+2
Dünyanın en klişe basligini bu yil ben actim hayirli olsun.
Komşuluk, dostluk, paylaşım içinde geçerdi Ramazanlar.
Az uz ne varsa paylaşılırdı. Kapkacaklar kapıdan kapıya dolaşırdı. Bir elin yaptığını öteki el bilmezdi.
Az öz olan varlıkların beti-bereketi vardı. Var olanla doyan gözler, gönüller vardı. Çocukların yüzünde tebessüm, yuvalarda neşe vardı.
Çalan davullar, dile gelen maniler ile kurulurdu sahur sofraları.
Coşkuyla yanardı bir bir evlerin lambaları.
Dualarla nidalarla tamamlanan sahurun sabahında başlardı sevinçli iftar hazırlıkları.
Komşu komşunun külüne muhtaçtır demiş atalarımız. Boş dememişler. Kimde ne varsa yeterdi hepsine.
Konuklar davet edilir, her gün bir başka evin sofrası zenginleşirdi misafirleriyle.
Top sesleri 'haydi derdi buyurun sofraya.'
Ramazanın manevi gücünün etkisi ile bir araya toplanan bu insanlar iftardan sonra başlarlardı taaa bu güne kadar beynimize kazınmış o eski Ramazanları yaşatmaya.
Udlar, kanunlar çalarken huşu içinde söylenen fasılları dinleyerek büyüdü bir dönemin çocukları.
Gölge oyunlarını hazırlamak da, oynatmak da, izlemek de bir başkaydı elbette.
"Yar bana bir eğlenceeee!" derdi Karagöz ile Hacivat.
Macunları, kağıt helvaları hatırlarsınız değil mi? Peki ya horoz şekerini?
ip cambazları, hokkabazlar meydandaki kalabalığa unutulmaz vakitler geçirmek için oradaydılar.
Kukla gösterileri küçük büyük herkesin eğlencesiydi.
Bayramlarda büyükler, eş-dost mutlaka ziyaret edilir bayramlaşılırdı.
Çocukların ellerine içi şeker ve harçlık dolu mendiller tutuşturulurdu.
Peki ya günümüzde...
Günümüzde Ramazanlar Nasıl?
Günümüzde Ramazanlar daha içe dönük yaşanıyor. Bu konuda genellemeler yapmak doğru olmasa da eskisi gibi paylaşımcı, Ramazanın ruhunu hissetmeye, yaşatmaya yönelik çalışmaların pek olmadığını söyleyebiliriz. Son birkaç yıldır belediyelerin desteğiyle bazı faaliyetler yapılmaya çalışılıyor ama eski havasının olmadığı kesin. Sanırım Ramazanın özündeki ruhu artık hissedemiyoruz.
Sahurda davulcular eskisi gibi mani dizmiyor çünkü insanlar rahatsız oluyor. Bunun yerini artık telefonların alarmları almış durumda.
iftar yemeklerinde konuk ağırlama isteği gittikçe azalıyor sanki.
Televizyondaki programlar ip cambazlarının, hokkabazların, orta oyunlarının, kukla gösterilerinin verdiği, canlı canlı yaşanan o coşkuyu vermiyor.
Top veya ezan sesini duymak için kapıda veya pencere bekleyen kulaklar şimdi direk televizyona bakarak açıyor iftarını.
Artık bayram tatili demek bayramlaşmak demek değil. iple çekilen tatil günleri, kimsecikler kapıyı çalmadan bir yerlere gitme yarışına döndü.
Çocuklar bayramın manasını artık tam olarak anlayamıyor. Çünkü hevesle beklenen bayram alışverişine gerek yok. Çünkü zaten sürekli alışveriş durumundayız. Bu yüzden bayramlık kavramı neredeyse kalkmamış gibi.
Mendile harçlık sarmanın yerini sanırım telefona kontör yüklemek aldı.
Ramazanlar değişmedi. Ramazanlar değişmez. Sanırım insanlar Ramazanı değiştirdi. Pek çok kavramda olduğu gibi bu kavramın da içi boşaldı. Oruç tutma ve bayramlaşma coşkusu yerini oruç tutma ve bayramlaşma vazifesine bıraktı.
"Nerede o eski Ramazanlar?" demek yerine bugünün Ramazanlarını dünkü gibi yaşamak ve yaşatmak elimizde...