+23
aslında bunları, öğrendiğim sırayla yazmam gerekir ama fazla uzatmak istemiyorum artık malum kişilerle ilgili acı dolu sahneleri,
sonradan öğrendiğime göre, ozan ayşenden önce sınıftan 3 kıza daha ağır şekilde yazmış,
sınıfın en güzel hatunu olan (tabi o ara benim gözüm bile görmüyor orası ayrı) ceylin e teklif edecek cesareti bile bulamayıp (inanılmaz bir havası vardı, yanına yaklaşmaya korkarsın) vazgeçmiş, beste diye ufak tefek ama sevimli bir hatundan ağır posta yemiş, en son da bizim ebru tarafından resmen taşak oğlanına çevirilmişti,
yani benim ölüp bittiğim, üzerine kusur konduramadığım, yedi kıtanın prensesi ilan ettiğim ayşen, beyefendinin 4. tercihiydi.. tabi bundan kızın haberi var mı? orası kuşkulu. ben bile olayların iç yüzünü 2 sene sonra öğrendiğime göre, onun hiç bilmiyor olması normaldi..
öte yandan ozan pekekenti, ebruya sulanırken bir yandan da ayşenle görüşüyormuş zaten, numarasını filan almışmış, ben de o bayram dönüşü daha ilk pazartesi, önlü arkalı otururken "ne ara o kadar samimi oldu lan?" bunlar diye düşünüyordum ya,
meğer ayşen, tıpkı benle yaptığı gibi onunla da tatil boyunca mesajlaşmış olmalı,
ve tabi şehre bir gün erken gelmesinin sebebi de ozanla buluşmaktı..(hatta ben içten içe bir şeylerden kuşkulanmıştım hatırlarsınız)
nihayetinde, ayşen, kendisini yere göğe sığdıramayan aşık prens tsigalkoyu değil,
daldan dala konan, her çiçeğe dadanan eşşekarısı, huur çocuğu ozan ı seçmişti.. olay buydu işte.. haticeye değil, neticeye bakmak lazımdı..
ama inanın, ben bugün artık gibimde bile olmamakla birlikte, hala daha neden benim yerime onu tercih ettiğini tam olarak anlayabilmiş değilim.
aklıma gelen en önemli ihtimal çocuğun izmirli olması, benim de bursalı olmam dolayısıyla, ozanın onu daha fazla gezdirip, daha fazla yedirip içireceğini düşünerek menfi bir tercih yapmış olmasıydı (bu arada lokasyonla ilgili epey spoiler oldu tabi ama olsun, olay ege bölgesinde geçiyor işte, fazla eşelememek lazım * ).
yani başka bir makul neden düşünemiyorum açıkçası,
tabi şimdi bunları, böyle rahatça sakin kafa ve kendime olan güvenim yerindeyken söyleyebiliyorum,
ama o zamanlar, inanın tamamen kendimi kaybetmiştim beyler,
yetersiz, istenmeyen, yenilmiş, tercih edilmeyen, ezik, çapsız bir adamdım ben.. ozan benden üstündü, bir şekilde öndeydi benden ve rüyalarımın kadınını elimden alabilecek kadar da güçlüydü..
acıtasyonu bırakıp o güne dönmek gerekirse,
evet daha göreceklerim bitmemişti beyler, daha kabusum yeni başlıyordu, kara perşembenin henüz yazıları yazıyordu,
ayşen ve ozan, ilişkilerini benden, dolayısıyla sınıftan gizlemek istemişlerdi muhtemelen (en azından ilk zamanlarını). ama bu talihsiz tesadüf, hem onları hem beni hem de orada bulunan sınıf üyelerini şaşırtmış,
beni ayriyetten dağıtmış, onları da, artık gizleyecek bir şey kalmadığı için rahatlatmıştı..
sinema salonunun girişine doğru ilerlerken, grubun tüm muhabbeti bu çiçeği burnunda ilişki oluvermişti, nilay yanıma sokulup:
"-vaay demek bunlar da çıkıyormuş ha, sınıfımızda ilk çiftler oluşmaya başladı" diye sırıtıp farkında olmadan çam ormanı devirmişti,
tabi ben robo modda olduğum için bunlar bir kulağımdan girip diğerinden çıkıyor adeta,
neyse salona girdik,
film başlayacak,
bizim grup gidip en arka iki sırayı neredeyse kapattık,
ayşen ve ozan ise ortalarda bir yerin duvar kenarına oturmuşlardı, ayşen, duvar ile mert erkeğinin arasına, sıcaklığına ve güvenli ortdıbına sığınmıştı. heralde döner bıçaklarıyla filan dalıcam sanıyordu içten içe, yuva gibi sığındı oraya...
film de, aq tam da konuya oturan cinsten..ilk yarıyı izledik, millet cıvıl cıvıl oldu böyle, aşk meşk, harika gidiyor ama sonunda ağzımıza sıçılacak belli yani..
film arası gene bizim grup kaynatıyor, en arkanın en dışındayım, yanımda iç tarafta okan var, onun yanında diğer kızlar filan, sapların büyük bölümü bizim bir önümüze oturmuşlardı.
amk bu sınıfın erkeklerini hiç bir zaman sevmemiştim zaten.. gibtiğimin köylüleri*..
neyse, o ara kaynaşma, muhabbette filan herkes, okan film boyunca yaptığı gibi yine arada omzuma dokunuyor,
en son eğildi, "abi sakin tamam mı, konuşucaz," diyip beni teskin etmeye çalışıyor ki ben zaten sakinim aq..sakinden de öte, resmen ölüyüm..ama sanırım o bunu fırtına öncesi sessizlik olarak yorumlamıştı o ara,
ha bu arada, sonradan ondan öğrendim ki, adam meğer bütün o abuk subuk hareketleri ben onları görmeyeyim diye yapmış, hani şu önüme geçmeye çalışma, görüş açımı daraltma çabaları filan.. kardeşim benim.. düşünceli kardeşim.. aslan kardeşim..
öndeki saplar bir şeylere gülüyorlar filan,
sonra içlerinden en kıl olduğum gibiklerden bir tanesi dönüp,
"agaa gördünüz mü, ozanla ayşeni? hohahahah olm adam çakıyor yaaa, çakışlardaaa hohaha pompala bebeğim parçala ozan" tarzı cümleler kurmaya başladı, yanındaki diğer elemanlar da gülerek destekliyorlar bu durumu,
tabi adam benle ayşen' in arasındaki muhabbeti ne bilsin? o aklı sıra hayvanlığına bizi de ortak etmeye çalışıyor, biz de onlara katılıp hep beraber "ooohh çakış varr, parçala yavrumm" diye tempo tutucaz diye düşünüyor, hani erkeğiz ya biz, bin muhabbeti filan yapıcaz ya aklımız sıra.. amın oğlu.. allahın davarı..
tabi ben bu lafları da duyunca iyice betim benzim atmış heralde, artık yüzümün şekli muşmulaya mı benzedi, tavuk zütüne mü benzedi, at yannanına mı döndüm bilemem, okan,
"tamam aga sus, önüne dön" diye postayı koydu bu gibilmişe, tabi çocuk hala farkında değil, ben öyle yamulup, okan da tersleyince
"ne oldu aga, tsigalko ne oldu? neyi var abi?" gibisinden bir şeyler sormaya başladı,
okan,
"bir arkadaşından kötü bir haber aldı demin, hadi dön abi sen önüne uzatmayalım" deyip kesti mevzuyu, bir yandan da sırtımı sıvazlamaya devam ediyor yetim okşar gibi aq.."
bu bin, "haa aga geçmiş olsunn" deyip önüne döndü, ama önde hayvanlar gene aynı muhabbetteler, "oobaa çaakk vurrr, yürrü bee" gibisinden, güya durumla dalga geçiyorlar yani..
okan kulağıma eğildi,
"hay aq ya.. nerden geldik amk filmine, gibeyim şu barzoların da muhabbetini, aga sen bozuntuya verme daha fazla sık dişini" diyor.
beyler,
kendinizi benim yerime koymanızı isteyeceğim, sadece bir dakikalığına,
o loş sinema salonunu,
bir kaç sıra önünüzde, başka bir erkek ve duvar arasında oturan "hayatınızın kadını" yerine koyduğunuz ve az önce külliyen ağzınıza sıçmış kızı,
ve onun arkasından abaza huur çocuklarının yüzünüze karşı döndürdüğü şu muhabbeti düşünün, hayal edin..
zor değil mi?
çok zor.. çok zor be beyler..
Tümünü Göster