/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 51.
    +2
    - " Geri dönmek için izin istiyorum, dayanmaları imkânsız " .

    Cevap ;

    - " OLUMSUZ "...

    - " Geri dönüş yoluna çıktım, arz ederim "

    dedim ve yola koyulduk. Hemen karşı cevap geldi ;

    - " Emirlere itaatsizlik ediyorsunuz, dönüşünüzde askeri mahkemeye verilebilirsiniz, rütbenizi kaybedebilirsiniz "...

    Rütbenin de sizin de canı cehenneme dedim ve askerlerimin şaşkın bakışları arasında bana verilen rütbeyi sökerek cebime koydum ve telsizi karakolun kanalına çevirdim tekrar, askerlerime de;

    - " Bana bakın, 7 saatte buraya geldik 3 saatte geri döneceğiz. Arkada kalan olursa gözünün yaşına bakmam olduğu yerde bırakırım; 3 saatte karakola varılacak; bu bir emirdir ".

    Saçmalıyordum ; bir emre henüz karşı gelmiştim, üstelik hiçbirini canım pahasına da olsa geride bırakmayacağımı biliyorlardı.

    Kan ter içinde kalmıştık, her yanımız titriyordu, ama karakolu uzaktan görebildik minik bir silüet halinda ve dönüşe geçeli 2 saat olmuştu, bu çocuklardaki yürek kimde vardı ki...

    Durdum, " yorulacaksınız ama dolaşacağız dedim, dönüş yolunda ya bizi bekliyorlardır ya da tuzaklar vardır, onların işini sonra bitiririz, 2 uçaksavar ve 3 Kanas burada kalacak, nikoncu da. Nikoncu bizi karakola 1000 metre mesafede gördüğünde hepiniz hareket eden her şeye ateş açmaya başlayacaksınız, dikkatleri dağılınca da biz arkadan sarmaya başlayacağız.
    izli mermilerin geldikleri yere bakın, ap tallar dağılmamış, hemen hemen toplu halde duruyorlar. Buradan şehit vermeden çıkın, dileyin benden ne dilerseniz; size tezkere bile verdiririm " ...

    Karakol ile de yedek kanaldan şifreli çevrime geçtim ve durumu onlara da anlattım. Kubilaylar ateşe başlayınca 120 lik havanlarla karşı tarafı dövmelerini söyledim ; gülüyorlardı , arada bir ses duydum ;

    - " Demedim mi lan ben sana hoca bizi yalnız bırakmaz diye ver 10 liramı " ...

    Gösteririm ben size iddiaya girmeyi diye içimden geçirdim gülerek ve var gücümüzle koşmaya başladık. Sadece silah ve cephanelerimizi almış, gerisini Kubi'lerin olduğu yerde bırakmıştık.

    Biz ateşe başlayınca karşı tarafın ateşinin büyük kısmı bize yöneldi ve ilk düşen yakışıklı ( ileride anlatacağım lakabının nedenini ) oldu.

    - " iyiyim bi şeyim yok, omzumu deldi şe refsizler "...

    - " Geriz zekalı yakışıklı, ben sana ayakta durmayacaksın demedim mi, heriflerin keskin nişancılarını göremiyoruz "

    - " Ama komutanım, ben yaralıyım, bana bağırma "

    dedi sırıtarak, gülüştük mermi sesleri arasında. Yakışıklı hareket edemediği için Mg-3'ün başına geçti ve kaşla göz arasında 3 ncü mayon takımını ( mermilerin birbirine bağlandığı şerit ) da namluya sürmüştü. Havanlar da durmuyordu, Kubilay ise uçaksavarlara harika hedef vermişti, adamlar (!) başını kaldıramıyordu.

    - " Teslim olmak için ayağa kalkanı da vurun, şehit Jandarmaların intikamı alınacak "

    diye bağırdım.

    Çatışma 3 saat kadar sürdü. 7 yaralımız vardı sadece , içlerinde durumu ağır olan yoktu şükürler olsun. Bir çatışmadan daha şehit vermeden sıyrılmıştık. 28 leş saydık gidince, sanırım diğerleri arkadan yavaşça kaçmışlardı, önlerini kesme gibi bir lüksümüz yoktu o an için, bunu başaramamıştık.

    Bir saat kadar sonra Kubilaylar da geldi.

    - " Hocam ; rütbelerin " ...

    Yıldızları elime aldım, canları cehenneme diyerek telsizi aldım ve Tugay'a durumu bildirdim. Karşımdaki Albay'dı ve halâ beni emre karşı gelmekle itham ediyordu ; haklıydı da üstelik ; benden kat be kat tecrübeliydi, ne zaman nelerin olabileceğini kestirebilirdi; ama ona da ağzıma geleni söyledim. Çevrim bitmişti. Yarım saat sonra GPS'e şifreli bir mesaj geldi, gönderen kodu Tugay Komutanı'na aitti ; hah dedim , Murat kendin kaşındın, şimdi çek cezasını. Mesaj şöyleydi ;

    - " Göstermiş olduğunuz üstün başarıdan dolayı sizi ve kahraman evlatlarını tebrik eder alınlarınızdan öperim. Üstlerinize karşı gelmenizi ise bu kez görmezden geliyor ve tekrarında prosedürün aynen uygulanacağını bildiriyorum. ilgili mesaj yazılı olarak ulaştırılmıştır. Allah sizi korusun " ...

    Utanmıştım kendimden, ancak mesajı askerlerime okuyunca, arada yine iddia sesleri geldi, gülüşmeler, iddialar ; çocuk bahçesi gibiydi.

    Karakola ulaştığımızda askerlerimin karakolu canla başla nasıl savunduklarını gördüm; roket telleri işe yaramış aşırtmalar hariç direkt gelenlerin hepsini tutmuştu teller, her yer 60 lık hava deliği doluydu, harikasınız aslanlarım dedim bağırarak.

    Tam o esnada telsizcim geldi ve Tugayın yazılı mesajını getirdi ;

    - " Gerek yok, haberim avr, haberleştik zaten " dedim gülerek.

    - " Özel Harekât teklifini kabul edecek misiniz komutanım ? "

    dediğinde ise hem gururlandım hem de aklımdan bir sürü düşünce geçmeye başladı .

    Herkes susmuştu ; ayrılık zamanı geliyordu...
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster