-
226.
+15biraz da benim yüzümden..zira beyler, ben yüzümdeki duyguları neredeyse hiç saklayamam..eğer mutluysam, sokaktaki köpek bile anlar,Tümünü Göster
ama eğer mutsuzsam, âmâlar bile görür yüzümdeki kırgınlığı..sanırım en zayıf noktalarımdan biri de budur..
gece boyu, gerek sözlerimizle, gerekse araya kelimelerle köprü kurmaya gerek kalmadan, kalpten kalbe direkt olarak konuşmuştuk epeyce..
bir ara ciddi ciddi güldürdü bile beni, "bak" dedim, "sen de kahkaha attırabildin işte bana, ben mümkün değil dediğim halde hemde * "
dönüş yolunda yine sessizdik.. maç sonrası rejenerasyon çalışması misali, biz de içimizdekileri akıttığımız, kah gülüp kah duygulandığımız o güzel gecenin ardından, sakin, sessiz ve kendimizi yenileme adına çalıştırıyorduk kalplerimizi.
yurdun önüne geldik,
"teşekkür ederim" dedim.. başka bir şey eklemeye ya da sıfatla güçlendirmeye gerek duymadım, zira o an hayatım boyunca ettiğim en içten teşekkürlerden birini ediyordum zaten.. fazlası laf kalabalığı olurdu..
o da bana uydu, yine elleriyle yanağıma uzanıp, sadece gözlerini kırpmakla yetindi.. söze gerek bile yoktu.
ve bu kez veda öpücüğü, eskilerden epey farklı bir yerden, tam dudağımın kenarından yakaladı beni, bir an için.. bütün iç organlarımın havada taklalar atmasına sebep olup nefes alışverişimi hızlandırarak arttırdı kalp ritmimi.
"iyi geceler"
"iyi geceler bebeğim.. varınca mutlaka mesaj at"
o karanlıkta bile, yine kapıdan girip gözden kaybolana kadar, onu görebildiğim her saliseye tutundum, çünkü ihtiyacım olacaktı onlara, rahat, belki huzurlu, belki bu kez karabasanlar tarafından kovalanmadığım bir uyku için.. ihtiyacım olacaktı..
bazen şu arada gelip, tek cümleyle ayar vererek tatmin olabilen arkadaşlarla beynimi takas etmek istiyorum,
öyle rahat ve gamsızlar ki..imreniyorum yeminlen.
http://fizy.com/tr#s/12810x
aynı şeyleri tekrarlayıp durmaya niyetim yok..zaten yeterince uzun bir yazı olacak,
o nedenle sizlere daha fazla bahsetmeyeceğim,
her defasında kaderime küfrettiğim gecelerden,
tam güzel bir espiri tutturduğumda aradığım tanıdık kahkalardan,
birinin, bir daha asla bana "kanka hadi mekana gidelim" diyemeyeceğinden,
düştüğüm anda kolumu öyle kuvvetle asılıp kaldıracak bir olmayacağından bahsetmeyeceğim,
bahsetmeyeceğim batak eşlerimin bir daha asla o kadar iyi olamayacağından,
bahsetmeyeceğim ikimizinde cüzdanları evde unutup, benim cebimden çıkan demirliklerle tek simidi tek çayla yerken "olm çok fakiriz lan" diye gülüşemeyişimizden,
onun hiçbir zaman anlatamayacağı, benim dinleyemeyeceğim, özel hikayesinden hele hiç bahsetmeyeceğim..
okandan bahsetmeyeceğim artık..
hele ki o gece dönüşte bir kes daha ağzımı yüzümü ters çeviren..hala masamın üzerinde duran,unuttuğu, ip bilekliğinden kesinlikle bahsetmemem lazım..
o gece o bilekliği alıp koluma taktım ve nihayetinde, artık iyice çürüyüp eskiyen ipi kendini koyuverip, geçen yaz bana farkettirmeden, yüzdüğüm denizin derinliklerine dalıp gidene kadar da çıkarmadım.
http://fizy.com/tr#s/1ah03s
cuma gününden bahsedeyim biraz,
beden eğitimi dersimiz var, ben de daha önceden bahsetmiştim, iyi derece basketbol oynarım.
ve içine düştüğüm çıkış yolu olarak da ekstra içki, sigaraya başlamak ya da kokain çekmek pek mantıklı tercihler gibi görünmeyince, ben de kendimi biraz spora verebilirim diye düşündüm.ne güzel işte, it gibi terleyeceğiz, at gibi koşacağız, içimizde ne kadar acı varsa terlerimizle beraber akıtıp gibtir edeceğiz bünyemizden.
bu arada bizim çocuklardan serhat da basketçi, hatta kulüp kariyeri de var ancak ben okul takımlarından başka bir yerde oynamadım, o yüzden yarı-prof diyebiliriz. necati biraz oynamış, başka çocuklar da var..öyle bir 4 e 4 ayarladık hemen, takılıcaz, diyorum ya maksat ter atmak. ama ben de topa değmeyeli neredeyse 2 sene olmuş..lise son da üniversite sınavlarından dolayı ilgilenememiştim.
neyse,
bekir ve tunahan var bu çocukların arasında, tunahan biraz pokemon, ama kötü çocuk değilmiş yani. bu isimlerle hikayenin ilerleyen bölümlerinde daha sık karşılaşabilirsiniz.
biraz öylesine ısındık, necati karşı takımda, serhat o takımın kaptanı havalarında..o ara benle konuşmuyor aq..nedendir bilmem, ama gibimde de olmamıştı..
biraz şut mut takıldıktan sonra başladık beyler,
ben şutör gard olarak oynarım ama tek potada 4 e 4 oynuyoruz, gard mard cart curt birbirine karışmış durumda, sallamasyon takılıyoruz.
"5 te ara verelim 10 da bitsin" dedi çocuklardan biri..o ne aq mahalle maçı mı yapıyon..kimse bir şey demeyince kabul edilmiş sayıldı tabi bu öneri.
biz başladık, tunahan ve bekir benim takımdalar, çocuklar fena oynamıyor,hatta tuna da baskete aşina ama topu kullanmak genelde bana kalıyor, ben de direkt pas yapıyorum filan..yani öyle kendimi gösterme, yırtma gibi bir çabam kesinlikle yok ki öyle tiplere de ayrı tav olurum. adam gibi oynayacaksın aq işte, gibe sürülmeyecek davada havan kime?
peki tahmin edin karşı takımda, tam da bu özelliklerine kıl olunabilecek kim var?? kim var? bildiniz tebriklerr *
başlık yok! burası bom boş!