-
1.
+4Ölüm Esnasında Kişiye Müstehab Olan DurumlarTümünü Göster
Ölüm anında sakin olmak, ölüme hazırlıklı olmak kişi için güzeldir... dili için güzel olan şehadet getirmesidir. Kalbi için güzel olan Allah hakkında güzel zanlı olmasıdır. Surete gelince, Hz. Peygamber efendimizden şöyle rivayet ediliyor: Üç şey nezdinde ölüyü murakabe ediniz: Alnı terlediği, Gözyaşı döktüğü, iki dudağı kuruduğu zaman. Bu durum Allah'ın onun hakkında inmiş rahmetindedir. Boğulan bir kimse gibi hırıltı çıkardığı, rengi morlaştığı, dudakları pas bağladığında bu Allah'ın onun üzerine inen azabındandır. Dilin şehadet kelimesini söylemesi hayır alametidir. Ebu Said El Hudri, Hz. Peygamberin şöyle buyurduğunu rivayet eder:
Ölmek üzere olanlara La ilahe illâllah telkin edin... çünkü La ilahe illallah kendisinden önce meydana gelen günahları yıkar... ' Hz. Osman Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet eder: Kim Allah'tan başka ilah olmadığını bildiği halde ölürse cennete girer...
Ebu Ubeyde dedi ki: 'Allah'ın hak olduğuna şahidlik ettiği halde... bu kelimeyi söylerse cennete girer'. Hz. Osman 'ölüme hazırlanana La ilahe illallah telkin ediniz... ölüm anında nefesleri La ilahe illallah ile sonuçlanan her kul için bu kelime cennet azığı olur' demiştir. Hz. Ömer (r.a) şöyle demiştir: 'ölmek üzere olan... yani sekeratta bulunan yakınlarınızın yanında hazır bulunun... onlara Allah'ı hatırlatın. Çünkü sizin görmediğinizi onlar görürler. Onlara La ilahe illallah telkin edin'... Ebu Hüreyre Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet eder: ölüm meleği, ölmek üzere olan bir kişinin yanına gelir, kalbine bakar... orada birşey bulamaz. Bunun üzerine iki çenesini açıp dilinin damağına yapışık olduğu halde La ilahe illallah dediğini görür. Bunun üzerine ihlas kelimesi mefhumu sayesinde o kimse bağışlanır. Telkin eden bir kimse için en uygunu, telkin hususunda fazla ısrar etmemektir.
Ancak, lütufkar davranmalıdır... çünkü çoğu kez hastanın dili dönmez hale gelir... dolayısıyla bu durum ona ağır olur ve bu da telkinden ürkmesine kelime-i tevhid'den hoşlanmamasına sebep olabilir. Bu hoşlanmamanın da kötü akibet sebebi olmasından korkulur. Bu kelimenin manası şudur: kişinin kalbinde Allah'tan başka hiçbir şey olmadığı halde ölmesi, hak bir olan Bir'den başka mahbubu olmaması, ölümle mahbubunun huzuruna varması, onun için en büyük nimet olur. Eğer kalp dünya ile meşgul, dünyaya mültefit, lezzetlerine ünsiyet verici, kelime-i şehadet de sadece dilde bulunup, kalp onun tahkikine intibak etmiyorsa, bu takdirde durum tehlikelidir. Çünkü sırf dil hareketi az fayda verir. Ancak yaradan kabul etmekle lütufta bulunursa o zaman mesele kalmaz.
Biz bunu ümit bahsinde zikretmiştik. Nitekim Allah hakkındaki Hüsn-i zan hususunda hadisler varid olmuştur. Vasile B. Eska bir hastanın yanıa vararak şöyle demiştir: 'Allah hakkındaki zannın nasıl olduğunu bana haber ver?..'Hasta' günahlarım beni gark edip helake yaklaştırdı. Fakat buna rağmen rabbimin rahmetini umarım' dedi. Bunu duyan Vasile sevincinden tekbir getirdi ve evdeki insanlar da onunla beraber tekbir getirdiler. Vasile dedi ki: Allahu Ekber.. Hz. Peygamber Allah Teala'dan şöyle nakletmişti: Ben kulumun zanni üzereyim. Bu bakımdan kulum benim hakkımda dilediğim zannetsin... Hz. Peygamber (s.a) ölüm halinde olan bir hastanın yanına varıp 'Kendini nasıl hissediyorsun?' dedi. Genç 'Allah'tan ümidimi kesmiyor ve günahımdan korkuyorum' dedi. Bunun üzerine...
Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurdu: Böyle bir durumda bu iki haslet bir kulun kalbinde bir araya gelmez. Geldikleri takdirde Allah o kula ümit ettiğini verir, korktuğundan da onu emin kılar... Sabit el-Bennani şöyle demiştir: 'oyuna fazlasıyla meyleden bir genç ve ona çok nasihat eden bir annesi vardı. Annesi kendisine derdi ki: 'Ey oğul... senin için bir gün vardır.
başlık yok! burası bom boş!