/i/İnanç

İnanç
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +1
    kuranda başörtüsü yok bi kere hemen açıklayayım . . .

    KURAN’DA BAŞI KAPAMAK GEÇMiYOR
    Mümin kadınlara da söyle: Bakışları ölçülü olsun ve cinsel organlarını
    korusunlar. Süslerini, kendiliğinden görünenler
    hariç açmasınlar.
    Örtülerini yaka açıklarına koysunlar. Süslerini şu kişilerden
    başkasına göstermesinler: Kocaları, yahut babaları, yahut kocalarının
    babaları, yahut oğulları, yahut kocalarının oğulları, yahut kardeşleri,
    yahut kardeşlerinin
    oğulları, yahut kendi kadınları, yahut
    ellerinin altında
    bulunanlar, yahut kadına ihtiyaç duymaz olmuş
    erkeklerden
    kendilerinin hizmetinde bulunanlar, yahut kadınların
    mahrem yerlerini henüz anlayacak yaşa gelmemiş çocuklar. Gizledikleri
    süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler,
    hepiniz topluca Allah’a tövbe edin ki kurtuluşa erebilesiniz.
    24- Nur Suresi 31

    Kadını, kendi zihniyetine göre yaşatmak isteyen zihniyetin çarpıttığı
    ayetlerin
    başında bu ayet gelir. Bu ayetteki “hımar” kelimesi geniş manalı bir
    kelime olup “örtü” manasına gelir. Eski Arap yazılarına
    bakılırsa “hımar”ın
    yere konulan, masaya örtülen veya herhangi bir örtüyü tarif edebileceğini
    görürüz. “Hımar”, başı örterse başörtüsü
    olur, masaya konursa masa örtüsü
    olur. Eğer “hımar” kelimesi
    ile başın örtülmesi istenseydi “hımar ür-res” gibi
    bir vurgulama
    ile başörtüsü denebilirdi. Böylece “res” kelimesi ile baş bölgesi
    vurgulanır ve “hımar” ile beraber başörtüsü net bir şekilde anlaşılırdı.
    Nitekim abdest alınmasıyla ilgili ayette başın sıvazlanması söylenirken, baş
    kelimesi Arapça karşılığı “res” ile vurgulanır.

    Üstelik ayette kapatılacak yerin “yaka açığı” olduğu geçer. Yani “hımar”ın
    başı kapatması değil, “yaka dekoltesi”ni örtmesi
    istenir. (“Yaka açığı” manasına
    gelen “cuub” kelimesi hem bu ayette
    kapanılacak bölgeyi belirtmek
    için, hem de Hz. Musa’nın yaka açığına
    elini soktuğunu belirten ayetlerde
    geçer.) “Hımar” kelimesi sırf başörtüsü manasına gelseydi bile bu ayetten
    başı örtmek değil, yine
    “yaka dekoltesi”ni kapatmak anlaşılacaktı. Üstelik
    başörtüsünü Kuran’a maletmek isteyen zihniyet, açık bir saptırma yaparak;
    “felyedrmuallak” fiilini “salsınlar” diye tercüme etmektedir

    Böylece ayet, “başörtüsünü yaka açıklarına salsınlar” şeklinde okunacaktır. Oysa hiçbir
    şekilde “darabe” kökünden türeyen “felyedrmuallak” fiili “salsınlar” manasına
    gelmez. Bu fiille, örtünün “yaka açığına konulması” yani “yaka açığının kapatılması”
    anlatılır. Kuran’da “salsınlar, indirsinler”
    manasında “felyüdnine”
    kelimesi kullanılır. Allah böyle bir ifade kullanmak isteseydi “felyedrmuallak”
    fiili yerine “felyüdnine” fiilini
    kullanmaz mıydı? Bu örnek bize, gelenekçi
    zihniyetin, kendi fikirlerini
    doğru çıkartmak uğruna gereğinde Kuran’daki
    kelimelerin manasını kaydırmaktan çekinmediğini göstermektedir.

    Ayette diğer dikkat etmemiz gereken nokta “süsler” kelimesi ile neyin
    kastedildiğidir. Bizim kanaatimize göre “süsler” kelimesi ile özellikle “göğüsler”
    kastedilmektedir. Çünkü ayetteki tüm noktalarla,
    mantıklı bir şekilde,
    göğüs bölgesinin uyum sağladığı kanaatindeyiz.
    Birincisi, ayette
    “yaka açıklarının kapatılması” geçiyor, yaka açıklarından ise göğüsler gözükür.
    ikincisi, ayette gizlenen süslerin belli edilmesi için “ayakların yere
    vurulmaması” geçiyor.

    Ayaklar yere
    vurulduğunda vücutta belli olacak yer
    özellikle göğüslerdir (sütyenin o dönemde icat edilmediğini düşünürsek, bu
    daha da iyi anlaşılır).
    Üçüncüsü, ayetten kendiliğinden görünenler hariç süslerin
    kapanması söylenmektedir. Ne kadar kapatılmaya çalışılırsa çalışılsın
    özellikle iri göğüsler, çeşitli fiziksel hareketlerde, hatta rüzgarın esmesiyle
    elbise yapışınca bile kendini belli edebilir. Ayetten bunun doğal olduğu anlaşılır.
    Dördüncüsü, ayette süslerin kimlerin yanında
    açılabileceği söylenir.
    Kuran’daki diğer ayetlerden kadınların bir kısmının iki yıl gibi uzun
    bir süre çocuklarını emzirdiğini görüyoruz.
    Kadının, babası gibi yakınlarının
    yanında, çocuğu acıktığında ve ağladığında onu emzirmesi gerekebilir.
    Ayetteki bu açıklamanın özellikle bu konuda kadınlara büyük kolaylık
    sağlayacağı kanaatindeyiz.
    Ayetteki bahsedilen ifadelere, göğüs gibi uyan
    başka bir bölge bulunmadığı
    için süslerle özellikle göğüslerin kastedildiği
    sonucuna varabiliriz.
    “Süsler” kelimesinden takı gibi maddelerin anlaşılamayacağı ayetin
    bütünsel olarak ele alınmasıyla açığa çıkar. Çünkü ayette,
    kadınların süslerini
    kendi kadınları yanında açabileceği geçiyor. Takı gibi maddeler tahrik
    unsurundan daha çok hava atma unsuru olabilir.

    Eğer bu hava atma olayı engellenilmeye çalışılsaydı, buna ilk olarak, karşı cins erkekler yerine, aynı
    cinsten olan kadınlar dahil edilirdi.
    Ayrıca ayakları yere vurunca hangi takı
    eşyası belli olur? Kendiliğinden gözüken takı ne olabilir? Araf suresi 31’de
    ziynet eşyalarının mescid yanında giyilebileceğinin söylenmesi; takıların,
    cami yanı gibi en kalabalık yerlerde de teşhir edilebildiğini, yani saklanmasına
    gerek olmadığını gösterir. Görüldüğü gibi mantıksal
    bir elemeyle gidildiğinde;
    ayetin, özellikle göğüs bölgesinin kapanmasını vurguladığı anlaşılır.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster