+7
Anahtarı vermek için resepsiyona gittiğimde, resepsiyonda Halime denen kız vardı. Bana, "Günaydın!" derken yine garip garip bakıyordu. Zeynebe sinirim daha geçmemişti, şimdi bir de bununla uğraşamayacaktım. Günaydın falan demeden, "Çıkış yapıyoruz!" dedim ve anahtarı bıraktım bankonun üzerine. Tam arkamı dönüp ordan uzaklaşacağımda, Halime, "Harun abi! Şeyyy... ödenmemiş Extranız var!" diye seslendi. Bana Harun abi demesine şaşırmıştım, hemen geri döndüm. "Pardon ama, tanışıyormuyuz?" diye sordum cüzdanımı çıkarırken. Halime, "Yok tanışmıyoruz da, ben Nurcan'ın teyzesinin kızıyım!" dediğinde, içimden (Hasgibtir, bir bu ekgibti!) dedim.
Şaşkınlıktan birkaç saniye ne diyeceğimi bilemedim. Kendimi toparlayıp, "Yaa, öyle mi? Memnun oldum! Nurcan hiç bahsetmedi senden? Nikahımızda da görmedim seni?" dedim ve tokalaşmak için elimi uzattım. Halime de elini uzatıp, "Şeyy, biz onlarla küsüz. Daha doğrusu annemle teyzem birbirlerine küsler... " dedi. "Hmmm, peki sen görüşüyormusun Nurcan'la?" diye sordum. Halime, "Yok, görüşmüyoruz! Annem bizlerin de görüşmesini istemiyor... " dediğinde, biraz olsun rahatlamıştım. "Küs olmanıza üzüldüm! Peki, beni nasıl tanıdın, daha önce görüştüğümüzü hatırlamıyorum?" dedim. "Görüşmedik ki, halam nikahınızda çekilen resimlerinizi göstermişti, ordan tanıdım! Zaten Otel kayıtlarında da adın soyadın yazıyor!" dedi. "Hmm, anladım!" dedim.