-
151.
+9"Evlat, internetin tehlikeleri hakkında konuşmalıyız"Tümünü Göster
Yavaşça oğlumun yanına yaklaştım. Bilgisayarın ekranına kilitlenmişti. Çevrimiçi bir serverda Minecraft oynuyordu. Aksiyona dalmıştı.
"Öhm, oyunu bir dakikalığına durdurabilir misin?"
Serverdan ayrıldı. Oyunu kapatıp. Leptopun ekranını indirdi.
"Baba, yine uyduruk korku hikayelerinden anlatmayacaksın öyle değil mi?"
"Neeee!" üzülmüş gibi yaptım. "Hikayelerimi beğendiğini sanıyordum"
Oğlum benim korku hikayelerimi dinleyerek büyümüştü. Küçüklüğünden beri bi konu hakkında onu bilinçlendirmek için cadılar, kurtadamlar hayaletler ve vampirler hakkında hikayeler anlatırdım.
Benim gibi yalnız bir ebeveynin elindeki her fırsatı kullanması gerekiyor. Bu yüzden ne zaman onu uyarmak istesem yeni bir korku hikayesi anlatırdım.
Yüzünü biraz ekşitti "Hikayeler fena değil ama artık büyüdüm. Eskisi gibi etkili olmuyorlar. Eğer internet hakkında bir hikaye anlatacaksan gerçekten korkunç olsa olur mu?"
küçümser bir bakış attım,
"Baba, 11 yaşındayım, kaldırabilirim"
"Tamam o zaman, elimden geleni yaparım"
"Bir zamanlar Colby adında bir çocuk varmıs"
Yüz ifadesine bakılırsa hikayemizin kahramanı onu pek korkutmamıştı. Derin bir iç çekti ve babasının çocukça hikayesini dinlemeye hazırlandı.
Ben devam ettim.
"Colby diğer çocukların takıldığı sitelerde takılıyormuş. Ve zamanla ordaki diğer çocuklarla konuşmaya başlamış. Bazen oyun içi mesajlarda bazen sohbet odalarında. Kendisine Healer10 adında bir arkadaş bulmuş. Onunla aynı oyunları aynı filmleri seviyorlarmış. Birbirlerinin esprilerine gülüp, yeni oyunlar keşfediyorlarmış."
"Bir kaç aylık arkadaşlıktan sonra çok yakın arkadaşlar olmuşlar, hatta oyunda Healer10, Colby'e 6 elmas hediye göndermiş. Bu gerçekten cömert bir hediyeymiş. Colby'nin doğum günü yaklaşıyormuş ve Healer10 O'na gerçek hayatta
bir hediye göndermek istiyormuş. Colby de ona adresini vermesinin bir sorun yaratmayacağını düşünmüş, tabi kimseye söylemeyeceğine söz verirse. Healer10 adresi hiç bir arkadaşına hatta ailesine bile söylememeye yemin etmiş. Colby ona güvenmiş."
Hikayeyi duraklattım ve oğluma sordum.
"Sence bu iyi bir fikir miydi?"
"Hayır!!" dedi kafasını kararlı şekilde iki yana sallarken...
Görünüşe göre hikayenin içine çekiliyordu.
Devam ettim.
"Colby de daha sonra senin gibi düşündü. Adresini tanımadığı birine verdiği için kötü hissediyordu. Gece yatmadan önce pijamalarını giyerken suçluluğu gittikçe büyüdü büyüdü ve büyüdü. En son dayanamadı ve ailesine durumu anlatmaya karar verdi. Belki cezalandırılacaktı fakat en azından vicdanı rahatlayacaktı. Yatağına girdi ve ailesinin ona iyi geceler demek için gelmesini bekledi."
Oğlum hikayenin korkunç kısmının geldiğini anlamaya başladı ben sesimi kısıp yavaşladıkça yorganına daha fazla sarılıyordu.
"Colby evdeki sesleri duyabiliyordu... Çamaşır makinesinin zıplama sesi. Çocuk odasında ağlayan küçük kardeşini, ve tam olarak anlayamadığı bir ses daha var vardı.
Sonunda babası yukarı geliyordu. Ayak seslerini duyunca seslendi.
"Baba, sana soylemem gereken bir şey var"
Babası garip bir açıyla kafasını odanın kapısından uzattı.
"Evet evlat?"
Sesi garipti. Daha da garip olan, konuşurken ağzı hareket etmiyor gibiydi. Karanlıktan dolayı olsa gerek. Colby tereddütle sordu
"Baba, iyi misin?"
Sesi iyice garip ve tiz bir hal aldı. Palyaçolarınki gibi bir ses tonuyla cevap verdi.
"Hayıııırr, hayır hayır, hayır, korkarim ki babacık iyi değil Colby"
Colby tek savunması olan yorganını üzerine doğru çekti.
"Aa... annem orda mı?"
"Burdayım tatlım" Babasının kafasının hemen altından Annesi de kafasını uzattı. Annesinin sesi çok daha korkunçtu. Hiç ona benzemiyordu.
Çirkin sesiyle devam etti..
"Yoksa bize internette tanıştığın çocuğa adresimizi verdiğini mi söyleyecektin?"
"Bunu yapmamalıydın, bunu yapmaman gerektiğini sana SÖYLEMiŞTiK"
ikisinin de kafası oyuncak bebekler gibi sağa sola sallanmaya başladı.
"O gerçek bir çocuk bile değildi, sadece öyleymiş gibi davranıyordu. Bize ne yaptı biliyor musun? Evimize zorla girdi ve bizi öldürdü. Hem de... hem de sadece seninle daha fazla vakit geçirmek için"
Sesi gittikçe kalınlaşıp erkek sesine dönen annenin cümlesi bittiğinde odaya yağmurluk giymiş şisko bir adam girdi. Annesi ve babasının kafalarını odanın diğer köşesine attı. Bıçağını çıkarttı ve üzerinde kullanmak için yanına doğru yavaşça yaklaşırken Colby'e gülümsedi.
"iYi Ki DOĞDUN COLBY"
Colby derin bir çığlık attı."
Ve tabiki oğlum da öyle. Yorganını üstüne çekmiş dikkatle beni dinliyordu. Ben de tempomu düşürüp sesimin tonunu azaltarak anlatmaya devam etttim. Henüz hikaye yeni başlıyordu.
"Saatler sonra Colby neredeyse ölmüştü, artık çığlıkların yerini inlemeler almıştı. O sırada katil yan odadaki bebeğin sesini duydu. Bıçağını Colby'nin vucüdundan çıkartıp onu ölüme terk etti ve bebeğe doğru yöneldi. Bu onun için bir ilk olacaktı. Daha önce hiç bebek öldürmemişti. Odaya girdi beşiğe yöneldi. Daha iyi bir açı ayarlamak için bebeği kaldırdı. Gözleri ağlamaktan morarmış bebek tavana doğru baktı ve gülmeye başladı. Healer10 daha önce hiç bebek sevmemişti. Fakat bir profesyonel gibi onu kucaklayıp sallamaya başladı. Elindeki bıçağı bırakmıştı artık. Bebeğin yanağını okşayabilmek için kanlı ellerini beşik örtüsüne sildi.
"Merhaba, ufaklık"
Onca öfke ve sadizm eriyip daha sıcak ve yumuşak duygulara dönüşmüştü.
Şişman adam bebeği alıp evine zütürdü.
Bebeğe "William" adını verdi ve onu kendi çoçuğuymuş gibi büyüttü."
Hikayeyi bitirdiğimde oğlum görülür şekilde korkudan titriyordu. Düzensiz soluklarının arasında kekeleyerek konuştu.
"Aa... ama b..b..baba, benim adım William"
Elimi kafasına atıp saçını okşadım.
Ona klagib bakışımı attım göz kırptım ve gülümsedim.
"Elbette öyle evlat, elbette"
William yatağından fırladı ve yatak odasına koşup kapıyı içerden kitledi. Ağlamasını burdan duyabiliyordum.
Ama bence...
derinlerde bir yerde..
Hikayemi beğendi. -
-
1.
0Minecraft candir
-
1.
başlık yok! burası bom boş!