Öyle bakmaman lazım. Mekanın ve zamanın olmadığı yerler olabilir. Mesela 4. Boyutu anlamıyoruz (anlayamıyoruz değil). 2. Boyuttaki bir varlıksa 3. Boyutu anlayamaya bilir.
1. Boyut sadece nokta gibidir. Ne derinliği ne de uzunluği vardır.
2.boyut sadece uzunluktur. Derinliği yoktur.
3. Boyut hem derinlik hem de uzunluktur.
4. Boyut ise zamanın sarmal olduğunun bilincinde olduğumuz durumdur. Zaman aslında bir çizgi gibi ilerlemez. Gelecek, geçmiş ve şimdi birdir ama 3. Boyuttaki kişi farkında değildir. 4. boyutta kişi gelecek ve geçmiş olayların anında içinde olup sanki zamanın kendisi olur. Gelecekteki olayların farkına varmak bilincin bir üst seviyeye taşınması ile açıklanabilir yani 4. Boyuta erişmek.
Tanrı dediğimiz bir aksakallı dede değildir. Bu evrenlerin, olasılıkların ve boyutların yapı taşı enerjinin kendisidir. Bu nedenle yunus emre gibi bilinçli kişiler demek istemiştirki; "biz hepimiz Tanrının parçasıyız. Tanrı biziz, Tanrıda bizdir."
Ama toplum buna hazır değildi ve "en el hak" yani ben Tanrıyım diyen kişiyi astı.(kendisi gibi inanmayanı asmak ayrı bir saçmalık.)
islamda Tanrıyı kişileştirmiş olabilirler ama Tengricilikte kesinlikle böyle değildir.
Tengricilikte Tanrı Tinin(ruh) kaynağıdır. Tanrı enerjidir. Ve kişinin Tini Tanrını parçasıdır.
Bence bu evrende olan soğuk, sıcak,sert, yumuşak,al,ak,yeşil gibi olgular diğer evrenler için geçerli olmayabilir.
Aynı 2. Boyutun 3 ü anlamaması gibi bizde diğer evrenin olgularını anlamıyor olabiliriz. Diğer evrenleri düşlerken bile bu evrenin olgularını düşlüyoruz. Mesela filmlerde diğer evrende yine kare, yuvarlak,sarı, kara gibi olgular bulunur. Biz kişiler diğer evreni bile düşlemezken (düşleyemez değil) Tanrıyı nasıl düşleyebiliriz ki. O bizim düşlemediğimiz 1 evren gibi belkide birçok evrenin yapıtaşıdır. Bu nedenle Tanrıyı aksakallı dede olarak değil sadece bir yapıtaşı enerji olarak düşlemeliyiz.