Sabahın köründe uyanmanın verdiği sinir ile birkaç saat sonra LYS sınavına gireceğim gerçeği birleşince kendimi Hulk gibi hissetmemin üzerinden birkaç saat geçmişti ki sınav salonunda buldum kendimi. (Salon dedikleri de taktan bir lise sınıfı ak.) Sınava 20 dakika vardı. "Ne yapsam ak?" diye düşünürken sıradaki yazıları okumaya başladım. "Ahmet <3 Melis" yazıyordu. Ve aklımda Ahmet ile Melis belirdi. Ahmet; kara kuru, dersleri taktan, sınıfta hocaya atarlanan, her teneffüs tuvalette sigara & cigara içen bir serseriydi. Melis ise, aptal sarışın rolünü üstlenmişti. zütü felaket güzeldi. Ahmet'i azdırabilecek kapasitede bir vücuda sahipti. Gerçi Ahmet ota taka azan bir tipti. Karşı cinsin varlığı yetiyordu. Gel gelelim ki Ahmet'in Melis'e karşı hiç şansı yoktu. Melis, modern serserilerden hoşlanıyordu. (Baturay'lardan, Berkecan'lardan veya Taykunt'lardan.)

Ahmet ile Melis'in imkansız aşkını hikayeleştirirken sınava 5 dakika kaldığını fark ettim. Salon da (taktan lise sınıfı) dolmuştu hemen hemen. Sol ön çaprazımda oturan güzel kızı kesmeye başladım. Kız aşırı heyecanlıydı. 3-4 kez kalem kutusunu düşürdü geri aldı. Elleri titriyordu ak. Bu kız kadar başımızdaki hoca da heyecanlıydı (Erkek.) "Çocuklar, pe-pencereyi açayım mı?" diye soruyordu her 2,5 dakikada bir. Salondan çıt çıkmıyordu. (taktan lise sınıfından.) Hoca ise sorusunu 2,5 dakika sonra tekrar yinelemek üzere ağzını kapatıyordu.

Neyse ak sınav başladı. Herkes ahiret sınavına giriyormuşçasına ciddiydi. Ben ise orada burada girdiğim herhangi bir deneme sınavından daha önemli görmüyordum sınavı. Bu nedenle aşırı sakindim. Derken, bir gariplik oldu. Bazı taklar, dışarı çıkmak istiyorlardı. Onları uyardım. Ve kıçımı sıkarak daha da içeri gitmelerine sebebiyet verdim. Fakat taklar isyankar çıkmıştı. Güçlü bir devrim hareketi ile iktidarımı yıkmaya teşebbüs ediyorlardı. Elimdeki bütün gücü kullanarak onları geri püskürttüm. Bu sırada çıkan savaş nedeniyle dış dünyaya (taktan lise sınıfına) "Cırrrk currrk" gibi sesler yayılmıştı. Bu seslerin duyulması, dış dünyaya rezil olmam anldıbına geliyordu. Ki gayet de olmuştum. Resmen osuruyordum ak. Bunun üzerine son bir gayretle devrimcilerin birliğini kırmış ve onları geldikleri yere bir nebze olsun geri yollamıştım.

Aradan 35 dakika geçti. Tam taklardan kurtuldum derken bu sefer de günlerdir akmayan burnum akmaya başladı. "Hay anasını avradını... " diyerekten peçeteyi burnuma zütürüp yüzeysel bir şekilde temizledim. Fakat aşırı sıvı halde olduğu için çok çabuk akıyordu. Ve peçetenin her yerini ıslattıktan sonra diğer peçeteye geçme kararı aldım. Kullandığım peçeteyi ise, kuruması için sıraya (Ahmet <3 Melis'in üzerine) serdim. Ve ikinci peçete de bitince "Hırk hurk" ses dalgalarını sınıfa yayarak çarpı 2 rezil oldum ak.

Bir süre sonra, liderleri "Kalın tak" olan bir isyan ordusu daha harekete geçti. Burnumdaki sümükler de onlara katılmış, iktidarımı yıkmak için çabalar olmuşlardı. Ve öyle bir duruma geldim ki, ferre izlerken peder odaya girmiş gibi hissettim: Burnumun tam ucunda bir sümük vardı. Aşırı sıvı haldeydi ve beni hapşırtmak için fırsat kolluyordu. "Kalın tak" kod adlı devrimci ise uç vermişti. zütümü sıksam dışarıdaki kesit parçalanıp kiloda düşecekti, ayiretten o anki pgibolojiye bağlı olarak kontrol edemediğim sümük akacaktı. zütümü sıkmasam, taklar daha rahat ilerleyip daha fazla baskı yapacaklar, ayiretten hapşıracaktım. Ne yapsam diye kara kara düşünürken fazla vaktimin kalmadığını fark ettim ve önümde daha 20 soru vardı. Derhal taku sümüğü unutup sınava giriştim. Hayvan gibi bir hızla soruları çözdüm ve bu sırada da takun dışarıdaki kısmını kiloduma düşürdüm. Ve burnumdan sular seller gibi sümük akmaya başladı. Ahmet <3 Melis'in üzerine serdiğim yarı sümüklü peçeteye davrandım ve elimden geldiğince hızlı bir şekilde burnumdan sarkan sümükleri temizlemeyi başardım. Kilottaki kuru taku ise yavaş hareketlerle paçamdan aşağı düşürdüm. Yere düşünce de ayağımla vurdum ve tak taa gerilere gitti. Hemen ardından da sınav süresinin sona erdiğini çığıran 2,5 dakikada bir "Çocuklar, pe-pencereyi açayım mı?" diyen hocaya gitti dikkatler. Kağıdımı teslim ettim ve depara başladım. Eve nasıl gittim hatırlamıyorum. Derhal burnumdaki sümükleri sert hareketlerle sümkürdüm ve acı acı sıçtım. Çıkan tak, beni ürkütmüştü. Ve o taka "LYS taku" adını verdim.