+16
-1
birinci yıl:
slytherin mezunu babamla vedalaştım, bavullarımla king's cross tren istasyonu'na girdim. saçına taç takıp kahküllerini toplayarak yara izini ortaya çıkarmış bir çocuk omzuma dokundu:
"pardon, ben harry potter. ailemi kaybettim ve bana burada yardımcı olacak kimse yok. peron dokuz üç çeyrek ne tarafta?"
sanırım o da benim gibi 1. sınıf öğrencisiydi. tam yolu tarif edecekken uzun boylu çilli bi herif "aaa sen harry potter'sın. ben de bakanlıkta çalışıyorum, adım arthur weasley. gel zütüreyim seni oraya." diyip müşteri çalan esnaf gibi harry'nin koluna girdi.
neyse, sihirli duvardan geçtim ve hogwarts express'ine girdim. her yer doluydu. tek bir kompartıman boş görünüyordu: harry ve yanında altın madeni bulmuş gibi sevinçli duran kızıl bi çocuk dışında kimse yoktu.
karşılarına oturdum. tren hareket etti. sonra bi kadın geldi, tost çikolata falan satıyormuş. ron hemen bir sürü çikolata, balkabağı suyu, yarım ekmeğe kaşar vs aldı. sonra elini cebine attı ve ahh cüzdan kovukta kalmış diye inledi. harry'nin "sorun değil ya ben öderim, sonra ateşlersin bana." demesiyle ron'un bitine kan yürüdü. beleşe aldığı yiyeceklerden bitiremediklerini adının peter pettigrew olduğunu sonradan öğrendiğimiz bi fareye yedirmeye başladı embesil.
birkaç dakika sonra kapı açıldı, içeri hermione granger adında bi kız daldı: "sen harry potter'mışsın. oturabilir miyim?"
kimse adımı sormuyordu, ben de hayvan incelermişçesine gözlem yapıyordum.
hermione harry'yi soru yağmuruna tuttu, tabii harry halinden çok memnun.
harry "ya bana bir sürü okuldan burs geldi: durmstrang, beauxbatons vs. ama dumbledore benden özellikle rica etti. 'bizim okula gel, hiçbir şeyine karışmayacam, ceza almayacaksın, quidditch kaptanı olacaksın, her konuda tam yetki.' dedi. ben de eyvallah dedim, geldim işte. ben buradayım diye ne biçim reklam yapacak ihtiyar ahahah" dedi.
hermione büyülenmiş gibiydi, asasını çıkarıp "bak büyü yapmayı biliyorum ben." deyip asayla bi tüyü uçurmaya başladı. harry de parmağıyla yara izini gösterip "bunu da uçursana buradan" dedi.
ron'un işi gerçekten çok zordu, bavulları falan koyduğumuz yukarıdaki bölüme uzanıp orada bi kılıftan gitar çıkardı ve çalmaya başladı.
hermione ve harry, 1-2 dakika ron'u dinledi. parçanın bitişine yakın harry cebinden john lennon çerçeveli bi gözlük çıkarıp taktı ve hermione "aa harry! sen beatles sever misin?" dedi. harry wikipedi kokan bilgilerle beatles'tan bahsederken ron yine sessizliğe gömüldü. "ya siz ne iğrenç bi topluluksunuz" diyip çıktım kompartımandan. içeride büyülü batak oynanan bi kompartıman dikkatimi çekti.
-beyler girebilir miyim?
-tabii kardeş, adın ne? ben malfoy, bu crabbe, bu da goyle.
işte aradığım nezaket buydu.
Tümünü Göster