorum uydurması, yalanları tesadüf değildir. islam'ın selefilikten emevi iktidarının fetih, savaş ve emperyalizmi sonucu sünni islam'a evrilmesi islam'ın 7.yy'daki olduğu haliyle olan paradigmasının vasat olmasındandır. sırasıyla mutezile, eşari ekolü savaşlarla müslümanların helenistik kültürle etkileşime geçip felsefik bakış açısıyla kur'an'ı tahrif etmelerinden ibarettir. sonradan savaşlarda iktidar peşine düşen muaviye gibi vahiy katipleri, muhafazid'in böyle bir isteği olmamasına rağmen kur'an'ın epey sonra kitaplaştırılması; hem de geliştirilen hint rakamları ve antik yunan'a ait yöntemlerle tasnif edilmesi; muhafazid'e ait olduğu iddia edilen sözlerin 300 yıl sonra hadis rivayetçisi ve bir o kadar da en deli saçması hadisleri(sinek ve deve sidiği, muhafazid'in idrarını içen insanlarla ilgili övücü hadisler v.s. ) toplayıp bunları sahih diyen insanlarca toplanması ve bu insanların dediklerinin bir kısmını kabul edip(kur'an'da var diye cinlere, meleklere inanmak mantıklı mı? dinde mantık arayan insanlar bunlar... ) bir kısmını keyfi olarak reddedenlerin olması... (bkz: müslümanlara iman dersi) bir kitabı anlamak için onca mezhep, reform inşa edilmesi kur'an'ın müslümanlarca sürekli tahrif edildiğinin delilidir zaten. ayeti keçi yedi, şeytan ayetleri olayına hiç girmiyorum. bir müslüman olarak şu an inandığınız dinin bağlı olduğunuz peygamber denen kişiye, ardından gelen yine başka müslümanlara(mezhep kuranlar, yorumcular, tarikat liderleri, tefsirciler, reformistler ki edip, taslaman v.s. insanlar) ait islami öznel paradigma(allah ve ahirete bakış, cennet ve cehenneme bakış, kadın ve erkeğe bakış, allah'ın, kur'an'ın yorumu v.s. toplamı) üzerine ve kendi görüşleriniz temelinde kurulu. hiçbir güvenilirliği olmayan, milyonlarca farklı paradigmaya sahip müslüman. * inanırsan, akıl ve mantık dini...
    ···
   tümünü göster