+24
Gün 19 – Boşluktaki Gözler
Sıradan bir gün. Artık sakallarımı kesmiyorum. Salondaki koltuklardan birisi sokak kapısını destekliyor. Televizyon sehpası üzerinde Numan’dan aldığım şaraplardan bir tanesi, bitirilmeyi bekliyor. Güzel haber ise bugün elektriklerimiz var. Ayrıca buzdolabında hala bozulmamış yiyecekler var. Fakat alışveriş günü yaklaşıyor. Güvenlik tereddütlerimiz ve beklentilerimiz azaldıkça dışarıda olan biten hakkında kafamızdaki sorular artıyor. Ailelerimiz, arkadaşlarımız hepsi artık yok. Lise aşkımın beni en iyi dostum ile aldattığında hissettiğim gibi hissediyorum. Yalnız bırakılmış ve çaresiz.
Gün içersinde karşı komşumuzun evine girdik. Ayakkabılık ve çevreleyen duvar kana , camlar kırık. “Sanki Zeus bu evde birine tecavüz etmiş.” diye söylendim. Bütün incinlığın içersinde evde küçük bir dövüş yaşanmış gibi. En azından iki tane vazo duvara fırlatılmış. Zaten burada yaşayan çift kavgalarıyla meşhurdu.
Yatak odasında ağzı açık bir bavul buldum. içersinde Mehmet Bey’in birkaç iyi giyimli adamla fotoğrafı bulunuyordu. Arkasında “Türk Mugibisi Devlet Konservatuarı Hatırası” gibisinden bir şey yazıyordu. Bavulun içinde bulunan kıyafetleri kaldırdıkça iç kısımda sotelenmiş kaliteli bir şampanya olduğunu fark ettim. O esnada Zeynep şen bir kahkaha attı.”Bırak insanların özelini. Gel bak neler buldum.” diye seslendi mutfaktan. Vakumlanmış 4 paket tavuk göğsü, lor peyniri, yığınla dondurulmuş domates. Bu birazda olsa keyfimizi yerine getirebilecek türden bir yenilikti.
...