-
451.
+11"... senin içten pazarlıklı bir zütveren olduğunu düşünmeye başladım... "Tümünü Göster
eyvallah panpam, benzetmen epey güldürdü bu arada sağolasın *
takip eden panpalara iyi geceler, eve henüz geldim.
bu gecelik boş geçelim, yarın zaten sezon * finali yapıcaz muhtemelen, fazla bir şey kalmadı.
yarın akşam görüşmek üzere *
not: o gibik videoyu da kapatmak için sağ tıklayıp "oynat/çal" ın yanındaki tik i kaldırın, sokucam demonunuza da judgenizede..
takip eden panpalara iyi geceler, 10 dakikaya başlıyorum, pek bir şey kalmadı zaten, soru-cevap yaparız gece sonunda artık ;)
http://fizy.com/tr#s/1ah2hw
..ebruyla mekana vardık, bu hemen yanına oturmak istedi ama karşıma oturttum, "konuşmamız gereken şeyler var, daha doğrusu benim anlatmam gereken şeyler.."
ben öyle deyince hem meraklandı, hem de biraz endişelendi, benim ne mal olduğumu az çok bildiği için "gene ne sıçacak acaba?" diye aklından geçirmiş olması muhtemel.
konuşmaya başladım,
"ebrucum..biliyorsun, birbirimize hemen hemen her şeyimizden bahsettik, aramızda giz-sır-esrar istemiyoruz. demi?"
"evet, yani" der gibi baktı,
"şey..bu yüzden benim sana söylemem gereken bir şey var, çünkü dediği gibi, senden bir şeyler saklamak istemiyorum.."
"tamam, anlat öğrenelim" dedi soğuk bir ses tonuyla..salak değil sonuçta, bir şeylerin ters gittiğini anlayabilmişti.
"ebru, biliyorsun şu bizim basket işleri filan vardı hani, bir ara paso bölümler arası oynayıp duruyorduk"
"evet, fen edebiyat maçını ben de izlemiştim"
"aa..:) bunu söylememiştin ya bana canım * "
"çok da önemli değil, öyle yeri gelince söyleyeyim dedim.."
hala soğuktu.
"işte..ben o ara iki kızla tanıştım, muhabbetimiz oldu biraz..ama bu çok önceden yani işte biliyon..neyse, sonra geçen, senle daha henüz aramızda bir şey yokken.."
sözümü böldü,
"benim için her zaman bir şeyler vardı tsigalko" deyip manidar bir biçimde gülümsedi..
"şey..peki..yani henüz,ee..henüz biz beraber değilken diyelim o zaman. işte, biz bu kızlarla buluşma ayarlamıştık, yani, onlar çağırdılar aslında, gelir misin diye *..ben de tamam demiştim..biraz moralim bozuktu o aralar, iyi olur diye düşündüm"
"ne zaman oluyor bunlar?"
"dur işte anlatıyorum..neyse biz bunlarla çarşamba mı, perşembe mi ne sözleştik..sonra da işte, bizim olay oldu..anladın.. * "
"evet * " gene tuhaf bir gülümseme..
"ama biz de artık, sözleşmiş bulunduğumuz için, yani, gittim bende..öyle oturduk, bir şeyler içtik..o kadar ama..sana o zaman söylemedim çünkü daha çok yeniydik, yanlış anlamanı istemedim..öyle..artık gitmesem olmazdı..zaten başka da bir şey olmadı yani..az oturduk, canlı müzik filan..o yani.."
biraz dilim karıştı gördüğünüz gibi, saçmaladım ufaktan, çünkü o ara bana bakışlarını görseydiniz emin olun siz bile tırsardınız..
gözlerinde derin bir hayal kırıklığı ve öfkeyle..ama sakin tavrını da bozmadan bir süre beni izledi..beti benzi atmıştı..nihayet,
"pazar gecesiydi o demi?" dedi.."şu tüm gün boyunca telefonunu duymadığın, sözde arkadaşlarınla maça gittiğin gün hani.."
kızların bu tarz şeyleri hatırlamakta üzerine yoktur..inanın en aptalı bile, kendince önemli saydığı ya da bir gariplik olduğunu hissettikleri günleri ve tarihleri, ajanda netliğinde ve ayrıntısında akıllarında tutabilirler..
fazladan kafa yordukları küçük şeylerden biri daha..
ama o küçük şeyler, beni bozmaya yetmişti..e, artık bir yola girmiştik..kıvırmanın anlamı yoktu, dediğini kabullenecek, ama bir şekilde savunmamı da destekleyecektim,
"evet..doğru" dedim.."yalan söylemek zorunda kaldım sana..çünkü diyorum ya, çok yeniydik..seni üzmek istemedim..şimdi ise, artık durumu anlayabileceğin için söylüyorum..yani aramızda bir sır olsun istemiyorum, zaten önemli de bir olay değil ama işte..sadece sana yalan söylemiş olmak filan rahatsız etti beni..bil istedim.."
uzun süredir görmeyi unuttuğum ifadesiz yüzü geri gelmişti..ama artık tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim ki bu ifadesizlik, genelde mutsuz olduğu ve söyleyeceği çok şey olduğu halde kendini tuttuğu zamanlarda ortaya çıkan bir maskeydi..
bu kez meraklı bakışlar atma sırası bendeydi..gözlerim üzerinde, söyleyeceği şeyleri ve vereceği tepkiyi bekledim..
http://fizy.com/tr#s/1agml5
nihayet konuştu,
"anlıyorum tsigalko..öyle düşünüp anlattığın için teşekkürler..ama sadece şunu anlayamıyorum, sen, o gün, ne olursa olsun, sevgilisi olan bir erkek olarak, en azından beni habersiz bırakmayabilirdin..tamam gene yalan söylemek zorunda kalabilirdin, buluşmaya gitmiş olabilirdin, ama en azından, benimle de irtibat halinde olurdun. şimdi görüyorum ki, bunu bile yapmayarak, o gün için beni neredeyse tamamen yok saymış, hayatının dışına çıkarmışsın. bunu bu kadar kolayca yapabilmiş olman,..yani ya bir daha yaparsan aynısını? ya da bu sefer bir gecelik değilde daha uzun bir süreliğine olursa bu? ki bu potansiyelin var biliyorum..dur..daha bitirmedim..hayır yani, ben bir şekilde geçmişte olanları unutabiliriz diye düşünmüştüm..ne olursa olsun, sonuçta ben unutmaya ve seni her türlü kabullenmeye hazırdım..ama sen, daha ilk fırsatta gene beni hayatının dışına fırlattın..nasıl olsa garantiyim değil mi senin için?ne yaparsan yap geri dönerim,geri döndüğünde bıraktığın yerde olurum.."
itiraz etmeye çalıştım ama konuşturmadı,
"benim bi senin dizine kapanmadığım kaldı, bütün adımları ben attım, her şeye rağmen duygularımın peşinden gittim..kızlar gururlu, havalı filan diyorsunuz ya siz aranızda, al işte, bak hiç bir şeyi umursamadım..senin yüzünden kendime olan saygımı bile kaybettim bir ara..ne için? sırf bir gün, bir şekilde bir araya geliriz inancıyla..bana bunu mu reva görüyorsun tsigalko? çok sağol..çok sağol.."
nemlenmiş gözleri,yükselmiş sesi ve titreyen mimikleriyle karşımda durmuş, ben bakacak yer ararken o yüzüme diktiği gözleriyle adeta içimi delip geçiyordu..
ne yapabilirdim?
dedikleri doğruydu..ama eğer hepten alttan alıp geri adım atarsam, bu sefer de tüm ipleri ona kaptıracak, hatta belki de kendini naza çekmesini sağlayarak ilişkiye zarar vermesine neden olacaktım..
tipik yavşaklık ve bin kuruluğunun temel stratejilerinden olan, hiç bir zaman geri adım atmama, boş bulduğu yerden vurma ve "en iyi savunma hücumdur" felsefesine binaen, geri çekilmek yerine üzerine gitmeye karar verdim.
unutmayın beyler..gerçek bir bin, en haksız olduğu durumlarda bile, gerekirse konuşmayı öyle bir yönlendirir, öyle noktalardan dallandırır ki, sonunda karşınsındakini özür dilemek zorunda bırakır..daha önce mine ye karşı başarılı olan bu taktiği burada da sınamanın zamanı gelmişti,
"doğru söylüyorsun ebru..ama ben de senin bunu başıma kakmayacağını sanmıştım.."
nemli gözlerini elinin tersiyle sildi,"nasıl yani?"
"yani, demek istediğim, tamam benim için fedakarlık yaptın, bunun zaten ben de farkındayım ve ister inan ister inanma, bunun üzerimde yarattığı bir baskı da var..şimdi bir de sen bu şekilde devamlı oradan vurunca..ne bileyim..ne yapayım ebru? ben de ağlayayım? ya da dizlerine kapanan ben mi olayım? hani sen zaten üzerine düşeni yaptın, artık ne olursa olsun top bende..o şekilde mi davranayım istiyorsun? hı? tamam..terket beni, ağır kelimeler kullan..ben peşinden koşarım, kapında yatarım? ayaklarına kapanırım..ne dersin? yaparım yani, sorun değil..sonuçta sen zaten kendini aştın değil mi?... "
bunları ironik ve ukala bir biçimde söyleyip onu iyice duygusala bağlatmıştım..sessiz şekilde ağlamaya başladı..devam ettim,
"bak eğer aramızdakini bunun üzerine, yani senin yaptığın fedakarlıklara ve benim sözde umursamazlığımın üzerine kuracaksak, bu ikimizi de hırpalar canım..ben, sırf senin sevgine layık olabilmek için seninle en kötü anılarımı bile paylaştım..hala da paylaşırım..bu da kötü ve hatalı bir davranışımdı ve bilmeni istedim..oysa sen hemen konuyu senin benim için yaptığın mücadeleye getirip başıma kakıyorsun..hani bir iyilik yapmışsın da, sonra onu o kadar çok konuşmuşsun ki, yaptığın kişiyi pişman etmişsin gibi..sonumuz bu olsun istemiyorum ebru?"
susup toparlanmasını bekledim..yanına geçtim, ufak dokunuşlarla ona neden orada, onunla olduğumu hissettirmeye çalıştım..
"canım..bak seni öyle garanti gibi filan görmüyorum ben..yanlış yaptığımı kabul ediyorum..ama bunu senden gizlemeyecek kadar da sana değer veriyorum..özür dilerim..birbirimizi daha fazla üzmeyelim? tamam??"
ellerim kestane rengi dalgaların içinde batıp çıkıyor, gözleri hassas yanaklarını, boynunu sevgiyle tarıyordu..yüzünü bana çevirdi..
"tamam..sen de kusura bakma..o şekilde konuşmamam lazım..haklısın"
evet..istediğimi almıştım..
"ama, bir süre düşünmem lazım tsigalko.."
başlık yok! burası bom boş!