-
1.
+12 -1Plato Devlet sisteminin nasıl mükemmel hale getirilebileceği üzerine uzun süre düşünmüş ve kitaplar yazmıştır. O dünyanın ilk ütopyacı düşünürüydü. Bir toplumun nasıl mutlu ve tamamlamamış bireyler oluşturabileceği üzerine çok fazla çalışma yapmıştır. Bu çalışmaları sonucunda bu şekilde bireyler yaratmanın yolunun tolumda üstün insan örnekleri yaratmak olduğunu kavramıştır.
Plato’nun en büyük isteği bir toplumu yeniden şekillendirmek için demokrasinin kaldırılmasıydı. Kendisi bir diktatörlük rejimi destekçisi değildi elbette. Sadece ne kadar az insanın oy vermeden önce düzgün düşündüğünü gözlemlemişti. Böylece beceriksiz ve korkunç liderler yetkiyi ele geçiriyordu. O cumhuriyeti asla bir diktatörlükle değiştirmek istemedi ama insanların mantıklı düşünene kadar oy verme yetkilerinin alınması gerektiğini destekliyordu (bkz: Çalıyor ama çalışıyor)
Bu insanlar düzgün düşünmek için birer felsefeci olmalıydı. Eğer olmazlarsa devlet birden fazla vahşi at tarafından her yöne çekilen düzensiz bir yapıda sonsuza kadar kalacaktı.
"Demokrasi, bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. Devam edilirse demagoglar türer. Demagoglardan da diktatörler çıkar."
"Demokrasi despotluğa dönüşür."
"Demokrasinin esas prensibi, halkın hakimiyetidir. Ama milletin idarecilerini iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. Eğer bu temin edilemezse demokrasi, otokrasiye dönüşebilir. Halk övülmeyi sever. Onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. Oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir."
Türkiye’de tek parti rejimi aralardaki kesintilere bakılmaksızın 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'in ilanı ile başlar ve 21 Temmuz 1946 tarihinde yapılan genel seçimlere kadar sürer. Türkiye’de yapılan devrimlerin halkın tamamı tarafından kabul edilmesi ve halkın «dindar devlet» anlayışından kurtulup laik modeli benimsemesi Plato’nun bahsettiği şekilde eğitilip felsefecilere dönüşmesi ve dolayısıyla Devletin kaderinin bir avuç eğitimsiz yobaz tarafından değil eğitimli ve aydın bireylerce belirlenmesi için Türkiye’de süren 23 yıllık tek parti rejimi kesinlikle gerekliydi. Bence günümüzdeki durum göz önüne alındığında bu tek parti rejimi sisteminin bir asır daha devam etmesi oldukça önemlidir. Yobazlığın nihai çözüme kavuşması ve sonsuza dek yok olması partinin birinci önceliği olmalıdır. Buyurun ATATÜRK'ün sözleri,
"'Parti, dinî düşünce ve inançlara saygılıdır' ilkesini bayrak olarak eline alan kimselerden iyi niyet beklenebilir miydi? Bu bayrak, yüzyıllardan beri cahilleri, bağnazları ve hurafelere inananları kandırarak özel çıkarlar sağlamaya kalkmış olanların taşıdıkları bayrak değil miydi? Türk milleti, yüz yıllardan beri, sonu gelmeyen felâketlere, içinden çıkabilmek için büyük fedakârlıkların gerekli olduğu pis bataklıklara, hep bu bayrak gösterilerek sürüklenmemiş miydi: Cumhuriyetçi ve yenilikçi olduklarını zannettirmek isteyenlerin, yine bu bayrakla ortaya atılmaları, dinî bağnazlığı coşturarak, milleti, Cumhuriyet'e, ilerlemeye ve yenileşmeye karşı kışkırtmak değil miydi?"
Peki yobazlık nasıl yok edilecek ? yobazlık ve onun nihai destekçisi faşizm, entelektüel bir halk kesiminin karşı koyması vasıtasıyla sona erebilir. Bunun için hem sosyal hem de propagandasal aksiyon sergilemek mecburiyeti bizim omuzlarımıza yüklenmiştir. Planlı bir eğitim ve bir asır sürecek tek parti rejimi nelin temizlenip yenilenmesini sağlayacaktır. Kitlesel propaganda araçları kuzey kore de yapıldığı gibi etkili kullanılabilirse bu düşünce başarıya ulaşabilir.
Peki aydınlığın zaferinden sonra?
Türkiye doğrudan demokratik Liberal Sosyalist bir kimlik kazanıp Kuzey ülkeleri modelini de geçerek dünya üzerindeki tek ütopya halini kazanacaktır. Peki Liberal Sosyalizm nedir: sizi wikipedi ye gitmekten kurtarayım: Liberal sosyalizm, liberal ilkeler içeren bir sosyalist politik felsefedir. Liberal sosyalizmde sosyalist ekonomiyle kapitalizmi ortadan kaldırma hedefi yoktur, bunun yerine hem kamu hem de özel mülkiyete dayalı karma ekonomi desteklenir.
Bu ütopya herkesin sosyalist asgari yaşam şartlarına sahip olduğu ancak liberal bir ekonomik sistemle paralel bir sosyalist sistemin de bulunduğu üstün insanların yaşadığı eğitimin oldukça gelişmiş olduğu bilimsel ve teknolojik gelişmenin asıl hedef olduğu bir yaşam sunacaktır. Bu nihai hedef asırlar sonra tüm dünya devletlerince benimsenecek ve ırkçılığın olmadığı tek dünya devleti kurulmuş olacaktır. Bu devlet temsili demokrasi yerine DOĞRUDAN demokrasi ile yönetilecektir. Daha sonra devlet ortadan kalkacak ve nihai hedefe ulaşılacaktır. Anarşizm topluma egemen olacak ve çoban koyun ikiliği ortadan kalkacaktır. Halk yönetilmeye ihtiyaç duyymayacaktır.
başlık yok! burası bom boş!