Motorgibletimi köşedeki "steak restauranta" çekip mekana girdim. içeride garip bir ter kokusu vardı. içimden ne kadar uyuz olsam da sabrettim. Köşedeki masaya oturdum.

Garson "hoş geldiniz efendim" demeden direk "ne alırdınız efendim" dedi. Galiba bu mekana uyuz olmaya başlamıştım ama yine sabrettim. Menüye bakıp 48tl'lik "Cafe de Paris Soslu Bonfile" yanına da "Magic Mushroom" içecek olarakta "San Pellegrino" söyledim.

Menü 5 dk geç geldi bonfileyi ağzıma attığımda birde ne göreyim "az-orta" pişmiş bir etle karşı karşıyaydım. Oysa ki çok pişmiş et söylemiştim. Ayrıca "Cafe de Paris Sosu" tadı çok az geliyordu. Fakir garson yanıma yaklaştıkça leş gibi ter koktuğunu anladım.

Deliye döndüm ağzına "az-orta" pişmiş etleri tıkayarak iki tabe yumruk salladım."Cafe de Paris Sosu" nerede lan bunda dedim. "Magic mushroomları" yüzüne sürerek "San pellegriono" ile yüzüne bocaladım. Mekan müdürünü çağırıp siz ne biçim insanlar çalıştırıyorsunuz dedim."Efendim biz icabına bakacağız merak etmeyin" deyince rahatladım.Bir daha gittiğimde işten atmışlardı.