-
1.
0DEVLET&DiN&iDEOLOJi 2Tümünü Göster
Kanuni Kanunnamelerinden örnek verelim..
Şarap fıçısı taşıyan gemiler fıçıları Trabzon’da satarlarsa, her fıçıdan yirmi beşer akçe alınır. Trabzon’da değil de bir başka limana çıkartırlarsa, on beşer akçe alınır. ‘‘Miso fıçı” denilen yarım fıçılardan beşer buçuk akçe alınır. Rakı fıçısından 28, yarım rakı fıçısından da dokuz akçe alınır (Kanuni Sultan Süleyman’ın ‘‘Trabzon Sancağı Kanunnamesi”, madde: 9).
Kuran'a göre içki içilmesi haramdır. Osmanlı içki içenlerden ve satanlardan vergi alırdı. Devlet içki üstünden kasasına para koyuyordu.Şeriat nerede? Padişah istediği Kanunname'yi çıkarabiliyor. Osmanlı'da şeriat siyaseti değil, siyaset şeriatı dizayn ediyordu.Çünkü Mutlak Monarşi var.
Şimdi asıl konuya gelelim...
Laiklik'in tanımı nedir? Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması..
Devlet işleri nedir? Yürütme Peki Şeriat Yargı'nın konusu değil mi? Yargı ile Yürütme kuvvetler ayrılığında birbirinden ayrı değil mi?Eyy Kemalistler size soruyorum..Şeriat kurallarının gelmesi Laikliğe aykırı mı? Türkiye Cumhuriyeti Şeriat'ı, Yargı'nın bir kolu olarak getirebilir. Buna Laiklik kanunu engel değildir.Hem Yürütme Yargı'ya karışmasın diyorsunuz hem de Din işleri devlet politikalarına karışmasın diyorsunuz.Çelişki değil mi? Yürütme ve Yargı birbirinden ayrıysa Şeriat Hukuk'unun gelmesi, Devrim kanunlarına engel değildir.
Yürütme eğer yasama ve yargı'ya karışamıyorsa Şeriat kurallarının Anayasa'ya girmesine hiçbir engel yoktur!..Laikliği kendi kafasına göre biçimlendiren, bunuda baskı aracı kullanan kesim yüzünden Kavramlara düşman oldunuz. Sorun kavramlarda değil, o kavramları kendi zihniyetine göre biçimlendiren gözleri körelmiş cahil kesimdedir.
Son kez özet geçiyorum...
Osmanlı'da Şeri Hukuk Yürütme ve Yasama'ya karışamaz.Sadece tavsiye verir.Padişah isterse uygular, isterse uygulamaz. Osmanlı Kanunanamesi'nde Şeriat'a uygun olmayan maddelerin çokluğu bu yüzdendir. Osmanlı'da Siyaset Şeriat'ı dizayn eder.Şeriat Siyaset'i dizayn etmez. Halifelik Makam'ı(Padişah) siyasi bir eylemin dine uygun olup olmadığını sorar. Kime sorar ? Şeyhüsliam ! Bugün o makamın yerinde olan kurum kim ? Diyanet işleri. Peki Osmanlı'da Padişah Şeyhüsliam'a uymak zorunda mı? Hayır !.Yine son karar kendisindedir !.Cumhurbaşkan'ı isterse Diyanet'e sorabilir. Uygulamak zorunda mı ? Hayır !..
Bugünkü solculara sorarsak Atatürk'ün Diyanet işlerini kurması da hatadır. Onların Laiklik tanımına göre Diyanet işleri de kaldırılmalı.Çünkü Laikliğe engeldir. Bizim savaşımız bu zihniyeti onlara empoze eden dış güçlerledir. Kavramlarla savaşarak oyalanmayın. Sorun kavramlar değildir. Devlet güçlü olduğunda kelimeleri kendisine göre tekrar dizayn eder. Asıl sorun laiklik değil, körelmiş zihniyettir.
Osmanlı'da Şeriat var mı ? Evet var..
Osmanlı Şeriat ile mi yönetiliyor ? Hayır..
Şeriat bir islam hukukudur, düzendir..Yargı'nın konusudur !..
Osmanlı'da Din ; vakıflar ve tarikatlar üzerinden dizayn ediliyordu.Bu vakıfları ve tarikatları denetleyen devletin kendisinden soyutladığı bağımsız kurullar vardı.Din ve Devlet işleri birbirinden ayrıydı. Halkın din ile ilgili sorunu yoktu.Bu toplumun Sosyal Çimentosu dindir. Bunu aradan kaldırınca toplum sosyalojık olarak çöker..
Din ile Halkın arasına devlet girmemeli..Din ve Halkın arasında hiçbirşey olmamalı.. Halk Din'e direk ulaşmalı..Din vakıfların ve Tarikatların kontrolüne verilmesi gerekir. Devlet kendisini bir denetleme mekanizması olarak görmeli. Yönetici olarak görmemeli. Gladio örgütü en çok Laik olan devletlerde rahat hareket eder. Laik olan Türkiye'de uzun yıllar deşifre olamamasının sebebi Laik düzendir.. Cemaatler arasına sızan bu örgütün elamanları bu düzende çok rahat kamufule olup, devlet kurumlarına sızdı. Fetullah Gülen Cemaati Laikliği neden savunur ? Halk ve Din arasına devleti koymazsan, Gülen Örgütü Devlet'e sızamaz.
Hadi Ters okuma yapalım...
Selçuklu Devleti Laik bir devletti Haşhaşi ve Batini sorunu bu sistemden dolayı başımıza bela oldu. Türkiye Cumhuriyet'i Laik bir devlett.Fetö sorunu Laikliğ'in yerine Seküler dizaynı tekrar esas olarak getirmeliyiz..ABD bizi örnek alırken,biz geriye doğru geçiş yaptık.
Unutmayın Arkadaşlar ; Devrim'i Siyasetçiler değil, Liderler yapar..
Mustafa Kemal taktiksel davranmak zorundaydı. Mevlana ve Hacı Bektaşi türbelerini açık bırakarak iki ekole ışık yaktı. Devrimin kendini yenilemek olduğundan bahsetti. Amaç Laiklik değil, Sekülerlikti.
Liyakat ve ilkelerimiz esas olandır.. Devlet-i Ebed Müddet Fikrimizdir.. islam ise yolumuzdur..
Türk Devlet'i hangi sistemde yönetilirse yönetilsin, islam vizyonundan vazgeçemez.
Devlet vizyonumuz kişilere göre değil, Allah'ın çizdiği sınırlara göre şekillenir. Bizim ülkü anlayışımız bellidir. Devlet vizyonumuz Cihattır. Ordu ve istihbarat Milli ise dinsiz bir adam bile kazara başa gelse devlet vizyonunu uygulamak zorunda. Başka seçeneği yoktur. Anayasa'da yazılan maddelerin hiçbir önemi yok.!! Hepsi Hikaye. Devlet vizyonunu yasama belirleyemez. Kurallar veya kanunlar belirleyemez. Kalpler,Gönüller çizer.Ülkümüz çizer.3000 yıl önce töre yazılmış, islamla bu töre tekrar yenilenmiş, bugüne kadar gelmiştir.3000 yıl önce töre neyse bugünde geçerlidir.
Devlet'in dini olmaz. Devlet'in vizyonu olur. Devlet'in dininin olup olmamasınında bir önemi yoktur. icraat'a bak. Yazılana değil...
Atatürk"ün 27 Temmuz 1937 tarihinde Hakimiyeti Milliye gazetesine verdiği demeci ibretle okunmalıdır. Ortadoğu"da bütün bir bölgede çıban başı olacak bir Yahudi Devleti"nin kurulma aşamasında olduğunu sezinledikten sonra “Filistin"e el sürülemez Türkler bölgedeki yabancı işgali kabul edemez Hz muhafazid"in ve kutsal değerlerin hürmetine islam"ın mukaddes topraklarının Yahudilerin ve Hıristiyanların nüfuzuna girmesine engel olacağız Ordumuzun buna gücü yeter Birinci Dünya Savaşı"ndan sonra Arap kardeşlerimizden uzak kaldık ancak onların aralarındaki karışıklıkları kimse bizden iyi bilemez” demiştir. Atatürk..
Atatürk Deist olsa bile bu açıklamayı yapıyor. Burada esas olan Devlet vizyonudur. Atatürk'ün son iki yılında gerçekleştirdiği Sadabat Paktı ve Balkan Atantı'da aslında aynı amaca teşkil eder. Atatürk'ün ölümü hızlandırılmıştır.Çünkü son iki yılında yaptığı siyasi hamleler Devlet'in istediği şekildedir.Devlet onu veya bazı idealleri koruyamamıştır.Çünkü son 250 yıldır kurumlar işgal halinde..(Abdülaziz, Abdülhamit'te olduğu gibi)
Erbakan Hoca, Akşam Gazetesinden Adnan Akgünel’e yaptığı röportajındaki sözleri:
“Şöyle bir bakalım ve anlamaya çalışalım. Atatürk kendi yönetim döneminde, hiçbir dış seyahat yapmadı. Niçin?! Çünkü Türkiye, asırlar boyunca lider ülkeydi; şanlı bir medeniyetin varisi ve temsilcisiydi. Lider ülkeyi yöneten bir insan, (zillet ve mahcubiyetle) başkasının ayağına gitmezdi.. ingiltere Kralı O’nun ayağına gelmiştir.. Batılılar ve Müslüman başkanlar Türkiye’yi ziyaret etmiştir. Atatürk gitmemiştir. (Bu, milli bir haysiyet ve hassasiyet meselesidir.)
Lider hangi görüşte olursa olsun Devlet ne isterse o olacaktır.. Devlet kurumları milli ise Devlet te milli olarak hareket eder..
Lider eğer Dindar, Milli,nitelikli ise o zaman herşey daha kolaydır. Devlet onu her zaman başta tutar.!!..Çünkü geniş kitleleri kutlu yürüyüş için ortak inançları doğrultusunda ileriye zütürecek büyük bir lidere ihtiyaç duyulur.1919-1923 arası Halife adayı Mustafa Kemal gibi.. 2003-2016 Erdoğan gibi..
başlık yok! burası bom boş!