/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 51.
    +3
    Yüzümüzün akıyla, her şeyden önemlisi şehit vermeden çıktığımız o çatışmadan sonra irili ufaklı operasyonler devam ediyordu, bahar geçiyor, neredeyse yaz geliyordu, özlemiştik kuş cıvıltılarını; insan olduğumuz aklımıza geldi birden... !

    iştahla askerlerimle yemeğimi yerden muhaberecinin koşarak geldiğini gördüm, yeni bir operasyonun belirtisiydi bu; hayırlısı diye geçirdim içimden. Mesaj yine şifreliydi, şifresini çözünce gördüklerime bir an inanasım gelmedi ve hemen telsize sarılarak Tugay ile irtibata geçtim; doğrulamışlardı. Yüzümün asıldığını gören askerlerimi endişeli bir bekleyiş almıştı; beni bu şekilde gördükleri pek vaki değildir, ancak gizleyemedim bu kez.

    Yerime bakmak üzere devrelerimden birini göndereceklerdi 10 günlüğüne ve 2 gün sonra beni almaya gelecek helikopter ile tek kişil göreve gidecektim. Bu neredeyse hiç ratslanır bir olay değildi, duyuyordum bu tür görevleri, ancak karşı karşıya geleceğimi hiç düşünmemiştim; çünkü gidenlerin çok azı geri dönüyordu. Bir anda öylesine bir gurur ve cesaret kapladı ki her yerimi, o an dünyayı yıkıp yeniden inşa edebilirim hissine kapıldım...

    Askerlerime durumu anlattığımda homurdanmalar, sorular, küfürler havada uçuşmaya başladı.

    - " Hadi iyisiniz, 10 gün sayemde yan gelip yatacaksınız "

    dedim.

    Sen misin bunu söyleyen, ilk atılan her zaman olduğu gibi Kubilay oldu;

    - " Hocam, yan gelip yatmaya gelmedik biz buraya, senin nereye gideceğini, nasıl olduğunu bilemeyeceğimiz günlerde bize rahat olur mu " ...

    Öylesine şanslıydım ki, Allah bana böylesine askerleri silah arkadaşı olarak nasip etmişti, Allah hepsinden tekrar tekrar razı olsun, şehit olanlara rahmet eylesin...

    Görev hakkında hiç bir bilgim yoktu, helikopterde öğrenecek ve direkt görev yerine gö türülecektim. Yalnız Kanasımı yanıma almam emredilmişti. Tahminim sınır ötesine gizli geçiş olmuştu, ama uzun silahlardan biriyle bu nasıl olacaktı ki... ?

    Helikopterin sesini duyduğumuzda askerlerimle tek tek helalleştim. Eşimin mezarını yaptırması için Kubilay'dan söz aldım, bıçağımı geldiği ilk günden beri onu isteyen Halil'e verdim, Pilot arkadaşımın hediyesi olan isviçre el yapımı tabancamı ve günlüğümü Kubilay'a verdim. Her şey tamamdı ; ölmeye hazırdım... Elim telsize gitti annemlerle telefon bağlantısı isteyecektim, vaz geçtim, gerek yoktu, annem sesimden anlar gözüne uyku girmezdi kadıncağızın, vaz geçtim.

    Helikopterden Kubilay'ın gözlerini silmeye çalıştığını görebiliyordum; dönüşü olmayan bir görev olabilirdi bu; hüzünlendim; sanki beni çocuklarımdan ayırıyorlardı. Silkinerek kendime geldim, vatan kutsaldı, duygusallığı bırakmalıydım kenara; ölmem gerekiysa ölecektim...

    - " Aslanım, al bakalım şunu, hadi hayırlı olsun, kusura bakma töreni sensiz yapmak zorunda kaldık" ... dedi ve kahkahalarla güldü...

    Plt. Yzb.' dı bunları söyleyen, Teğmen rütbesini elime tutuşturmuştu, anlam veremedim. Aylar önce terfi almam mümkün değildi, askerliğimin son bir ayında Teğmen rütbesini takmam gerekiyordu.

    - " Bak aslanım, belki de geri dönemeyeceksin bu görevden, sen bu rütbeyi çoktan hakettin, şimdi takmanı uygun gördüler; kendinle gurur duymalısın" ...

    Babamım sözleri geldi aklıma beni askere uğurladığı gün, gözlerim kızarmıştı ;

    - " Geri dönmezsen üzülmem " demişti babam...
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster