yolu tarif etti sağ sol sağ sol düz felan diye diye kafa bırakmadı bende hala bizi oraya zütür dese biri tarif edemem zaten zifiri karanlıktı, ay ışığı azda olsa aydılatıyordu fakat yinede görüş mesafesi
farların sayesinde maksimum 30-40metre civarlarındaydı o da sis ve uzun farların açık haliyle, Daha sonra dediği yere vardık bu rüstemin burası burası diye indi arabadan koşturdu dediği yöne doğru
Kuru bir ağacın dibi ağacın sadece gövdesi kalmış yaprak veya dal yok, ağaç arazinin tabanına göre yerden 5metre çıkıtılı şeklinde yukardaydı yani düm düz arazide sadece ağacın olduğu bölge
çıkıntılıydı ama uzun zamandır o şekilde olduğu için göze fazla batmıyordu, ağaca ek olarakta eski bir su tulumbası vardı yakınlarda geri kalan herşey ot ve çalı çırpı, söylediğim çıkıntı gibi şeyin yani
ağacın arkasına doğru dolaştık ortalama 2-3metre çapında bir delik ağacın kök tarafına doğru kazılmış ve etraftada kimse yok, Bu açıklığı görünce çakma üfürükçü rüstem o yünden kuran olduğunu
tahmin ettiğim ama tam olarak anlayamadığım bir şeyi kısık sesle okumaya başladı, biz noluyoruz felan diye telaşlanıyoruz anıl adama bakıyor noluyor buranın babamla ne alakası var diye soru soruyor
adam cevap vermeden okumakta olduğu şeyi okuyor, o okudukça biz yusuf yusuf atıyoruz, anıl dayanamadı adamı iki omzundan tutup sarstı babam nerde buraya niye geldik sorusunu tekrarladı
adam yine hiç bozmayıp kafasını dahi kaldırmadan kıısk sesle okumaya devam etti, 2-3 dakika daha böyle sürdü tam biz arabaya doğru yöneldik kaçmaya yeltendik aslında adamın sesi kesildi,