/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 476.
    +10
    benim için sıradan, hatta aslına bakarsınız üzerimdeki tedirginliklerden ve yediğim halttan ötürü kötü başlayan bu günün, hayatımın değişmesinde çok önemli bir basamak olacağını elbette bilemezdim..

    binlik dediğimiz kavram, aslında biraz teknik ve tıbbi olarak ele alacak olursak, kendine güveni yüksek, kadınların dilinden anlayan, bazı hormonları filan biraz daha fazla ya da farklı salgılanan, çekici ve ayartıcı erkek demek gibi bir şey oluyor. bir nevi huylarımızın, fiziksel görünüşümüzün, biyolojik özelliklerimizin ve az miktarda da çevremizin etkisi, bizim ne kadar bin olduğumuz konusunda belirleyici faktör oluyor.

    o nedenle ki, "bin olunmaz, bin doğulur" lafı büyük ölçüde doğru, keza bu kategoride yer alma şerefi*, genelde doğuştan, genlerle sahip olunabilecek, allah vergisi bir durum. çevre, sizde bulunan bu özelliği ya biraz törpülüyor, ya da sivriltiyor, artık nasıl denk gelirseniz.

    ama sonuç olarak, binseniz, binsinizdir. yani kalemseniz, kalemsinizdir, sizi açacak bir kalemtıraş bulamadıysanız, ucunuz biraz kalındır evet, ama bu sizin kalem olduğunuz gerçeğini değiştirmez, eğer sizi sivriltecek bir kalemtıraş bulduysanız, zaten başka da söze gerek kalmaz.

    bu kalemtıraş = çevre, aile.

    kantine gidip birazdan gireceğim ders öncesi zaman geçirmeye başladım.. hımm..yeni bir sınıf, yeni insanlar.. eğer sap olsaydım aynı zamanda yeni kızlar..ama aynı ders.. dıbına koyim mustafa hocam.. kusura bakmayın ama koyim yani.. neyse..her şeyde bir hayır vardır.. vardı da..

    neyse ki bu alttan kalma mevzusu kendi derslerimi almama engel olmadı, 8 saat kredimiz varmış, ben sadece 4 ünü kullanıyor olacağım.

    bir yandan bu ders meselelerini düşünürken, bir yandan da, biraz sonra gireceğim ve kendilerinden 1 sene daha tecrübeli (hem de ne tecrübeler aq..) olduğum insan topluluğunun arasına uyum sağlayıp sağlayamayacağımı düşünüyorum. gerçi sağlasam ne olur, sağlamasam ne olur aq, haftada 4 saat, o da zorunlu değil yani, bakmayın ben dersi geçebileyim diye gidiyorum, yoksa bir kaç saat daha fazladan uyumak da benim elimde..ama yine de bu yeni (hem bana, hem de birbirlerine yeni) ortamın benim için güzel başlangıçlar yapılabilecek bir yer olabileceğine inanıyorum.

    tamam bu dönem 1 dersim kalmış olabilir, ama 2. dönemde de 2 tane var ve ilerleyen yıllarda da ne olacağını kimse bilemez..o yüzden alt sınıflarla, özellikle de bir alt sınıfınızla aranızı iyi tutmanız lazım. not, quiz haberleri, ödev haberleri vb. açısından yani..

    ben de geçen senenin ardında zaten üzerimden ölü toprağını atıp cool ve muhabbetli çocuk havasına girdiğim için, onlarla kaynaşmam zor olmayacak diye düşünüyorum.

    boş boş oturmak istemedim, gittim, çikolata almak için küçük kantin kuyruğuna girdim.. çikolataya bayılırım. o ara dalgın dalgın etrafı seyrederken bir iki kişi önümdeki çocuğu birine benzettim gibi geldi.. allah allah.. neyse bu aldı, yanımdan geçerken o da bana baktı şöyle bir, ben de baktım bir daha.. kesin tanıyorum tamam..o da tanıyor hatta da, nerden?

    çikolatamı aldım tekrar masaya dönüyorum düşüne düşüne..hay allah ya..bu elemanı nerden gözüm ısırıyor beni?
    kafamı şöyle bir çevirdim, baktım masanın birinde iki tane hatunla oturuyor bu, bir kaç saniye inceledim, bu da baktı bir an..

    hatırladım muallakler.. bizim liseden bu çocuk tamam.. hatta adıda alper miydi, alperen miydi.. alperdi galiba..her neyse..vay amk, o da mı burayı kazanmış? bizim kantinde olduğuna göre, mühendislik ama hangisi acaba..

    çocuk bizim bir alt dönemimizdendi, yani biz 11 ken bu 10 sınıftaydı, az çok muhabbetim vardı, zaten herkesle selamlaşırdım hemen hemen, bununla da bir kaç kere aynı ortamda kelam etmişliğimiz var.
    neyse ben böyle düşünürken bu ve yanındaki kızlar masadan kalktılar gidiyorlar, sonra kantin kapısının önünde bu kızlara bir şey söyledi, onlar gittiler, baktım eleman bana doğru geliyor,

    emin olamayan bir yüz ifadesi ve gülümsemeyle, "selam, ben bir şey sorucam size ama?" dedi,

    "gazi anadolu?" dedim ben de karşılık olarak,

    "aynen ya aynen * " parmak şıklattı, "tsigalkoydu değil mi?"

    güldüm, "alper-en?"

    "alper * "

    "hah alper, ya ben de diyorum nerden tanıyorum * hayırlı olsun, bu sene yenisin demi?"

    "evet, bu sene girdim zaten sınava"

    "doğru bir alt sınıftaydın sen, otursana"

    "birazdan ders başlayacak ama.. neyse * "

    "hangi bölüm?"

    "xxxxxx"

    "hadi ya? e ben de, hatta birazdan dersim var sizinle * "

    "ooo, meslektaşız desene, alttan ders gibi bir şey mi?"

    "aynen ya, kaldık geçen sene.. birazdan çıkarız sınıfa, mustafa hoca genelde 10 dakika rötarlı gelir zaten * "

    "hım anladım * nasıl zor mu abi ya?"

    "ya, çok da zor değil aslında ama.. çalışmadık..ilk senenin incinlığı işte..bir de başka meseleler filan ;)"

    "hea anladım * bakalım biz napıcaz, sen tecrübelisindir ya elimizden tutarsın"

    "eyvallah, ayarlarız ya not mot ;)"

    bu şekilde 3-5 dakika daha konuştuktan sonra, eski okulumdan tanıdığım, yeni okulumdansa arkadaşım statüsüne yükselme potansiyeli olan alper le sınıfa doğru ilerlemeye başladık..

    iyi çocuktu buda hatırlıyorum, ortamcı takılırdı ama vitaminsizdi biraz, eh son sene biraz büyümüş, sevimli bir tip, babyface derler ya (hani şu geçen sene benim de az çok olduğum tür) öyle bir çocuk.

    eh iyi ya, sonuçta tanıdığım eleman, bunların arasına karışırım, uyum süreci kısalır, iyi oldu bu..kontağı erken sağladım.

    muhtemelen o da benzer şeyleri düşünüyordur, ne de olsa üst sınıfım, not mot, bilgi, tecrübe, tavsiye açısından benden faydalanabilir,

    ortam olarak da benden faydalanabileceğini düşünüyor olabilir, nede olsa üst sınıfım, kaldı ki dediğim gibi, bu çocuk o tarz şeyleri seviyordu hatırladığım kadarıyla, ortam delisi denemez de (serhat yavşağı gibi değil) hani düğünün "kamberi" diyebiliriz *
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster