+5
-2
Evet Beyler 3-5 rez gelirse kopyala yapıştır aktarıcam.
Buda Spoiler
Orta dünya !
Tüm değerli madenlerin bulunduğu orta dünya ! Irklar Bitkiler Hayvanlar işte hepsi burada !
Evet barışçıl bir dönem geçiriyorduk. Savaş henüz bitmişti. 3 Taraftada ağır kayıplar vardı. Fakat Orkların kayıpları daha fazlaydı. Sebebi ise hem diğer ırklardan sayıca fazlaydılar hem de yeteri kadar teçhizatları yoktu. Bizim ırkımız olan Hobbitler ise Elfleri desteklemek için savaşa katılmışlardı. Elfler iyi bir ırktı çünkü kılıç kullanmayı ok atmayı çok daha iyi biliyorlardı. Bizim ırkımız için ise durum farklıydı. Çünkü Hobbitler ok kullanmıyorlardı , kullanları ise çok nadirdi. En çok tokmak çekiç kılıç kullanıyorlardı. Ben çoğunlukla kılıç kullanıyordum. Çünkü kılıç hem hafif hem de çok dengeli bir kılıçtı. Bir gün Babam beni yanına çağırdı:
+Otur şuraya dedi. –Baba +Enes
-Efendim Baba ? diye sordum.
+Oğlum sana daha önce bundan bahsetmeliydim ama …
-Neyden bahsediyorsun baba ?
+Oğlum yıllar önce bir yüzük buldum. Bu yüzük takıldığı zaman takan kişiyi görünmez yapıyor.
-Baba sana inanmıyorum eski şakalarından biri dimi bu ?
+Ben ciddiyim evlat !
+(Bu cevabın ardından yüzüğü takar.)
-(Ben şaşırdım çünkü böyle bir şeyin var olduğunu bilmiyordum. Fakat bu tür yüzükler olduğunu biliyordum.)
-Tamam. Baba sana inanıyorum. Peki bu yüzüğü ne yapacaksın ? (Aslında bunu gördükten sonra yüzüğü istemiştim. Ama babama söylemedim.)
+Sana vereceğim.
-Banamı vereceksin ?!
+Evet sana vereceğim.
-Baba ben ne yapacağım o yüzükle ?
+Öğreneceksin. Oğlum öğreneceksin.
-(Yüzüğü aldım babamdan. Ama ne yapacağımı bilmiyordum. Acaba ork diyarına gidip ork sandıklarını mı yağmalasam ? veya Elf lerin kılıçlarını mı çalsam :*/ bilmiyordum. Sadece düşünüyordum.)
+Neyse evlat ben uyumaya gidiyorum. Karnın açsa masada Hamsi gözü çorbası var. Biliyorum küçüklükten beri sevmiyorsun ama benim bu çorbaya karşı bir ilgim var oğlum.
-Tamam baba ben çıkıyorum. iyi uykular.
Evden çıktım evdeki lanet hamsi kokusundan kurtulma çabasıyla derin derin nefes alıyordum.
Merdivenlerden inmeye başladım. Demirciye uğrayacaktım çünkü kılıç yaptırmıştım. Hem onun parasını verecektim hem de kılıcı alacaktım. Yürümeye devam ettim. Demirciye varmıştım bile. O kadar uzun mesafenin nasıl kısa geldiğini anlamadım bile. Demircinin kapısına tıkladım. içerden demir sesleri geliyordu. Şanslıydım oysaki Drakson dayı erken kapatırdı dükkanını. Kapıyı Açtı bir gülümsemeyle;
-Hoş geldin Enes. –Enes +Drakson
+Hoş bulduk , hoş bulduk.
-Evet ne için gelmiştin ?
+Dayı benim kılıç vardı parasını verecektim ya ?
-Haa şimdi hatırladım. Kılıç. Evet yaptım. (Kılıcı askılıktan alıp bana uzatır.)
-Buyur evlat.
+Teşekkür ederim dayı. Gerçekten tam istediğim gibi olmuş.
-135 Drum
+(Cebinden Drumları çıkarır.)
-Buyur dayı. 135 Drum.
+(Drumları alır. Ve saymaya başlar.)
-(Bak bak bak bide dayım olacak ne diye sayıyorsun ulan.)
Kılıcı alıp dışarı çıktım. içerideki demir kokusu beni boğuyordu. yeni kılıcımı almıştım evet ! Artık maceraya çıkabilirdim.