+3
Kışın sertliğini yoğun yaşadığımız günlerdi... Erzak gelemiyor, elimizdekilerle idare etmeye çalışıyorduk. Karın şiddetini azalttığı günlerde ise yakın bölgeye ava çıkıyorduk.
Köpeklerimizden birini yanıma aldım, böylesi günlerde her zaman çıkıp kendimle baş başa kaldığım eski vericiye çıktım.
Kimi zaman dürbünle etrafı izler, kimi zamanda askerlerin neler yaptıklarına bakardım. Çok seviyordum bu çocukları. Yanlarında olmasam da ciddiyeti kesinlikle elden bırakmazlardı hiç bir zaman. O an gördüğüm görüntü karşısında gülmekten karnıma ağrılar girdi.
GTT mevzii çavuşu yavaşça uçaksavar mevziine yaklaştı ve arkasını dönerek dürbünle uzak gözetleme yapan arkadaşının ense köküne öyle bir patlattı ki çocuk ayakta gidip geldi, sonra gülerek karlarda yuvarlanarak güreştiler. Son görüntü daha müthişti ; GTT çavuşu uçaksavarın yedek namlusunu alıp kendi mevzisine dönmüş , uçaksavar eri ise ne yapacağını bilemez vaziyette karşı mevziiyi kartopu yağmuruna tutuyordu. Tüm bunlar olmasa zaman geçmez, düşünceler boğardı bizi. Çoğu zaman izin verirdim böyle şeylere, hatta kimilerinde yapılan şakalara ortak bile olmuşumdur. Olmak zorundaydım, aramızda çok fazla yaş farkı olmasa da askerlerle ***m gibiydi hepsi, bana emanettiler...
Gözlerimi diktim ufka ; dalmışım...
Ayak seslerini farkettiğimde hiç istifimi bozmadım , açmadım gözlerimi. Tıslayan kar sesini duyduğumda, sıcak çay kupalarının kar üzerine konulduğunu anladım, zemindeki kar erimiş ve o sessizlikte çok hoş bir ses çıkarmıştı.
- " Komutanım, iyi ki gelen terörist değildi, yoksa bu tepeye son çıkışın olacaktı "
dedi Taner gülerek.
- " Sağ koltuğumun altından emniyeti açık ve ona doğrultulmuş tabancamı gösterip ; desene o şerefsizleri gebertmek nasip olmadı bu kez " dediğimde ;
gülerek ;
- " Komutanım , sen uyumaz mısın hiç Allah aşkına , saatler oldu tepeye çıkalı " dedi ve yanıma oturdu.
Anlatıyor da anlatıyordu, o konuşurken hiç birimiz susturmaya yeltenmezdik, bir kez bunu yapmıştık ve daha çok konuşmuştu, susmak nedir bilmedi hiç...
- " Yaaa, işte böyle komutanım, Ayşe' yi vermediler bana, ben de kaçırdım " dediğinde ;
- " iyi yapmışsın Ayşe'yi kaçırmakla, afferim sana " dedim , dediğime de pişman oldum ;
- " Aşkolsun komutanım Ayşe benim kardeşim, hanımın adı Sema " , sen beni yine dinlemiyorsun ki...
Ah be Taner dedim , hangi birine aklımda tutacağım anlattıklarının.
Çayımızı içtik soğumadan, dertleştik biraz ve indik karakola.
Biz inerken kış aylarında sigara getirttiğimiz köylü de uç mevziiye gelmiş, sigaraları dağıtıyordu. Dört paket sigaraya 3 kışlık çorap... Bizde böyleydi, askerler işin kolayını bulmuş, iki kişinin ördüğü çorapları sigara karşılığında köylüye veriyorlardı.
O an bir şey fark ettim ; sigaraları koyduğu çuval daha büyüktü sanki, uzaktan işaret ederek açmamalarını ve uzaklaşmalarını söyledim .
Yanlarına gittiğimde torbanın ağız kısmındaki ince telleri gördüm, bubi tuzağıydı bu. Tellerden biri koptuğunda bomba pimlerini çekecekti.
Hemen kanasımı istedim, 1 dk da geldi.
Köylü (!) halâ menzildeydi. Havancılara hazır olmalarını istedim, ilk atışta düşüremezsem atışa başlayacaklardı.
ilk atışta dizinden vurabildim, kalkmaya çalışırken de ikinci mermi ensesine girdi.
Ben kalkarken Taner'in söyledikleri uzun süre hepimizi güldürdü ;
- " Demedim mi lan ben size sigara öldürür, bırakın şu mereti diye " ...
Tümünü Göster