+2
Bir eylemimiz yoktu. Pankartımız, flamamız, bayrağımız, adımız dahi yoktu. Fikir kulubü gibiydik. Kimseyi bir şey için mecbur tutmuyorduk. Dergi tabiki kallavi abilere de gidiyordu. Ben bir polistim onlara göre. Polis okula sızmıştı. Hangi gerekçeye dayandıklarını bilmiyorum ama benim bunları yazdığıma inanmıyorlardı. Neyseki şahitlerim vardı.
Okul biterken herkesle vedalaştık. Bütün bir yaz görüşmeyecektik. Tabiki sezen hariç. Onun neredeyse her gün görüyordum. Kadıköyde sahildeki diyar kafedeydik. Taburelerde çay içer sohbet ederdik. O kadar sık görüşüyorduk ki artık bu işin sadece bir devrimci faaliyet olmadığını düşünüyordum. Ondan hoşlandığımı biliyordum.
Bir pazar sabahı kadıköyden vapura binmek için onu beklerken çingene ablalardan biri yanıma yaklaştı. Sezenin geldiğini görmemiştim. Sevdiğine bir çiçek al be abi diyip duruyordu. O benim sevdiğim değil demek istemiyordum. Son paramla o çiçeği aldım. Vapurda da bütün yol utana sıkıla bu durumu açıklamak için uğraştım. Problem değil dedi devrimciler de kızlara çiçek almalı bence diye de ekledi.