-
451.
+10pazar günü öğlenden itibaren az çok muhabbetimin olduğu adamlar yurda akmaya başlamıştı, ilk haftayı asmayacağımı bilen tolga da benle aynı kararı almış ve "abi gerekirse ilk hafta gene gitmez, burada kendimiz takılırız" demişti. olabilir tabi, hazır kafalar rahatken şehri daha da iyi keşfetmeye vaktimiz olabilirdi.Tümünü Göster
tolga geldi, sıcak bir selamlaşma, sonra da içimden zaten "der" diye geçirdiğim sözleri söyledi,
"hacı senin boyun mu uzadı? yoksa saçlardan mı? * "
"attık galiba bir kaç santim, o kadar farkediliyor mu lan? * "
"kanka valla, bilmiyorum belki de saçlardan dolayı öyle gözüküyor gibi olabilir ama senin tipin baya değişmiş lan, yanmışın filan * "
"olm ne değişmesi aq, adamı hasta etmesene... kötü mü olmuş lan yoksa?"
"yok lan ne kötü olcak, adam olmuşun işte * "
allah allah..o kadar değiştim mi lan?
bir düşünelim, geçen sene başı, saçlarım tenten modeli, genelde sakalsız geziyorum, beyaz tenliyim, vücudum biraz daha küçük hacimli, yüzüm daha çocuksu,
şimdi ise, yaz boyu oradan oraya gezip durmam ve öğlen güneşi dahil günün her vaktinde uv ışınlarıyla muhatap olmaktan ötürü neredeyse kahverengileşmiş bir ten, (özellikle yüzüm çok yanmış, zaten yüzüm çabuk yanar benim genelde, ilk günden kızılderili olurum tatil yerlerinde filan) saçlar desen almış yürümüş, enseler filan, eskisiyle alakası yok, e makul miktarda kirli sakal var, vücutta belli bir gelişme var,
özet geçmek gerekirse, charmender---> charmeleon
yani, aslında evet, değişmişim aq.
dedim, "sen de büyümüşsün aga, göbek mi yaptın bakiyim?"
"yürü git lan * "
o gece güzel muhabbet oldu, biz önce tolgayla ikimiz vardık, sonra az çok tanıdığımız iki çocuk daha geldi, aşağı çağırdılar, kumarhaneye indik,
oranın yeni sahipleriyle tanıştık, raconu anlattık
"beyler bakın, bu oda yurtta bu amaçla kullanılır yani baştan bilginiz olsun, rahatsız olacak olan varsa şimdiden başka oda aramaya başlasın ;)"
güldük ettik, yeni çocuklar, biz nispeten kıdemliler ve arada sırada kafalarını kapıdan uzatıp "nabıyonuz lan gibikler?" diye selam atan, gelip oyunlara muhabbete katılan eski kaşarlar, güzel bir birliktelik oluşturacak gibiydik.
küçük ve samimi yurdumuz bu sene geçen senekinden daha eğlenceli bile olabilirdi ki o eğlence de artık ne olurdu bilmem, geçen sene bi karı getirmediğimiz kalmıştı *
kahkahalı hırlı gürlü gecenin ardından,
bir kez daha odamızın karanlığına, sessizliğine çekilince, tolgayla bir kez daha baş başa kalma şansı elde ettik, bunu da şu "güzel oluyor" dediğim karanlıkta muhabbet, birbirimize yazlarımızı anlatma ve bizi bu sene nelerin beklediğine dair tahminlerde bulunarak kullandık, öyle konuşa dururken yavaş yavaş pillerimiz bitmiş ve uyuyuvermişiz..
üniversitedeki 2. yılımın ilk gününe sadece saatler var..
http://fizy.com/tr#s/1agynw
yurt servisine kafalar hala tam ayılmamış ve şikayet halinde, 20 erkek doluşup yola çıktık, herkesin üzerinde bir mahmurluk var, sonra tabi bir de sıcak var aq..iyice mayışıyoruz. yine de o tanıdık muhabbet vızıldaması içeriye hakim.
okula vardık,
dostlar birbirine iyi dersler diledi, günün son şakalarını yaptı ve nihayetinde yön gösteren oklar, her birimizi kendi binalarına doğru ayırdı.
bizim binanın önüne geldiğimde dışarda, içimi en az güneş kadar ısıtan ve neredeyse elle tutulur yoğunlukta bir heyecana sahip olan, yeni-eski karışık insan toplulukları, çardakların etrafında toplaşmışlar 10-15 dakika sonra başlayacak olan dönemin ilk dersi öncesi güle konuşa birbirlerine, birbirlerinden bahsediyorlar.
ben öyle huzur dolu duygularla bakınırken, çardağın birinde bizim necatiyi,nilayı ve onun tayfasını (bir zamanlar muhabbetimin olduğu kızları) gördüm. geçen sene olsa bu benim için bir şey ifade etmezdi zira aramızda görünmez duvarlar vardı.
ama bu yıl hayatla ve insanlarla barışmaya kararlıydım. o tarafa biraz fazla bakınca necati baktığımı gördü,
"vay abi naber ya?" deyip bir iki adım attı. şimdi durum böyle olunca, bana da gün doğmuş gibi oldu, aferin neco, gider onunla sarılır tokalaşır, kızlara da selam verir, iyi bir başlangıç yapardım.
ha,onların seldıbına, ya da arkadaşlığına ihtiyacım olduğundan değil ama ne dedik "barışıyoruz-uzlaşıyoruz". artık hiç kimse, ama hiç kimse benim aklımı negatif şekilde meşgul etmemeli, düşmanım olmamalı, bu şeylerle uğraşmamalı, kafayı bunlara yormamalıyım zira ne güzel bir yol tutturmuşum işte, su artık bulanmamalıydı.
gitti necatiyle selamlaştık, sonra kızlara doğru döndüm naber iyidir filan gibisinden selamlıyorum, "çok hoş olmuş saç-sakal" ,"epey yanmışız?" gibi klagib ve beklediğim iltifatlar geldi, aynı şekilde kibarca karşılık verdim ortaya karışık, hepimiz arkadaşız yani, demi? o ara nilay karşımda dikiliyor, ona döndüm, bir iki adım atıp bana yaklaştı ve tek bir kelime etmeden aniden sarıldı.
?!
başlık yok! burası bom boş!