Artık pgibolojim bozulmaya başlamıştı. Merte dışarı çıkıp biraz hava alalım dedim. Çıktık öyle konuşuyoruz. Mert dedesinin kendisine anlattığı bir hikayeyi bana anlattı. Bu hikayeyi anlatınca biraz rahatlamıştım. Rahatsız edici bir şey değildi. Daha sonra telefonuma bir mesaj geldi. "O hikayeyi anlatmasını engelle sakın bitirmesin!" Anlamamıştım bir hikayeden ne olabilirdi. Neydi bu içinde bazı dualar mı vardı cinleri mi uzaklaştırıyordu yoksa. Bunları riske alarak Merte hikayeyi bitirmesini istedim. Bu hikayede gizli kelimeler vardı sanırım. Hikaye bittikten sonra mesaj geldi. "Bunu engelle demiştim bize karşı gelmemeliydin." Artık bu mesajlar geldikçe tedirginleşmeye başladım. Ve çoktan akşam vakti gelmişti. Artık evlere dağılma vakti gelmişti. Vedalaştıktan sonra eve doğru yürümeye başladım...
Eve geldiğimde biraz pcye geçip oyun oynadım. Nerdeyse 4 saattir pc başındaymışım. Saat gece 12 olmuştu. Kapı çaldı. Bu sefer mesaj gelmediği için kapıyı açtım. Kapıcı gelmişti. Sana bir adam hediye gönderdi dedi. Teşekkürler diyip kapıyı kapattım ve hediyeyi odaya zütürüp açmaya başladım. Bu bir kutuydu ve biraz ağırdı. Kutuyu açtığım an içindeki kanlı kopmuş kafayı yere fırlatmam bir oldu. Kafaya doğru baktığımda kafanın arkadaşım Mert olduğunu görünce oracıkta hareketsiz kaldım. Sabaha kadar arkadaşımın kafasına bakıp ağladım.