/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 501.
    +6
    zenginlerin dünyasını tarif etmeye çalışıyordu..ama o dünyanın öyle olmadığını biliyorum (şimdi kendim de zengin oldum için :p) sadece kötü bir örnekle karşı karşıya o kadar..

    sonrasında olanları onun ağzından anlatmaya çalışmayacağım çünkü denemeye çalışıp da beceremeyeceğimden korkuyorum..en iyisi benim ağzımdan dinleyin siz..

    çünkü böylesi daha iyi olacaktır, keza ben onun kadar dramatize etmeyi beceremeyeceğimi biliyorum, böylece sizleri de kasmamış olurum..o masada, muhabbetin bu kısmından sonra defalarca gözlerim doldu aq..adam karşımda neredeyse ağladı.. sonra güldü.. sonra tekrar buruştu yüzü..5er biradan sonra zaten iyice kadayıfa dönmüştü.. alperi ilk ve son kez öyle gördüm diyebilirim.. çok ama çok ağırdı yaşadıkları.. ikiz kuleler gibi heybetle yükselirken, nereden geldiği belirsiz bir darbeyle enkaza dönmüştü hayatı..
    http://fizy.com/#s/1ah2hx

    yiğit in okula geçtiğini öğrenince elbette onu ağırlamak da bizimkine düşmüştü, eski bir arkadaş olarak..

    yiğiti hemen, fena sayılmayacak olan ortdıbına almış, kendi arkadaşlarıyla tanıştırmıştı, hayatının kadınıyla da tabi..gerçi yiğit de sahip olduğu belli güç ve özellikleriyle kendi çevresini oluşturmakta pek zorlanmamıştı sonradan..

    yiğit ise, kendisine kucak açan ve yıllardan beridir ona katlanabilen ender insanlardan olan bu adamın sahip olduklarına karşı farklı düşünceler ve saplantılar besliyordu..

    ilk kez etrafında, kendi sahip olduğundan daha iyilere şeylere sahip olan, kendisinden daha mutlu görünen birine rastlamıştı..

    nasıl olur da onun olduğu bir yerde, ondan daha mutlu ve ondan daha varlıklı (maddi-manevi) biri olabilirdi?

    sinem e gizliden gizliye kafayı takmıştı..

    kız bir süre dirense de, en nihayetinde çocuğun maddi ve manevi cazibesine karşı koyamamıştı..

    sorun şu ki, alperin tüm bunlar haberi yoktu (en sonunda olacaktı tabi)..
    o, redd in bir şarkısındaki gibi, "dokunup hissettiği kadının ona ait olduğunu" sanıyorken, sinem gizliden gizliye yiğit ile işi pişirmekteydi..

    aşk-ı memnu..

    önce tavırları değişti sinem in..kaymalar oldu..henüz yaş olan karakterinde bozulmalar ve farklılaşmalar oluşuyordu..alper bunu farketse de, sebebini bilemedi ve çok sevdiği için görmezden geldi..

    artık kavga etmiyor değillerdi..ve tahmin edebileceğiniz gibi genelde başlatan taraf sinem oluyordu..yine de alperin umrunda olmadı kendi kırgınlıkları..eh, bunlar ilişkinin tuzu biberiydi değil mi?

    sonra fiziken de değişmeye başladı sinem..giyinişi, yüz ifadesi...

    o brövesini bile çıkarmayan kız gitmiş, yerine gömleğinin üsten açık 2-3 düğmesinin altından içindeki tişörtü (zaman zaman nerdeyse sütyeni) görünen kız gelmişti,

    hayatında krem bile sürmemiş olan kız, artık kurallarının sınırlarını zorlar biçimde makyajla geliyordu okula..

    her zaman anlayışlı ve sevecen olan mimikleri, yerini kendini beğenmiş ve soğuk ifadelere bırakmıştı..

    bu değişimler bir noktaya kadar alperin de işine gelmişti "eh, artık koca kız canım, lise son..dişiliğini farketmesi normal" diye kendini avutuyordu..

    ama sevdiği, aşık olduğu kadının böyle gelişimlere ihtiyacı yoktu ki? ondan böyle bir şey istememişti ki? o zaman sinem neden sürekli bir gelişme çabası içindeydi?

    herhalde kendi için..tabi canım..başka ne için olacak ya?

    dış görünüş değişmesi demişken, kızın neredeyse her gün başka kazak ve montla, alperin ne zaman alındığından haberi olmayan yeni bir botla gelmeye başlaması da dikkat çekiciydi..

    geçen yıla kadar sınıfın sıradan ve alper haricindeki kız-erkeklerin dikkatini çekmekten uzak olan kızı, birden bire moda ikonuna dönüşmüş, kız kıza fısırtıların ve erkek erkeğe abaza muhabbetlerinin konusu olmaya başlamıştı..

    "bir tanesine girişmek zorunda kaldım abi tuvalette" dedi, "yıllardır tanıdığım çocuğa kafa göz daldım.."

    onun kabinde olduğundan habersiz şekilde, sinemin iyiden iyiye kısalan eteği ve mükemmel kalınlıktaki bacaklarından bahsediyorlarmış..dahası kalçasını o derece belirginleştirerek yürümeyi ne ara öğrendiği konusunda da epey gır gır yapmışlarmış..

    "neden olduğunu anlayamasam da, kızı kaybetmeye başladığımı hissediyordum abi..bunca zaman, görmek istemesem de, sonunda daha fazla dayanamayıp bu hoşuma gitmeyen değişimlerin sebebini sormaya karar verdim.."
    http://fizy.com/#s/1ah2i5

    bu sırada yiğit, okulun önemli kısmını ele geçirmiş, bir kaç sevgili de değiştirmiş (tabi sinem den haberli ve sırf kamuflaj için) ve okulun yeni çocuğuyken, playboyu olmayı başarmıştı..

    sadece 1 dönem içinde hemde..

    dönem sonu, alper kızı karşısına alıp, o zamana kadar ört bas etmeye çalıştığı bazı şeyleri yüzüne vurmuş, "ben seni bu şekilde sevmedim" diyerek, güya kıza ültimatom vermiş..e nereden bilsin zaten kızın ona posta koymak için bahane aradığını?

    büyük bir kavga yaşanmış aralarında..kız, yaptığı onca huurluk ve arkasından çevirdiği onca şeye bakmaksızın bir de ağır konuşmuş alper e, hor görmüş, küçümsemiş..bizim ki de tokadı yapıştırmış..filmin kopuşu olmuş bu da.

    tabi bu olaya kadar yaşanan zaman diliminde, ilk bir kaç haftaki "namuslu kız" ayaklarını saymazsanız,sinem in aylardır yiğitle gizli gizli buluştuğu hatta bir iki kez evine de gittiğini söylememe gerek yok sanırım..

    yiğit,
    huur çocuğu..

    ama hakkını vermek lazım..çocuğun ağzına şeker vermeyi, bebeğin emziğini nasıl takacağını biliyor..
    ve yine tebrik etmemiz gerekir ki, son derece sıradan görünüşlü, naif bir kızı bile, vamp bir kadına dönüştürmenin gizli formülüne sahip, onu son derece de iyi uyguluyor..

    aslında çok da gizli bir formül değil, değil mi?

    zira mesele gibinizin değil, cüzdanınızın kalınlığıdır çoğu zaman..

    ya da aşkınızın değil, bütçenizin büyüklüğüdür..

    saf kızı, türlü hediyeler, uçuk vaatler ve bin bir türlü beyin yıkama seansıyla, üzerine şu bahsettiğim tehlikeli yakışıklılığının da cazibesini ekleyerek, ne yapıp ne edip kandırmış, ona sahip olmakla da kalmamış, tamamen kendine ve kendi güruhuna benzetmeyi de başarmıştı..

    üstüne üstlük, bunu, o'nu başkasından çalarak, kopararak, yağmalayarak yapmıştı..

    en iyi arkadaşı ve o'na en çok katlanabilen kişiden..

    alperden..
    alper, henüz tüm bunlara sebep olanın yiğit in işgüzarlığı olduğundan habersiz..

    o, kaybettiği aşkına ve nasıl olup da böylesine bir saflık, iyilik timsali sevdiceğinin, tamamen bambaşka birine, hatta ayıptır söylemesi kaşarın tekine dönüştüğüne yanmakta..

    bir zamanlar evlilik hayalleri kurduğu kadın, şimdi sınıfın (ve okulun) abazan muhabbetlerin top 10 listesinde zirveye oynamakla meşgul..

    anlayabiliyorum..

    "bu sinem de ne oldu öyle yauu afet oldu"

    "çok manyak çanak varmış aslında ha"

    "olum çok pis gideri var lan, alper şimdiye gibmediyse bunu hiç bir şey bilmiyorum huhahaha"...

    anlayabiliyorum..

    ama daha da iyi anladığım bir şey var..o da alperin, tüm bunların sebebinin bir başka erkeğe karşı kaybetmesi olduğunu öğrendiği andaki çaresizliği ve çöken özgüveni.. evet..o kısmı çok daha iyi anlayabiliyorum çünkü bu "tam olarak benim yaşadığım şey" işte..

    alperin bunu öğrenmesi ise, benim gibi sinemada görerek değil, bir hastane odasında bizzat kendi kulaklarıyla duyarak olmuş..

    nasıl mı?
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster