/i/Kız Meselesi

  1. 1.
    0
    Merak etme bitanem insanız hepimiz, her gün canımı yakmadın öyle çok sakar ve anlayışsız da değildin ama daha hiç haberinin olmadığı, kırdığın potlar ufak tefek rencide edici davranışlarının olduğunun farkına varmanı da istemiyorum bebeğim pişman değilim söylemediğim için, gülüp geçtiğim için. Hoşuma bile giderdi bazen kafanı omzuma koyup gönlümü alma çaban, veya hiç alakası olmasa bile benim bu şekilde algılama çabam. Sadece ileride çok anlayışlı! bir sevgilin olursa bu sevimliliğini suratına tokat gibi çarpar diye endişeliyim.

    Olumlu düşün demiştim, kapı açtığımı mı düşündün küçüğüm? Bilmem ki nereden esmişti durduk yere? Öncesinde bana yaşattığın güvensizlik duygusunu hatırladın mı bitanem? Evet agresiftim canım benim, ağırdı kıyası yapılamaz belki, inkar mı edeceğimi sandın... Telafisi olmasa bile belki 1000 defa daha kapını açmıştım bebeğim (helali hoş olsun, şerefti minijik matmazelim), onları da hatırlayıverseydin keşke.

    Neler saçmalıyorum bitanem yine kelimelerim mi konuştu, suç bastırma çabası mı, ısıtıp ısıtıp önüne mi koydum? "Suçlu ben değilim, sok bunu kafana" dediğini hatırlıyorum. Suçumun farkında olmadığımı mı iddia edeceğimi sandın? Avucunu yala o zaman canım benim. "Daha yirmi yaşındayım, çok şey bekleme benden" gibi bir mazeretim de olamaz senin gibi. O sözlerin hangi şartlar altında söylendiğinin de izahı olamaz sana göre. Hatamın farkında olduğum için sanki bu kadar çabayı, anlayışı ve sabrı farkında olmadan ve hiç gocunmadan biriktirmişim gibi hissediyorum bebeğim, ister istemez girdiğim bir beklenti gibi. ilerde sevginin sınırını, ucunu bucağını göremediğin bir durumla karşılaşırsan ve bütün tabularını yıkarsan anlarsın belki. Savaş öncesi yiyecek stoklamışım gibi, ya da geleceğimi garantiye almak için hayat sigortası yapmışım gibi sanki. işte bunlardan dolayı, hafızana da güvenmediğim için, anlık hislerini ve hırçın yapını bildiğim için senden olumlu düşünmeni, güzel günlerimizi hatırlamanı istemiştim küçüğüm. Sinirli anlarında pervasızca ağzından çıkanları, gözünün dönmesini de "daha sütten, küçük o, sayılmaz" deyip geçiştirdiğimi, hatta daha sonra sana hatırlatıp beraber de gülebildiğimizi hatırlamanı istemiştim minnoşum. Her defasında sakin sakin konuşma çabama rağmen bir türlü ikna olmayıp samimiyetsizlikle suçlamanı ve bağıra çağıra gövde gösterisi yapmaya başlayınca hoşuna gidip havamızı yakaladığımızı hatırlamanı istemiştim, her ne kadar çok yanlış olsada... "Aşkım seni üzüyor muyum?" diye birkaç defa sorduğunda sana; "Her türlü nazını tribini çekmesi keyifli cadaloz, üzebilirsin arada bir, canımı da yak, seni böyle seviyorum, çok tatlı oluyorsun, Stokholm sendromum" deyişimi hatırlamanı istemiştim. ilişkimizin yaramaz çocuğu olduğunu, ikimizin de severek kabullendiğimiz rollerimizi hatırlamanı, hakkımızı sonuna kadar helal ederek hatırlamanı istemiştim.

    Ne hale düştüğümü gördün canım benim. Hani her ne kadar sevmesende şarkıda dediği gibi "adımla seslendi nasıl ağrıma gitti, nasıl üzgünüm" duygusunu ve seni kaybetme korkusunu görmezden gelip tamamen kendine odaklandın bebeğim. Anlıyorum minnoşum, sen de üzgündün, hayal kırıklığın had safhadaydı. Malum arkadaşla final sonrası eğlencesine gidip "aman umrumda mı sanki, canı cehenneme" diyemezdim. Daha cool gözüküp hazır sen yokken acımı da hafifletme çabasına girmediğim için de pişman değilim. Vicdan azabını da çekmem lazımdı, artık uykusuzluktan seğirmeye başlayan gözlerimi dinlendirmem de lazımdı. Düşüklük mü demiştin? Tekrar düşünmeni isterdim...
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster