Part-16

Altımızda göl vardı onun üstünde köprü gibi bir yerde de restaurant vardı hemen bir masaya geçtik yanyana mı yoksa karşı karşıya mı oturmalıyız bilmiyordum
sonunda karşı karşıya geçtik ve birbirimize gülümsedik..

Türkiye deki köy kahvaltılarına benzer bir kahvaltı yaptık herşey vardı ben yemeğe değil önümdeki manzaraya odaklanmıştım küçücük ağzı ve kiraz gibi
dudaklarıyla yemeğini yiyordu gözleri ışıl ışıl parlıyordu beynim çalışmıyordu düşünmüyordum sadece izliyordum ağzım açık kalmıştı resmen...
Ve güldü bana güldü benim onu izlerkenki halime.. masanın altından ayağını uzattı ve gülümsemeye devam etti. o an hiçbirşey görmedim işte elini uzattı
ben de elimi onunkinin üzerine koydum olduğu yerde yükseldi (benim boyum biraz da olsa uzundu ama onun hafif kalkması gerekiyordu) ve öpüştük en tutku
dolu öpüşmelerimizden biriydi bu hiç bırakmak istemedim, beni dünyaya geri döndüren de Lena nın gülüşü oldu Emrah da boğazını temizleme sesi yaptı.

kendimden geçmiştim olduğum yerde terlemiştim ellerimizi ayırmadan yemek yemeye devam ettik.. hesabı ödedik ve dışarı çıktık yine Leonie bana yakındı
elim omzunda yürümeye başladık..
Leonie beni dürtükledi Emrah la Lena yı işaret etti;
Kafalarını birbirlerine dayamışlardı Emrah ın eli Lena nın omzundaydı, aradaki buzlar tamamen erimişti artık...

Park gibi biyere girmiştik her yer yeşillik, yeni biçilmiş çimenler, renk renk çiçekler ve beni şaşırtan bir tabela; LÜTFEN ÇiMLERE BASINIZ

Taş yoldan giderken birbirimize sarılmıştık, sarhoş gibi hareket ediyorduk.. derken Leonie nin ayağı burkuldu..

aaah diye bağırdı, içimde bişeyler kıpraşıyordu birbirlerine vuruyorlardı hızlanıyorlardı..

hemen kızı tutup ayağa kaldırdım omzumun üstüne omzunu koydum (baya zor olmuştu çünkü boyu benden kısaydı) emrah da gelmişti o arada diğer omzuna geçti
kızın ayağı yerden kesilmişti, 1dk sonra tamam bırakın demeye başladı Emrah bıraktı hemen ben emraha kindar bin gibi bi bakış attım ben hala tutuyorum kızı

Ulan biraz daha kaslı olsam kızı kaldırıp bu sahneyi daha romantik yapabilirdim aklımdan geçmedi değil ama işte ayaklarım güçlü olabilirdi (tazı gibi
koşarım) ama kollarım sadece görünüş olarak vardı (şekilli felandı ama 48 kiloyu kaldıramazdım) sonuç olarak kızı bıraktım 2dk topallayarak yürüdükten sonra
yürüyüşü de düzeldi bana döndü

Leo. bak birşey yok iyiyim
o. daha dikkatli ol birdahakine
Leo. (içimi eriten gülümseme) yanımda sen varken odaklanamıyorum [kafasını eğmişti, bu kadar şey yaşadıktan sonra saçma gelebilirdi ama bizim ilişkimiz
tersten gidiyordu bunu artık ben de fark etmiştim (ergenlik sivilcesi çıkıyordu bende de) ve böyle halleri beni daha çok onu sevmeye itiyordu]
o. al benden de o kadar, artık görüşmeyeleim (sözümün etkisini bekledimmm.)
suratıma baktı bu ne dermiş gibi (çok ciddi söylemiştim) sonra benim hayvani gülümsememi görünce o da gülümsedi boynuma ellerini doladı ve küçük bir öpücük
kondurdu çenemle üst dudağımın arasına (biraz alt dudak biraz sakal yani)
Leo. beni bırakma tamam mı
o. asla (bu sefer ben onu öpmüştüm tam da burnunan)