0
Yol boyunca arabanın radyosuyla rastgele oynadım. Bir türlü güzel bir şarkı bulamadım. Bu yaptığım onu biraz sinirlendirdi. Sürekli elime vurup "Yapma" dedi. Bu hali beni güldürdü. Oturduğum yerde gülmeye başladım. Artık bu tuhaflıklarıma alışmış olsa gerek niye gülüyorsun diye sormadı.
"Nereye gidiyoruz?" diye sordum.
"Bilmiyorum." dedi.
"Ben biliyorum."
"Nereye? Cehhennemin dibine mi?"
"Hayır benim küçük cennetime."
Gideceğimiz yeri tarif etmeye çalıştım. Ama galiba çok da başarılı olamadım.
"Şimdi 1 sağa dön sonra 2 sağa."
"Şuna kısaca 3 sağa dön desene."
"Hayır 1 sağ sonra 2 sağ."
"Seninle uğraşılmaz."
"Hey ne yaptın?! Sola dönmeyi unuttun."
"Ya sen demedin mi 1 sağ sonra 2 sağ diye?"
"Hayır 1 sol sonra 2 sağ dedim. Hem böyle olmasa bile 3 sağ derdim. Salak mıyım ben?"
Derdimi ona çok anlatamasam da sonunda gideceğimiz yere varmıştık. Burası benim küçük malikanemdi. Buraya taşınalı daha 2 ay olmuştu. Bir apartmanın üçüncü katında oturuyordum. iki odalı küçük bir daireydi. Tek kişi yaşadığım için küçük olması çok sıkıntı değildi benim açımdan. Arabadan inip apartmanın girişinde onun gelmesini bekledim. Gözlerini kocaman açıp apartmanı memnuniyetsiz bakışlarla süzdü. Elimle gelmesini işaret ettim. Yanıma gelince boyu benden biraz uzun olduğu için ayak parmaklarımın ucunda yükselip kulağına
"Sana bir sır vereceğim, ama kimseye söyleme tamam mı?" diye fısıldadım.
Merak etmişti. Büyük bir ciddiyetle
"Ne?" diye sordu.
"Ben burda yaşıyorum!" diye bağırdım.
Kafasını geri çekip eliyle kulağını bastırdı.
"Salak kız." dedi.
"Bu salak kız şimdi süper kız olup kapıyı açacak." dedim. Ve elimi hemen elimdeki bavulvari şeye daldırıp anahtarları aramaya başladım. Fakat bir türlü bulamadım.
"Biliyor musun ben uçabiliyorum, bence en iyisi uçmak. Hadi üç kat yukarı uçalım." diye biraz saçmaladım.
"Ne diyosun, açsana kapıyı!"
"Şey anahtarları evde unutmuşum." diye yarı fısıldar bir şekilde söyledim.
"Harika!" dedi. Sonra ellerini birbirine vurup gülmeye başladı. Tanrım ilk kez gülüyordu. Ve o kadar güzeldi ki. Hayatımda binlerce kez gülen insan gördüm ama bu o kadar farklıydı ki. Diğerleri gibi değildi. Tuhaftı... Ama en çok da güzeldi. Nefesimi kesecek kadar, ona baktığım için beni utandıracak kadar.
"Ne öyle aval aval bakıyorsun? Napıcaz şimdi?"
Evet ona aval aval bakarken yakalanmıştım. Kendimi tebrik ediyor, başarılarımın devdıbını diliyorum. Sonra elimle kafama vurdum. Salak kız! Elin adamıyla alakalı salak salak düşünme. Bir dakika salak salak düşünmek, ay tam bana göre. Ben yine aptal aptal sırıtırken kolumu dürtmeye başladı.
" Şşşş. Tuhaf olan, sana diyorum"
"Ha?" diye garip bir ses çıkardıktan sonra durumu kavrayıp " Şey herhalde tek çare pencerelerin üstüne basıp yukarı tırmanmak." dedim.
O ise verdiğim cevaptan memnun değildi.
"Yangın merdiveni falan yok mu?"
"Kaç yıllık apartman, yangın merdiveni olmaması çok normal." dedim sakin bir şekilde.
Sonra heyecanlı bir ses tonuyla birazda ellerimi birbirine vurup etrafımda dönerek "Yaşasın çok eğlenceli olacak." diyerek onu da ceketinden tutup arka bahçeye peşimden sürükledim.
" Şimdi sen diyeceksin neden arka bahçe ön değil diye. "Beni niye uğraştırıyorsun?" diye sitem cümleleri kuracaksın." Onayladığını belli eder gibi başını salladı. " Ama herhalde 2. katta oturan Nuriye Nine'nin bizi görüp kalp krizi geçirmesini istemeyiz değil mi?"
Bir kaç cümle daha kurup ikna etmeyi başardım. ilk olarak tırmanmaya ben başladım. O da arkamdan söylene söylene geliyordu.
"Ölme, biraz daha yaşa dedin. Ama bu gidişle beni öldüren sen olacaksın. Burdan bi düşsem var ya Allah bilir kaç metredir kemiklerimi dahi bulamazsınız."
Onun söylenmeleri başka bir sesle bölündü.
"Fikri sen misin? Komşular komşular kocam geri döndü." diye tüm mahalleyi birbirine kattı Nuriye Nine. Aklı gidip geldiği için herhalde onu 1 yıl önce kaybettiği rahmetli eşi sanmıştı.
"Aaa pek de gençleşmiş. Valla fıstık gibi olmuşsun Fikri."
"Yok teyze karıştırdın herhalde. Ben Fikri değilim."
"Fikri kız o yanında ki kim? Aldatıyor musun yoksa beni? Bacaklarını kırarım Fikri! Kim o yelloz!"
"Kız Nuriş benim ben. Tanımadın mı?" diyerek olayı daha fazla büyütmeden kapattım. Nihayet balkona ulaşmıştık. ilk olarak ben tırmanıp içeri girdim. Sonra da onun gelmesine yardımcı oldum.
"Balkonuma hoşgeldin!" diye bağırdım. O da eliyle ağzımı kapatıp "Manyak mısın kızım? Gir içeri!" diye beni salonuma sürükledi.
Salona girdikten sonra elini ağzımdan çekip kenardaki kanepeye oturdu. Bende hemen yerde bağdaş kurup oturdum. Bi süre ikimizde konuşmadık. O yine memnuniyetsiz bakışlarla odayı süzüyordu. Bende her zaman ki klagib onu izliyordum.
"Ben acıktım yemek yiyelim mi?"
"Olur."
"Peki o zaman!" diye bağırıp ayağa kaktım. Sonra ayaklarımı popoma vura vura mutfağa koştum. iki sandiviç hazırlayıp tekrar salona gittim. Elimle bir tanesini ağzıma tıkıştırdım, diğerini de O'na uzattım. Bu sefer tam karşısına bağdaş kurup oturdum. Ceketinden tutup onu da aşağı çektim. Böylece tam karşıma oturmuş oldu. Önce ikimizde hiç konuşmadan sandiçlerimizi yedik.
"Adın ne?" diye merakıma yenik olup sordum.
"Levent." dedi gözümün içine bakarak.
" Benim ki de Ilgın." dedim büyük bir gururla.
"Tuhaf birinin tuhaf adı. Çok şaşırmadım." dedi yine aynı umursamaz tavrıyla.
"Sana Levent diye mi hitap ediyim?"
"Hayır Noel Baba de bana."
"Peki Noel Baba." dedim gülerek.
"Salak."diye fısıldadı.
"Neden takım elbise giyiyorsun? Çok mu önemli birisin?"
"Evet. Karatepe Holding'in genel müdürüyüm." dedi.
"Oha." dedim. Ve sandiviçimden bir parça boğazıma kaçtı. Şiddetli bir şekilde öksürmeye başladım. Sonunda nefes almayı başardığımda
"Neden ölmek istedin? Paranın gerçek mutluluk olmadığını anladın değil mi? Bu işte ki herkesin ikiyüzlü olduğunu gördün. iş hayatından sıkıldın, her gün yaptığın binlerce rutin işlerden sıkıldın değil mi?" dedim gözünün içine bakarak.
Ve o an hiç beklemediğim bir şey yaptı. Yaklaşıp dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Kalbim şoktan hızlı atmaya başladı. Bu değişik bir duyguydu. Kafasını çekip kulağıma fısıldamaya başladı
"Hani bana demiştin ya beni tanımadan ölmek istemeyeceksin diye. Tanıt bana kendini tuhaf kız. Anlat bana hikayeni. 1 ay söz veriyorum sadece 1 kalacağım yanında. Beni 1 aylığına yaşatır mısın?" diye fısıldadı sanki tüm hücrelerime.
Sonra ayağa kalkıp yine kanepeye oturdu.
"Benim uykum geldi. Bana yatacağım yeri göster." dedi sanki az önce beni öpmemiş gibi.
"Tamam." diyerek ayağa kalktım. Sonra koşar adım odama gittim. Kapıyı kapatıp bir süre öylece kaldım. Tanrım az önce beni öpmüştü! Bu olayı çok fazla düşünmeme kararı almıştım. Daha az aklıma gelirse daha az utanırım diye. Kendimi toparlayıp, kucağımda yastık yorganla içeri gittim. Elimdekileri oturduğu kanepenin üzerine bıraktım.
"Yatağın hazır patron!" dedim elimle asker selamı vererek.
Ayağa kalkıp eliyle kanepeyi göstererek
"1 ay burda mı yatacağım ben?" dedi.
"Yoo istersen yerde de yatabilirsin." dedim.
Sonunda pes edip yatağı yapmama izin verdi. Ben işimi bitirdikten sonra hemen kendini yatağın üzerine attı.
"Herhalde takım elbiseyle uyumayı düşünmüyorsun." dedim.
"Düşünüyorum niye ki?" dedi.
"Bi saniye bekle." dedim. Ve koşarak odama gittim. Dolabımdan en pembe geceliği elime aldım. Geceliğe bakıp güldüm. Evet bilerek yapıyordum. Tekrar koşarak salona geri döndüm.
"Al bunu giy." dedim elimdeki pembe geceliği ona uzatarak.
"Olur saçlarıma da bigudi sar. Sonra beraber oturup evlilik programları falan izleriz değil mi?"
"Sadece temiz olan bu geceliğim var. Kim görecek ayrıca."
"Tamam pes ediyorum." deyip elimdeki geceliği aldı.
Üstünü değiştirmesi için onu yalnız bıraktım. Bende odama gidip pijamalarımı giydim. Son kez kontrol için salona gittiğimde bu sefer kahkahamı tutamadım.
"Bence sana çok yakışmış, rengi seni açmış bir kere, ayrıca bacak boyunu da yüksek göstermiş."
"Dalga geçme. Bence ben gün Nuriye Nine'de kalayım. Tam onun evlik oldum. Ayrıca tuhaf kız sen önce kendine bak. Üzerinde neon yeşil pijama var. Gece seni görürsem uzaylı falan zannederim."
"Sırrımı öğrendin. Evet ben bir uzaylıyım!" diye bağırdım. Garip sesler çıkararak etrafımda dönmeye başladım.
"Cidden salaksın!" diyerek yorganı başına çekti.
Sesimi kalınlaştırıp ciddi bir ses tonuyla
"iyi geceler efendim." dedim.
O ise
"Git ve uyu!" diye bağırdı.
Tümünü Göster