+60
*
heyecanla telefonu eline alıp, biraz daha çalmasını bekledikten sonra kulağına zütürdü.
hiç bi şey demedi.
öylece dinledi.
konuşma çok uzun sürmemişti ki gözleri dolmaya başladı.
ters bişeyler oluyordu, ne olup bittiğini bilmediğim için mal gibi izliyordum sadece.
telefonu kapattıktan sonra ağlaması artmıştı.
çevredeki masalar bize bakıyordu.
aysellerin masa da bize bakıyordu ama onlar muhtemelen dedikodu kasıyorlardı.
bizim kızın 3. birası da bitmek üzereydi.
kafasını sabit tutamadığını farkettim.
bende sarhoşluk falan kalmamıştı amk.
hayatımda ilk defa içmiştim, o da bin olmuştu hatun yüzünden.
ona üzülmekten hiç bi şey hissedemiyordum.
muhtemelen biraları tazelemek için bize doğru gelen garsona elimde "gelme" der gibi bi işaret yaptım.
-eve bırakayım mı seni. dedim
-taksiyle giderim ben. dedi
-taksiniz kapıda sizi bekliyor, hadi daha fazla bekletmeyin o zaman. dedim
-ne yapacağım ki boş evde. dedi
neyi ima ettiğini anlamamıştım beyler. uzatmadım.
-peki sen bilirsin. dedim
bi şey söylemek istiyor gibiydi.
kelimeler dilinin ucuna kadar geliyor, sabır çeker gibi geri yutuyordu.
kendi birası bittiği için benim biramın son yudumunu da hızlı bi şekilde içtikten sonra.
-huur çocuğu. dedi...