Biz ise araştırma merkezinde bir sonraki hedefimizi belirlemeye çalışıyorduk. Ya geri dönüp TP-00'ı yok edecektim ya da kalıp gerçek zamandaki dünyayı kurtaracaktım..

Artık düşmanımızın başka boyuttan gelebileceğini biliyorduk. Konsey'e sadık kalan son birkaç üstün insan toplanarak saatlerce tartıştık. 11 saatlik bir görüşme sonucu, insanlık tarihinin en büyük savunma hattını oluşturmaya karar verdik.

Önce 4 yeni uydu yapılacak ve sıçramayı gerçekleştirecek kuantum mekanizmaları ile donatılacaklar. Bu uydular 2037 yılı bitmeden fırlatılarak yörüngeye oturtulacak. Daha sonra 2 çok ileri kuantum işlemcisi yapılacak "TANRI'NIN NEFESi" adı verilecek olan bu kuantum işlemciler TP-00'ın işlem gücünden 3904 kat daha yüksek işlem yapabileceklerdi. Öğrenebilme, Anlayabilme, Geleceği Tahmin Edebilme, Öğretebilme, Sadakat gibi özellikleri olacaktı. En önemli özelliği ise 5. boyutta işlem yapabileceklerdi.

Bu işlemcilerin en büyük ikinci özelliği ise eril ve dişil özellikte olacaklardı. Böylece birbirleri ile eş zamanlı çalışacaklar ve birbirlerine muhtaç olacaklardı. Dişil işlemcide kapatma fonksiyonu vardı. Dünyadan gönderilen sinyal ile 13 saat içinde kapatılabilecek ve eril işlemci dişi kapalı olduğunda fonksiyonsuz kalacaktı.

Yörüngeye yerleştirilen kuantum mekanizmaları ile birlikle Heliopause dediğimiz ve düşmanın geldiği nokta olarak düşündüğümüz yıldızlararası bölüme sıçratılacak ve o bölgede TP-00'ın dünyayı günler içerisinde ele geçirip kıyamete sürüklediği gibi düşman hattını çökertecekti.

Ve başarılı olursa, geri dönecek ve 5. boyutu öğrenme yeteneği ile öğrenmiş olup, öğretme yeteneği ile bize öğretebilecekti.