/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 451.
    +9 -1
    iyiden iyiye yalancı pekekentin teki olduk anasını satayım... ne için? "yapamıcam ben tsigalko yapamıcam ben.."

    gibtir git..

    amın evladı..

    ben kendi kendime sayıp söverken, bir den aklıma, aslında ebruya da yalan söylemeyebileceğim geldi..

    yani elbette olan biteni anlatacak halim yoktu, ama epey kırparak ve softlaştırarak (**sadece, söz vermiş bulunduğum için buluşmak zorunda kaldık, o kadar, başka bir şey olmadı yani**) anlatabilirdim..

    anlatabilir miydim?

    hımm... evet, ama şimdi değil... şimdilik geçici bir çözüme ihtiyacım var ve sabaha karşı, çorbacıda kurduğum senaryo da gayet iyiydi zaten..tamam tamam..aynen böyle yapayım..yani doğrucu davut olucaz diye, hepten de enayiliğe gerek yok..

    ama bir ara mutlaka ayşen olayını da, dediğim gibi, son derece soft halde anlatmalıyım..çünkü git gide kendime daha da fazla yabancılaştığım bu zamanlarda, biraz da olsa eski güzel huylarımı (yalan söylememek gibi..dobra olmak gibi..) hatırlamam da fayda var..

    çünkü bir zamanlar nefret ettiğim tarzda bir adam olup çıkıyorum..yaptığım her hareket ve attığım her adımda... daha da çok benziyorum..
    http://fizy.com/tr#s/13s7g6

    öğlenden sonra okula gittim..ebruyu tahmin ettiğim gibi buldum..

    yüzü asık, kederli bir ifade..ben ise "hay allah ya..olacak iş değil" modundaki esnaf amca sıfatındayım.

    "naber canım?" dedim sakin ve pozitif bir sesle..içten bir biçimde gülümsemeye çalıştım, gittim yanına oturdum, otomatik bir biçimde saçlarını okşayıp elimi omzuna koydum..ama öyle laubali bir biçimde değil, gayet insancıl şekilde.

    yüzünü bana çevirmedi..konuşma öncesi alınan derin nefeslerden aldı, burun delikleri kıpraştı..yüzü "sen adam olmazsın" gülüşünü resmetti..sonra ban döndü nihayet, öyle, konuşmadan, aynı "inceden hesap sorar ve cevap bekler" bir şekilde bakmaya başladım..

    mesajı aldım, evet, öt bakalım tsigalko,

    yazdığım senaryoyu, gayet sakin ve pişman bir biçimde oynadım, tahmin ettiğim gibi, "haber veremez miydin?" tarzı sorular sordu..bahanelerimi öne sürdüm..en sonunda da , "özür dilerim canım, daha sorumlu olmam gerekirdi" deyip becebildiğim en sıcak gülümseme eşliğinde yanağına bir öpücük kondurdum.

    o, hala bana biraz kızgın olmakla beraber, benim samimiyetim ve içtenliğim (yalanına sokuyum) karşısında daha fazla diretmeyip teslim oldu.."tamam..bak bir daha bir şekilde ulaş bana..merak ediyorum bitanem..zaten yeterince ayrı kalmadık mı?" diye damardan girdi, elleriyle yüzümü gözümü oynarken, bir yandan da tatlı tatlı gülümseyerek,

    "haklısın" dedim..aynı ciciş modda..e bu güzel ve romantik anları bozmamak gerekirdi..

    başı omzumda, eli elimde, yüzümde, bana tamamen bağlı, her koşulda yanımda olmaya ve beni her türlü kabul etmeye hazır görünen ebruyu incelemeye başladım..

    gerçekten sevgiye layık bir kızdı... artı, cesurdu da..bir şekilde hem yaşadıklarını kalbine gömecek, hem de onları gerektiğinde oradan geri çıkaracak gücü kendinde bulabilmişti..

    birlikte geçirdiğimiz her saniye, ona daha önce ne kadar büyük bir haksızlık yaptığımı daha iyi anlıyor, içten içe daha da büyük bir şefkat dalgasıyla, sanki bozduğum bir şeyleri tamir ederek, kendimi, kendime affettirmeye çalışarak ona daha da fazla yaklaşıyordum.

    aşk, hoşlantı, arkadaşlık, dostluk..bunlar güzel kavramlar..içleri dolu dolu..ama bizim ebru ile aramızdaki bambaşka bir şey beyler..hani abes kaçacağını bilmesem, baba kız, abi kardeş ilişkisi gibi diyeceğim...

    yani demek istediğim şu, evet, aramızda elbette bir cinsel çekim var, ama benim ona karşı olan duygularım, sevgi ya da aşktan ziyade, şefkat... tam olarak bu.

    70-80 yaşına gelmiş, ama hala el ele yürüyen, diz dize oturan tonton nineleri, dedeleri düşünün... sizce onların arasında olan şey aşk mı? e herhangi bir cinsel beklenti de kalmamış?
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster