-
26.
+5Otele vardığımda, resepsiyonun önünde bir kalabalık vardı. Takım elbiseli, kelli felli bir adam, otelin personelini toplamış, birşeyler anlatıyordu. Adamın yanında gayet şık giyimli genç bir kadın vardı. Atalay dahil, oradaki tüm personel adamın karşısında adeta esas duruşta duruyordu. Adamın havasına bakılacak olursa, otelin sahibi olmalıydı. Kadın ise sanırım adamın özel sekreteriydi, adamın yanında bir aksesuar gibi, ciddiyetini bozmadan duruyor, sadece gözlerini oynatarak etrafı inceliyordu. Ben yanlarından geçerken, kadınla bir an göz göze geldik, nezaketen başımla selam verdim. Ama kadın selamımı almadı, hemen bakışlarını başka tarafa kaçırdı. Hiç bozuntuya vermeden yoluma devam ettim. Önce Bara ve Discoya bizimkilere baktım, orada göremeyince, bahçeye, havuzbaşına geçtim.
Alexandra ve Gustav havuzbaşındaki masalardan birindeydiler, ama yalnız değillerdi. Yanlarında sarışın bir kadın, heyecanlı heyecanlı birşeyler anlatıyordu bizimkilere. Alexandra benim gelmekte olduğumu farkedince, kadına beni gösterip, birşeyler söyledi. Uzaktan kadının yabancı turist olduğunu düşünmüştüm, ama yanlarına vardığımda, kadın bana elini uzatıp, "Merhaba Harun, ben Elçin!" dedi. Alexandra anlatmış olmalıydı beni Elçin'e. Civciv sarısı saçlarının boya olduğu, saç diplerindeki boyası açılan yerlerden anlaşılıyordu. Elçin'le tokalaşıp, masalarındaki boş sandalyeye oturdum. Kısa bir hal hatır sordum ve Elçin'e, "Sohbetinizi bölmeyim, devam edin!" deyip, bir sigara yaktım. Onlar yarıda kalan sohbetlerine devam ettiler, daha doğrusu Elçin anlattığı konuya devam etti. Türk kültürüyle ilgili birşeyler anlatıyordu. Mükemmel derecede Almancası vardı kadının. Konuşurken de arada bir Gustav'ın ve Alexandra'nın eline, koluna ve dizine dokunuyordu. Benim Almanca bilmediğimi sandığından olsa gerek, bana da Türkçe özet verme gereğini hissediyordu.
başlık yok! burası bom boş!