/i/İnanç

İnanç
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +8
    Görmüyorlar mı ki, gerçekten onlar her yıl, bir veya iki defa belaya çarptırılıyorlar da sonra tevbe etmiyorlar ve öğüt alıp ders çıkarıp düşünmüyorlar. Gerçekten çoğu insan, sık sık tevbe etmesine, öğüt alıp düşünmesine vesile olacak belalarla karşılaşır. Bunlar, ayette bildirildiği gibi yılda bir kaç kez karşılaşılabilen büyük belalar yada günlük küçük sıkıntılar olabilir. insan kaza, sakatlanma ve ölümle sonuçlanan birçok olaya tanık olur. insana düşen, bu tip olayların kendi başına da gelebileceğini, her an kendi imtihanının da sona erebileceğini hatırlamak, hemen Allah'a sığınıp bütün samimiyeti ile bağışlanma dilemektir. Müminlerin gördükleri olaylardan aldıkları ders ve ibret kalıcı olur. Fakat, aynı olayların iman etmeyenler üzerindeki etkisi ve bunlara verdikleri tepki çok daha farklıdır. inkarcılar kendilerinde uyandırdığı dehşet hissinin bir sonucu olarak ölümün gerçekliğini kabullenmeyerek yada unutmaya çalışarak kendilerini rahatlatmak için uğraşıp dururlar. Ancak bu yanıltıcı metodla kendilerine zarar vermekten öteye gidemezler. O küfre sapanlar, kendilerine tanıdığımız süreyi sakın kendileri için hayırlı sanmasınlar, Biz onlara, ancak günahları daha da artsın diye süre vermekteyiz. Onlar için aşağılatıcı bir azap vardır.

    Ölüm en yakınındaki kimseye isabet ettiğinde bile bu uyarıyı hiç üzerine almayan, bundan bir öğüt ve ders çıkaramayan gaflet içindeki insan, günün birinde kendisi ölümle karşı karşıya kalsa, içinde bulunduğu durumdan kurtulmak için bir anda dünyanın en ihlaslı insanı haline geliverir. Kuran'da bu pgiboloji bir örnekle şöyle tasvir edilir: Karada ve denizde sizi gezdiren O'dur. Öyle ki siz gemide bulunduğunuz zaman, onlar da güzel bir rüzgarla onu yüzdürürlerken ve tam bununla sevinmektelerken, ona çılgınca bir rüzgar gelip çatar ve her yandan dalgalar onları kuşatıverir; onlar artık bu dalgalarla gerçekten kuşatıldıklarını sanmışlarken, dinde O'na 'gönülden katıksız bağlılar muhlisler' olarak Allah'a dua etmeye başlarlar: "Andolsun eğer bundan bizi kurtaracak olursan, muhakkak Sana şükredenlerden olacağız." Ancak bu insanlar, Allah, kendilerini kurtardığında tekrar eski gafletlerine geri döner ve Allah'a verdikleri sözü unutarak, en ufak bir vicdani rahatsızlık duymadan sahtekarlık ve nankörlüklerini ortaya koyarlar. Ama Allah onları kurtarınca, hemen haksız yere, yeryüzünde taşkınlığa koyulurlar. Ey insanlar, sizin taşkınlığınız, ancak kendi aleyhinizedir; bu dünya hayatının geçici metaıdır. Sonra dönüşünüz Bizedir, Biz de yaptıklarınızı size haber vereceğiz. Bu pgibolojideki insan, ümitsiz bir çabayla aynı sahtekarlığı ölüm esnasında da dener. Fakat kendisine tanınan süre artık sona ermiştir: Sonunda, onlardan birine ölüm geldiği zaman, der ki: "Rabbim, beni geri çevirin. Ki, geride bıraktığım dünyada salih amellerde bulunayım." Asla, gerçekten bu, yalnızca bir sözdür, bunu da kendisi söylemektedir.

    Onların önlerinde, diriltilip kaldırılacakları güne kadar bir engel berzah vardır. inkarcıların bu tutumunun Allah'ın huzurunda bile devam ettiğini görürüz. Bu durum ayetlerde şöyle haber verilir: Suçlu günahkarları, Rableri huzurunda başları öne eğilmiş olarak: "Rabbimiz, gördük ve işittik; şimdi bizi bir kere daha dünyaya geri çevir, salih bir amelde bulunalım, artık biz gerçekten kesin bilgiyle inananlarız" diye yalvaracakları zamanı bir görsen... Öyleyse bu azab gününüzle karşılaşmayı unutmanıza karşılık azabı tadın. Biz de sizi gerçekten unuttuk; yaptıklarınıza karşılık ebedi azabı tadın. Aynı sonuçsuz çırpınışların cehennemde de devam ettiğini haber veren bir ayet şöyledir: içinde onlar şöyle çığlık atarlar: "Rabbimiz, bizi çıkar, yaptığımızdan başka salih bir amelde bulunalım." Size orda dünyada, öğüt alabilecek olanın öğüt alabileceği kadar ömür vermedik mi?.. Size uyaran da gelmişti. Öyleyse azabı tadın; artık zalimler için bir yardımcı yoktur. Sizden birinize ölüm gelip de: "Rabbim, beni yakın bir süreye ecele kadar geciktirsen ben de böylece sadaka versem ve salihlerden olsam" demezden önce, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin. Oysa Allah, kendi eceli gelmiş bulunan hiçbir kimseyi kesinlikle ertelemez. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. Ölüme hazırlık yapmak bu dünya insanların eğitim yeridir. Allah insanlara dünyada çeşitli sorumluluklar yüklemiş ve onlara gözetmeleri gereken sınırları bildirmiştir. insan, bu sınırları gözettiği, emredilenleri yerine getirip, yasaklanan şeylerden sakındığı ölçüde ruhen olgunlaşır, aklı ve şuuru gelişir. Başına gelen olaylara

    Kısaca bu dünyada Allah sonsuz kudret ve bilgisinin bir göstergesi olarak birçok güzellik, sanat ve harikalık ile çok çeşitli kusur ve ekgiblikleri de aynı anda yaratmaktadır. Mükemmellik ve kalıcılık bu dünyanın kanununa aykırıdır. Gelişen teknoloji de dahil olmak üzere, insan aklının düşünebileceği hiçbir şey Allah'ın bu kanununu değiştiremeyecektir. Böylece insanlar bir yandan ahireti özleyip ona kavuşmak için çabalamalı ve Allah'a gereken şükür ve takdiri göstermelidirler. Bir yandan da bunların gerçek yerinin bu geçici dünya değil, ekgib ve kusurlardan arındırılmışve müminler için hazırlanmışebedi cennet hayatı olduğunu anlamalıdırlar. Kuran'da, bu gerçek çok açık bir biçimde bildirilir:

    insanların çoğunda "ölüm yaşamın bittiği andır" şeklinde ekgib ve yetersiz bir inanış vardır... oysa biraz daha derin düşünülse ölümün diğer bir hayatın da başladığı an olduğu anlaşılacaktır. Bu ekgib bakış açısı yüzünden, inkar edenler hedefledikleri herşeyi dünyadaki kısa sürenin içine sığdırmaya çalışırlar. Ahireti tanımayanların, bu dünyadan gözü kapalı bir şekilde sınır tanımadan yararlanmak istemelerinin sebebi de budur. Bunlar ölümle birlikte, herşeyden mahrum kalacakları endişesiyle, doğru yanlış ayrımı yapmadan yaşamaya, bu dünyadan maksimum derecede faydalanmaya, nefislerini tatmin etmeye çalışırlar. Önlerinde çok uzun yılların var olduğuna kendilerini inandırıp, uzun vadeli planlar peşinde koşarlar. Bu, şeytanın insanı aldatmak için kullandığı en klagib yöntemdir.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster