+30
8 Mayıs 2003
Telsizden hala ulaşamamıştım Ertuğrul Ağabeye, küslük olmazdı. Sonuçta devlet için çalışıyorduk. Ertuğrul Ağabey profesyonel adamdı. Aramızda kan davası olsa yine vatan için bana kardeş gözüyle bakar operasyonu yönetir, yardım ederdi. Şimdi ne olmuştu da konuşmuyordu telsize, aklıma ölmüş olabileceği geldi. Bizim için hiç iyi olmazdı. "Hem nasıl ölmüştü ki?"
"Vatandan haberimiz yok, kim bilir ne oluyor?" diye sordum. "Ertuğrul Ağabey cevap vermedi mi?" diye sordu. "Hayır." dedim. Soğukta dağda etrafı izliyorduk. "Ağabey Bağdata gitmeliyiz." dedi. "Neden?" diye sordum. "Bağdat şuan en güvenlikli yer Amerikalı askerler için, buraları didik didik edecekler, dikkat çekmeyiz." dedi. "Amerika güvenliği sağlamışsa girmek kolay olmaz." dedim. "Yaparız ağabey bir şeyler." dedi.
O sırada Vatanın sesini duydum. "Vatan, iyi misiniz? Savaş durumu mu var Ertuğrul Ağabeye ulaşamıyorum." dedim. "Ertuğrul Ağabey Bingöldeydi. Bingölde deprem oldu. Ağır yaralıydı, kendine geliyor. iyi misiniz?" diye sordu. Beynimden vurulmuşa döndüm. "Şimdi durumu nasıl Ertuğrul Ağabeyin ölüm tehlikesi var mı?" diye sordum. "iyiye gidiyor, tek sorun kimliği." dedi. "Kimliği derken adamın kimliği her yerde geçiyor kimlikten sorun olabilir mi?" diye sordum. "Şuan hiçbir yerden geçemiyor, iyi durumda değiliz. Dengeler çok değişti." dedi. Derince bir iç çektim. "Biz iyiyiz." dedim. "Irak tamamen düşmüş." dedi. "Evet, tüm bölgelerin güvenliğini sağlıyorlar." dedim. "Türk olduğunuzu belli etmeyin." dedi. "Elimizden geldiği kadar." dedim.