+46
*
gamze konuşmadan kafasıyla onayladı.
konuşamaları duyan emrah da gelmişti yanımıza.
-ben gelmeden çıkma abi, takılalım akşam, bi şeyler sorucam sana. dedim
-tamam, burdayım. dedi
gamzeyle beraber arabaya doğru gittik.
oturacağı koltuktaki telefon kutusunu o binmeden alıp arka koltuğa koydum.
arabayı çalıştırdım ve 2. kez gideceğim cemil usta'nın eski evine doğru sürdüm arabayı.
gamze'ye soracaklarım vardı ama belki anlatmak istemez diyerekten sustum.
yolu yarılamıştık ki
-saol ömer. dedi
-sen de saol. dedim, "ne için" diye sormadan, ama yine de cevap verdi,
-babama kavuşma fırsatını bana sunduğun için. dedi
-ben bi şey yapmadım, her şey olacağına vardı. dedim cemil usta'nın lafını modifiye ederek.
tebessüm ederek karşılık verdi.
konuyu onun açmasından cesaret alarak.
-nasıl oldu da gitmedin, gidemedin. dedim
aslında zaten benim bildiğim ama gamze'nin benim bildiğimi bilmediği muhabbeti, emrah'ın kendisini otogara zütürüşünü ve orda arabada konuştuklarını anlattı gamze.
hiç bölmeden dinledim.
taslak aynı ama anlatım farklıydı.
-hadi ya. diyerek yalandan tepki verdim anlattıklarının sonunda.
daha sonra benim bilmediğim muhabbete girdi.
bu sefer harbiden merakla dinliyordum.
-babam beni otogara getirdi, emrah'ın sorduğu otobüsün kalkmasına yarım saat vardı, babam tam arabadan inmek üzereydi ki "baba" diyerek durdurdum onu ve şansımı son defa denedim emrah'ın anlattıklarından cesaret alarak. emrah'ın anlattığı resim muhabbetini anlattım babama. dedi
cemil usta'nın o an "tipini gibiyim emrah" dediğini duyar gibiydim,
gamze anlatmaya devam etti.
-önce tepki vermedi. konuşmadan bekledim. bir şey demesini bekledim. hiç bir şey demedi. ağlamaya başladı. sarıldım babama, o da bana sarıldı. dedi
karşımda bunları anlatan insan o çok sevdiğim insanın, cemil ustanın kızı olmasaydı
"ya bi gibtir git amk" der anlattıklarını giblemez anlatacaklarını da dinlemezdim.
cemil usta'nın gözlerinin dolduğuna bile bunca yıl boyunca henüz bi kaç defa şahit olmuşken ağlamsını kafamda canlandırmak bile imkansızdı.
"vay amk" diyebildim içimden sadece.
-sonra? dedim daha da meraklanarak.
-sonra eski evimize gittik, evdeki her şey bizi bırakıp gittiğindeki gibiydi. babam belki dönmüştür umuduyla defalarca geldiğim anılarımı tazelediğim eve bu sefer babamla birlikte girmiştik. eski resimlere baktık tozlu dopaltan çıkartıp. bu sefer ben ağlıyordum, babamsa "artık burdayım" dercesine bana sarılıyordu. abim, ablam ve annem bir defa olsun sormamışlar, ulaşmaya çalışmamışlardı babama. babam onları sorduğunda "iyiler" diyerek geçiştirdim o yüzden. babam yıllardır abimle zaten görüştüğünü söyledi bana. çok şaşırmıştım. neden diye sorgulamadım, elbet onun da bi sebebi vardı henüz bilmediğim. geleceğimi nerden öğrenip bana seni gönderdiğini de o an anlamıştım. ve konuşmanın sonunda artık eskikerden konuşmayacağımıza, hayata baba kız yeniden başlayacağımıza söz verdik. dedi
bu son cümle ablam doğumdan kucağıda bebeğiyle çıkmış kadar sevindirmişti amk beni
mutluluğum yüzüme yansımıştı. mahalleye gelmiştik.
bakkal murat'ın önünden geçerken sevinçten korna çaldım.
sokağı döndüm ve yokuşu tırmandım.
apartmanın önüne gelince durdum.
-bi şeye ihtiyacın var mı. dedim
-temizlikten anlar mısın? diyerek espiri yaptı gülümseyerek.
-oldu o zaman görüşürüz. diyerek gamzeyi bıraktıktan sonra olay mahalinden hızla uzaklaştım.
Tümünü Göster